Mersin Barosu tarafından organize edilen ve 4 oturum halinde düzenlenen ’Suriyeli Sığınmacıların Hukuki Statüleri ve Türkiye’de yaşadığı Hukuki Sorunlar’ paneli sona erdi. Mersin Baro Başkanı Av. Alpay Antmen, "Keşke sadece siyasi iktidar eleştirilerek bundan prim almak düşüncesini terk edip çözüm önerilerini hep beraber tartışsaydık" dedi.

Mersin Barosu ev sahipliğinde Adana, Gaziantep, Hatay ve Osmaniye Baroları ile birlikte, düzenlenen panel çalıştaya dönüştü. Organizasyonu değerlendiren ev sahibi Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, 4 oturum halinde düzenlenen etkinliğin verimli bir çalıştaya dönüştüğünü söyledi. Toplamda 4 oturumda 20 uzmanın sosyal, ekonomik ve kültürel açılardan sunumlar gerçekleştirdiğini aktaran Antmen, Türkiye’nin hiçbir hazırlık, plan, program yapmadan Suriyeli sığınmacılara kapıların açılmasının neden olduğu sorunların tespit ve çözümü için hangi mekanizmaların nasıl devreye girmesi gerektiğini masaya yatırdıklarını belirterek, “Türkiye’de bu kapsamda şimdiye kadar ki en geniş kapsamlı buluşmaya imza attık. Keşke yerel yöneticilerimiz, belediyelerimiz, siyasi partilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz bu çalıştaya katılıp uzmanları dinleyip, bu görüşlerin kendilerine ışık tutmasını sağlasalardı. Keşke sadece siyasi iktidar eleştirilerek bundan prim almak düşüncesini terk edip çözüm önerilerini hep beraber tartışsaydık. Bu noktada büyük görevler düşen özellikle sivil toplum kuruluşlarına; eleştiri yapmanın ötesinde çözüm önerileri üretme sorumluluklarını bir kez daha hatırlatırız. Her şeye rağmen Mersin Barosu, bu ülkede yaşamanın, bu kentin barosu olmanın ve en önemlisi halkın avukatı olduğu iddiasının gereğini yerine getirmiştir. Bundan sonra da Avukatlık Kanunu’nun 76 ve 95’inci maddelerinin kendisine yüklediği hukukun üstünlüğü ve insan hakları ilkelerinin, işlevselleştirilmesi ve içselleştirilmesi için var gücüyle çalışacaktır. Tüm ilgilileri bu konuya daha duyarlı olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.

Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık da ülkemizin en büyük kara sınırının bulunduğu ve aynı zamanda tarihsel, kültürel bağlarımızın devam ettiği Suriye’de 2010’da iç karışıklık olarak başlayan sonra rejim sorunu haline dönüşen çatışmanın etkilerinin bugün bölgeye ve ülkemize ciddi bir şekilde yansıdığını söyledi. Çıtırık, "2003’te ABD’li yetkililer 22 ülkenin sınırlarının değişeceğini açıklamıştı, bu ülkeler arasında Türkiye de vardı. Türkiye’de BOP’un eş başkanı olmaktan gurur duyanların olduğu günleri de yaşadık. ABD’nin sözde İslam ülkelerine demokrasi getirmek amacıyla başlattığı gerçekte ise dünyadaki petrolün yüzde 3’ünü kendi kontrolü altında tutabilmek ve İsrail’in de güvenliğini sağlayabilmek doğrultusunda geliştirilen bu politikalar sonucunda bölgenin tam bir istikrarsızlığa sürüklendiğini görmekteyiz. Ancak Suriye ile 1998’de varılan Adana Anlaşması ile ilişkiler ciddi bir şekilde gelişmiş, dış ticaret hacmimiz 750 milyon dolardan 2,4 milyar dolara kadar yükselmişti" dedi.

Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı ise geçtiğimiz Ağustos ayında Gaziantep’te Ünaldı Mahallesi’nde kira ve namus cinayeti adı altında yaşanan olaylar çerçevesinde Suriyelilerin yaşadığı sorunlar ve ortaya çıkan sıkıntıları hatırlattı. Bu olay sonrasında Suriyeli sığınmacılara yönelik saldırılar yaşandığını anımsatan Bektaş, baro olarak konunun takipçisi olduklarını ve bölgede incelemeler, görüşmeler yaparak yapılması gerekenleri ilgililer ile paylaştıklarını söyledi. Şarklı, “Bu sorunların ana kaynağı sınır kontrollerinin olmaması, güvenlik sorunu, göç neticesinde kira ve gayrimenkul fiyatlarının artması, toplumsal uyum çalışmalarının eksikliği. Ayrıca bölgedeki insanların güvenliği anlamında ciddi endişe ve tehdit altında oldukları görülmektedir. Sorunların çözümü konusunda resmi kurumların bir an önce daha aktif plan, program üreterek çalışması gerekmektedir” şeklinde konuştu.

Osmaniye Barosu Başkan Yardımcısı Hüseyin Şahin de, “Kayıtsızlık ve durumun net olarak belirlenememesi en büyük sorun” diyerek, “Bu yüzden de çözüm önerileri önerilemiyor. Sorunlar gerçekten alan çalışmaları ile belirlenmeli ve uluslararası kabul gören çözümler üretilmeli. Mevzuatlar geliştirilmeli ve uygulama noktasında halka yönelik uygulamalar geliştirilmeli” ifadelerini kullandı.

Hatay Barosu Başkanı Ekrem Dönmez ise Türkiye’nin 2011 Mart ayından itibaren Suriye içerisinde var olan muhalif yapılara doğrudan taraf olan ülke konumunda olduğunu söyleyerek, “Bize doğru yaşanan göçün en büyük sorumlularından biri iktidardır. Türkiye’de 2 milyona yakın bir nüfusun varlığını konuşuyoruz. Buradaki en önemli sorun kayıt dışılık. Sosyal sorunların en başında kadınların ve çocukların sıkıntıları geliyor. Örneğin Hatay’da 600-700 TL başlık parası ile kadınlar 2’nci 3’üncü eş olarak veya farklı sebeplerle alınıp götürülüyorlar. Yaşanan sorunlar, planlama ve uyum çalışmalarındaki eksiklik ile Türkiye’de dengeler sarsıldı” diye konuştu.