BERLİN (AA) – Sağlık  Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, AK Parti’nin 12 yıllık iktidarında dünyanın farklı yerlerinden bakıldığında Türkiye’de bazen anlaşılması zor olan başarılara imza attığını söyledi.

Bakan Müezzinoğlu, Türk-Alman Sağlık Sempozyumu’na katılmak üzere Almanya’nın başkenti Berlin’e geldi. Müezzinoğlu, 2011 yılından beri kullanılmayan, tarihi koruma altındaki Robert Koch Enstitüsünün binasını ve MÜSİAD Berlin Şubesini de ziyaret etti.

Müezzinoğlu, MÜSİAD Berlin Şubesindeki konuşmasında, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Başkanı'nın kendisine Türkiye’deki başarıları anlamakta zorlandıklarını ifade ettiğini belirterek, "12 yıllık AK Parti iktidarı döneminde gerçekten Avrupa’dan baktığında veya dünyanın farklı yerlerinden baktığında, Türkiye’yi takip ettiğinde zaman zaman anlamakta veya anlaşılmakta zor görülen başarılara imza attık” dedi.

Müezzinoğlu, Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Başkanı’nın “OECD ortalamasının 10 bin kişiye düşen hekim sayısı 36 iken sizde 16-17’lerde. Hemşire sayısı daha da aşağılarda. Hem bu kadar az yetişmiş insanınız var, hem de bu kadar başarılı oldunuz. Anlamakta zorlanıyoruz” dediğini aktararak, "Ben, tabi iki şıkla anlatacağım dedim. Birinci şıkkını siz anlayacaksınız da, ikinci şıkkını muhtemelen ben anlatamayacağım. Siz de anlamayacaksınız dedim" ifadesini kullandı.

- "Biz rahmet ve bereket medeniyetinin mensuplarıyız"

Birinci şık ile ilgili olarak sağlık konusunda tedbirler alındığını, vatandaşların önündeki engellerin kaldırıldığı ve hastanelerin birleştirildiğini anlattığını ifade eden Müezzinoğlu, şöyle davam etti:

“İkincisi için, bütün bunlar  hepsi matematiksel olarak herkesin yapabileceği, ancak bizim yaptığımız başka bir şey var: Biz rahmet ve bereket medeniyetinin mensuplarıyız.  İşin içine rahmet ve bereketi de ilave ettik. Dolayısıyla bizim başarımızın sırrında özellikle Ak Parti olarak gecesini gündüzüne katan ve daha iyisinin peşinde koşan bir dertli yapı var. Başta Cumhurbaşkanımız, o gün Başkanımız, Genel Başkanımız. Bugün önemli mesafeler kat ettik.”

Sağlık alanında önemli çalışmalar yaptıklarını ifade eden Müezzinoğlu şunları kaydetti:

“Türkiye, bütün sağlık alanında fiziki mekanlarını sıfırdan, yeniden, ileri teknolojiyle yapan ve ileri tıbbı donanımla  donatan bir ülke olacak. Buradaki hedefimiz Türkiye’yi yakın coğrafyasındaki bölgesinin sağlık turizm merkezi yapmak. Bu anlamda insan gücümüz ve vizyonumuz Allah’a şükürler olsun ki iyi. Bunu daha iyi noktaya getirebilmek için  de iki yasal düzenleme yaptık. Onlar da bu yıl itibariyle devreye girdi. Bunlardan biri, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı. Kanser enstitüsü biyoteknoloji enstitüsü ve geleneksel ve tamamlayıcı tıp enstitüsü, kronik hastalıklar enstitüsü gibi burada bilimsel dinamikleri de Ar-Ge’yi ön planda tutan özellikle biyoteknoloji enstitüsü ile daha iyi noktaya taşımayı hedefliyoruz.”

Sağlık Bilimleri Üniversitesi kurulmasının da Cumhurbaşkanı’nın onayından çıktığını ifade eden Müezzinoğlu, üniversitenin kuruluş aşamasını bir-iki ay içinde tamamlayacaklarını, Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile yurtiçinde ve yurtdışında tıp alanındaki ve sağlık alanındaki dinamizmleri çok daha güçlü hale getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Müezzinoğlu, şunları söyledi:

“Sağlığı iyi yönetmek, sağlıktaki  o hedeflere gidebilmek ve dünya ile yarışta biz de varız diyebilmek için sağlıklı bir demokrasiye istikrarlı bir yönetime ihtiyaç var. Yani siyaset. Bütün bunları Türkiye’de konuşabiliyorsak, dünyanın neresine gidersek gidelim, ay-yıldızlı bayrağımızın daha güçlü dalgalanabilmesi, Türk milletinin her noktada, her gittiği yerde dik olması ve geleceğe güvenle bakması bir defa siyaseten istikrarlı  bir yönetim. Bütün bunları biz 2002’den beri istikrarlı yönetime borçluyuz.  Siyasi istikrar sürmeseydi, ekonomik istikrar olamazdı. Ekonomik istikrar olmasaydı ben bugün 90 bin yatak kapasitesinden ki bunların maliyeti 30-35 bin dolar, bu rakamlardan bahsedebilmem mümkün olmazdı. O nedenle iş dönüp dolaşıp sağlıklı bir demokrasi veya milli iradenin sağlıklı devam etmesine bağlı. 60’lı yıllarda ülkemiz siyasi istikrarı güçlü olsaydı ekonomik istikrar da devam edecekti.

Türkiye’de darbeler yapıldığını ve siyasete müdahalede bulunulmak istendiği anımsatan Müezzinoğlu, “Hala bir çok oyun, bir çok tuzak içeriden ve dışarıdan bunu destekleyen ve onu arzulayan, alt yapıyı kuran odaklar var. Ama biz milletçe geleceğimize ve kaderimize sahip çıkmalıyız. Bu milletin kaderi milletin elindedir. Bu kadere birlik içinde sahip çıkmamız lazım” değerlemesinde bulundu.

Müeezzinoğlu, partisinin 10. kez milletin huzuruna gideceğini belirterek, “Yaptıklarımız arkada kaldı, yapacaklarımız önümüzde. Hizmete talibiz. Allah şükür ki bütün tezgahlara, bütün tuzaklara rağmen de millet bizi hep baş tacı etti. Ama biz de milleti hep kendi derdimiz gibi bu milletin derdini derdimiz ettik. Daha iyi olması için, daha güçlü olması için. Başının daha dik olması için. İster yurtiçi ister yurtdışı  ister Almanya’da ister Japonya’da. Bizim bir yerde bir vatandaşımız varsa o, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur ve gurur duymalı. Olduğu noktada ülkesinin gücünden iftihar etmeli, dinamiklerinden iftihar etmeli. Bunun için yapacak çok işimiz var” diye konuştu. 

-"Oyunuzu kullanın"

Tüm vatandaşları oy vermeye çağıran Müezzinoğlu, "Oy kullanacak tüm vatandaşlar ülkenin kaderiyle ilgili elini vicdanına koyarak aklı ile analizini yaparak oyunu kullanmalı. Siyasi tercihi tabi ki bir AK Partili olarak AK Parti olsun derim. Ama siyasi tercihi ne olursa olsun gitsin sandıkta oyunu kulansın.  Çünkü demokrasinin tecellisi ülkemize sahip çıkma, bayrağımıza sahip çıkma milletin kaderine sahip çıkma ancak o sandığa gidip de sorumluluğumuzu asgari bazsa yerine getirmekten geçer” ifadesini kullandı.

1915 olaylarına da değinen Müezzinoğlu, şu değerlendirmede bulundu: 

"Bu millete şimdi burada bugünlerde sıkıntılı bir şey yakıştırılmaya çalışılıyor. Türk milletine Türk milletiyle asla bağdaşmayacak bir suçu parlamentoda isnat edilmeye çalışıyor. Şimdi bütün milletlerin geçmişinde böyle bir suç olabilir ama Türk milletinin geçmişinde böyle bir suç yok. Ama birileri kendi yaptıklarını gizlemek veya kendi yaptıklarını ikinci plana itebilmek,  ‘sen de yapmışsın damgasını’ bu millete damgalamaya, hele parlamentoda oylarla veya kulislerle bunu yapmaya kalkarlarsa buna her halükarda nerede olursak olalım itirazımız da olur, isyanımız da olur, ona tavrımız da olur.

O  nedenle bu anlamda bizim insan hakları çerçevesinde duruşumuzu her halükarda başımız dik ve güçlü bir şekilde haykırabilmeliyiz ve bu tavrımızı da koyabilmeliyiz. Biz birilerinin karanlık sayfalarını araştırmaya meraklı bir millet değiliz. Ama ben Balkanlarda yaşı 26-27 iken ceketini alıp memleketini bırakıp, anavatan diye gelmiş bir kardeşinizim.

Tarihçilerin bir kısmı der ki: 'İnsanlık tarihinde hiç bir acı yoktur ki Balkanlarda yaşanandan daha ağır  olsun.' Ama biz Türk milleti olarak Balkanlarda bize yapılanları veya bu millete o Erzurum’da, Kars’ta Türk milletine yapılanları  kendi onurumuza veya kendi gururumuza yediremediğimiz için konuşmuyoruz. Ama onlar bizi, yaptıklarıyla suçlamaya kalkıyorlar. Orada bizim mütevazi veya sabırlı olmamıza sakin olmamıza gerek yok. Nerede olursa olsun herkes kendi defterinin arka sayfalarına ilk önce kendininkine baksın. Biz kendi öz eleştirisini iyi ve samimi yapan bir milletiz. Tarihte tabi ki hatalar konuşulabilir, ama suçlamaları onlara, parlamentolara düşmez.”

Müezzinoğlu, Robert-Koch Enstitüsü binasına ziyaretiyle ilgili olarak da binanın satılmasının düşünüldüğünü ifade ederek, "Arkadaşlar 'bir bakalım' dediler. Baktık. Bir çok boyutuyla değerlendirilebilir” dedi.

Bu konuda daha henüz bir çalışma yapılmadığını vurgulayan Müezzinoğlu, binanın 10 bin 200 metrekarelik kapalı, 4 bin metrekareden fazla arsası olan, Berlin’in kalbi denebilecek yerde, güzel bir bina olduğunu kaydetti.

Müezzinoğlu, binada restorasyon yapılması gerektiğine işaret ederek, “Tarihi bir özelliği var. O nedenle gerekli bilgileri aldık. Onu da arkadaşlarımızla değerlendiririz. Ama esas amacımız buradaki 3 milyon vatandaşımızın gelecek kuşaklara, milli duruşlarıyla, kendi kültürleriyle devam edebilmeleri adına onların eğitimlerine, sağlık alanındaki eğitimlerine sağlık alandaki ihtiyaçlarına katkıyı biz sağlayabilir miyiz? Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Sağlık Bilimleri Üniversitemizi de sağlık Enstitüleri Başkanlığını da bu anlamda köprü ayakları olarak değerlendirebilir miyiz? O çalışmalar için geldik. İnşallah O çalışmaları da tamamlayacağız” diye konuştu. 

Bakan Müezzinoğlu, Almanya Sağlık Bakanı Herrmann Gröhe ile biraya gelecek ve Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliğindeki resepsiyona katılacak.