Önce ağabeyini ardından eşini kara elmas uğruna kurban verdi. Yüreğindeki acı dinmemişken Ermenek’teki maden ocağında mahsur kalan 18 işçinin haberi geldi. İki gün televizyon karşısında ayrılmadan çalışmaları izledi ve ilaçlarla ayakta durmasına rağmen yollara düştü, işçi ailelerinin umuduna ortak olmak için madene gitmeye karar verdi. 301 işçinin yaşamını kaybettiği Somalı madenci eşlerinden yalnızca biri olan Naciye Kaya, maden işçilerinin ailelerine ‘aynı acıyı ben de yaşıyorum, paylaşmaya geldim” diyecekti ancak ‘birinci derecede yakınlık’ engeline takıldı.

Soma’da 301 madencinin feci şekilde hayatını kaybettiği faciadaki acı ve umut sınır tanımadı. Soma faciasında yangın yerine dönen yürekler soğumamışken bu kez Ermenik’te su baskını sonucu 18 işçinin madende mahsur kalması yürekleri burktu. Yerin metrelerce altındaki ekmek davaları için çalışan işçileri kurtarma çalışmaları aralıksız devam ederken altıncı gününde bölgeye gidenlerden biri de Somalı madenci eşi Naciya Kaya oldu.

“HABERİ ALINCA YERE ÇÖKÜP KALDIM”

Ermenek’te maden ocağındaki kazadan kız kardeşi tarafından haberdar edildiğini aktaran Kaya; “Ermenek’teki faciayı kızkardeşim aradı haberdar etti beni. Dayımlara ulaşamıyorum dedi. O esnada oturduğum yere çöküp kaldım. Sonra televizyonun başına oturdum ve iki gün kalkmadım başında. Ondan sonra da atlayıp otobüse buraya geldim. Ama maden ocağına girmek nasıp olmadı. Kendi yaşadığım acıyı hissediyorum. Perişanlar. Ben aylar geçmesine rağmen üzgünüm. Umudunu insan kaybetmiyor. Buradaki insanları çok iyi anlıyorum” dedi. Akrabaları ve küçük kardeşi Ahmet Varol ile su baskının meydana geldiği ocaktaki ailelerin yanına giden ancak güvenlik amaçlı oluşturulan kolluk kuvvetleri tarafından içeri alınmayan Kaya; “İçeri alamıyorlar. Ailelerin birinci derecedeki yakınlarını kimlik kontrolleri ile alıyorlarmış. Buradakilere destek olmak için geldik ama sokmadılar. İçeri girmiş olsaydım ailelere ‘Allah yardımcınız olsun. Aynı acıyı ben de yaşıyorum. paylaşmaya geldim” diyecektim. Ama kısmet olmadı” dedi.

KAHREDEN DETAY

Çalışmaların altıncı gününde bölgede soluğu alan genç kadın 18 işçinin mahsur kaldığı Ermenek’teki maden ocağı sahiplerinin Türkiye’nin birçok ilinde işletmesinin bulunduğunu hatta 7 yıl önce Aydın Söke’deki maden ocaklarında meydana gelen göçükte 32 yaşındaki ağabeyi Veli Varol’u kaybettiğini söyledi. Aynı madende hem eşinin hem de ağabeyinin birlikte de çalıştıklarının anlatan Kaya; “ Aydın Söke’de madende çalışıyordu eşim 10 yıl. Orada meydana gelen göçükte abimi kaybettim ben. Eşimle birlikte çalışıyordu ağabeyim. Göçük sırasında abimi çıkardığı için kendisi fazla çalışmak istemedi ve biz de oradan da Soma’ya geçtik. Soma faciasında eşimi kaybettim. Eşim oradaki felakette birinci günün gecesinde çıkarıldı” dedi.

“İĞNEDEN İPLİĞE DENETLENMELİ”

Ermenek’teki maden kazasını 17 yaşındaki kızı Deniz ile 16 yaşındaki oğlu İbrahim’in televizlon başından kalkmadan takip ettiklerini belirten Kaya denetimlere de dikkat çekti. Kaya şöyle konuştu: “Çocuklarımın da psikolojisi zaten iyi değil. Kızım hala babasının elbiselerine sarılıp ağlıyor. Oğlum ise pek konuşmuyor. İkisi de şu anda televizyon başında kurtarma çalışmalarını izliyor. Titriyorum ama artık ağlayamıyorum. Çok acı. Artık akıllanılması lazım. Aşılması lazım bir şeylerin. Ermenek’teki aileler acı hissediyor.. Hala umutları var. Çünkü biz de çok ümit ettik. Denetimler düzgün olmalı. Soma olayının ardından akıllanılmadı mı? Kapatılsın ve iğneden ipliğe denetimi yapılsın. “

Kaya’nın diğer kardeşi olan Ahmet Varol ise Soma’daki faciadan kıl payı kurtulduğunu anlattı. Göçük’ün yaşandığı gün izinli olduğunu açıklayan Ahmet Varol da şunları söyledi: “Ağabeysimle iki usta vardı göçükte kalmıştı. Ağabeyimi kaybettim. Bir de 1 yildır Soma’da çalışıyordum. O gün Soma faciası olduğu zaman ocakta değildim izinliydim ben. Bu da Allah’ın bir takdiri. Ermenek’teki maden ocağının sahipleri ile yakın akrabalarının Aydın Söke’de de sahiplerinin yerleri var. Soma’da da aynı yerleri var. Soma olayının ardından da çalışmadım bir daha zaten.”