Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, 2017 Türk Dili Yılı etkinlikleri kapsamında bekledikleri desteği bulamadıklarını belirterek, “Bizim Türk Dili Yılı ile ilgili bir twitter hesabımız var. Takipçi sayısı 5 bin civarında. Herhalde bu sayı Türkiye’de herhangi bir magazin konusunun, sporun veya başka dalların takibinde insanların gösterdikleri coşku ile kıyaslandığında çok küçük bir rakam olarak gözüküyor” dedi.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Türk Dil Kurumu (TDK) öncülüğünde başlatılan 2017 Türk Dili Yılı çalışmaları kapsamında, Milli Kütüphane Başkanlığı Sergi Salonu’nda “Dil Bilgisi Kitapları Sergisi” düzenlendi. Serginin açılış töreninde konuşan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Örs, Türkçe ile ilgili yapılacak bütün çalışmaları 80 milyon vatandaşın her birinin kendi adına desteklemesi, ona yardımcı olması gerektiğini belirterek, “Türkçemizin 30-40 yıl sonrası için bugün bazı çevrelerin anlamamakta ısrar ettiği bir tehdit ve tehlike olduğunu sürekli diye getiriyorum. Eğer Türkçede bu hızla yozlaşma devam edecek olursa elimizde ileride en azından edebiyat yapabileceğimiz sağlam bir dil kalmayacak. Gittikçe bir sonraki nesil, bir önceki nesli anlamaz hale gelecek. Yabancı kelimeler son yüzyılda Batı dillerinden söküm eden ve dilimize gelen kelimeler aynı zamanda kültürümüzü, örfümüzü, adet, anane ve geleneklerimizi de hızla değiştiriyor, hayat tarzımızı ve dünyaya bakış açımızı değiştiriyor. Ne yazık ki küreselleşme adı altında doğu toplumlarının yerel kültürleri değiştirilirken batı toplumları kendi kültürlerini bizlere dağıtmak suretiyle aslında küreselleşmeyi değil bir anlamda batılılaşmayı gerçekleştirmiş oluyorlar. Bugün dünyanın en zengin halk edebiyatının Türkçede olduğunu iddia edebiliriz. Sadece Türkiye Türkçesiyle ilgili değil, dünyanın her yerinde kullandığımız farklı Türk lehçelerinde halk edebiyatımızın dünyanın en zengin edebiyatı olduğunu iddia ile söyleyebiliriz. Bugün, Allah’a ısmarladık, hoşça kal, güle güle gibi kelimelerin öldüğünü ve hepsinin bye bye indirgendiğini görüyoruz. Türkçemize sahip çıkmazsak, rahmetli Sinan Hocanın söylediği gibi diyeceğiz ki; bye bye Türkçe. Bye bye Türkçe dememek için herkesi Türkçeye katkı vermeye, desteklemeye, sevmeye, saymaya davet ediyorum. Türkçe yoksa Türkiye’nin var olması, Türk kültürünün ve medeniyetinin var olması sadece ham ve ayağı yere basmayan bir hayalden ibaret kalacaktır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde 2017 yılının Mart ayı itibariyle Türk Dili Yılı ilan edildiğini hatırlatan Örs, “Yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz çok sayıda faaliyet arasında iş birliği yaptığımız kurumlarımızdan bir tanesi de Milli Kütüphane Başkanlığıdır. Geçen ay sözlüklerimiz ile ilgili bir sergi açmıştık ve şimdi de Türkçede aşağı yukarı 15. yüzyıldan beri yazılmış olan dil bilgisi kitaplarımızın tarihi macerasını gözler önüne seren bir sergi açmış olduk. Bundan sonraki aylarda da Türkçe Edebiyat Tarihleri, Klasik Türk Şiiri, Çağdaş Türk Şiiri ve Türk Halk Edebiyatı konularında sergi açmayı planlıyoruz” dedi.

Türk Dili Yılı kapsamında çok sayıda etkinlik düzenlediklerini kaydeden Örs, “Bizim Türk Dili Yılı ile ilgili bir twitter hesabımız var. Takipçi sayısı 5 bin civarında. Herhalde bu sayı Türkiye’de herhangi bir magazin konusunun, sporun veya başka dalların takibinde insanların gösterdikleri coşku ile kıyaslandığında çok küçük bir rakam olarak gözüküyor. Ama esas itibariyle yapılması gereken şudur: Türk Dili Yılı ilanı bu konunun önemine dikkat çekmek için yapılmıştır ve asıl amacı konuyu devletin, kamunun, özel sektörün, basın yayın kuruluşlarının gündemine taşımaktır. 2017 yılı boyunca yaptığımız çok çeşitli etkinliklerde ne yazık ki beklediğimiz desteği bulabildiğimizi söyleyemeyiz. Türkiye’de magazin sayfaları, 3. sayfa haberler internetteki bütün ortamlarda beğeniliyor, tartışılıyor ama Türkçe konusunda bir bilinç ve duruş eksikliği olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Türk Dil Kurumu Başkanı Mustafa Kaçalin ise, Türk Dili Yılı’nın ilan ediliş sebebinin üst seviyede duyarlılık uyandırmak olduğuna dikkat çekerek, “Atatürk’ten sonra Cumhurbaşkanlığı seviyesinde Türk dili üzerinde ikinci bir hassasiyet, ilgi oluşturuldu. Gerek olumlu, gerek olumsuz ‘benim dilime niye karışıyorsunuz’ gibi itirazlar yönünden de katılımlar oluyor. Bu dil kullanımının ahlaki olan tarafına, yani argo olan yönüne biz bir şey diyemeyiz. Gramerdeki bozulma ve yozlaşma tarafına da insan hürriyetine karışılmaz bir şey diyemeyiz ama bu benim hürriyetimi zorluyor, bana kötü örnek oluyorsa o zaman hatırlatma ve başka ikazlara gitmek durumundayız” açıklamasını yaptı.

Milli Kütüphane Başkanlığı Sergi Salonu’nda açılışı gerçekleştirilen “Dil Bilgisi Kitapları Sergisi ile ilgili bilgi veren Kaçalin, şunları söyledi:

“Geçen ay Türk sözlükçülüğü üzerine bir sergi yapmıştık ve bugün de dil bilgisi kitapları ve gramerler üzerine bir sergimiz var. Dil bilgisi ikinci bir dili öğrenmek ve ikinci bir dili öğrenmek için önce kendi dilini öğrenmek üzere tasarlanmış kitaplardır. Çocukluğumuzda kitaplarını okuduğumuz Tahir Nejat Gencan, Beşir Göğüş daha önce Osmanlı mekteplerinde kitapları okutulan Cevdet Paşa, Fuat Paşa gibi çeşitli bilim adamlarımızın kitapları burada sergileniyor.”

TDK ve Milli Kütüphane Başkanlığı iş birliğiyle düzenlenen sergide geçmişten bugüne yazılmış 135 Türkçe dil bilgisi kitabı yer aldı. Serginin açılış törenine; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ve Türk Dil Kurumu Başkanı Mustafa Kaçalin’in yanı sıra, Türk dili üzerine önemli yazılar yazan Türkolog Zeynep Korkmaz ve çok sayıda davetli katıldı.