İSTANBUL(AA) - 28 Şubat sürecinde yaşadıklarını AA muhabirine anlatan Duran Özdemir, 31 Ocak 1997'de Ankara'da Sincan Belediyesi'nde çalıştığını aynı zamanda radyoculuk yaptığını ifade etti.

Duran, 28 Şubat postmodern darbesinin nedenleri arasında gösterilen “Kudüs Gecesi” etkinliğinde görevli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Programı Ramazan etkinlikleri kapsamında Sincan Belediyesi düzenliyordu. Normalde ben yoktum programda ama son anda sunucu olmayınca ben de başka bir programımı iptal ederek hızla oraya geçtim. Hatta etkinliğin içeriğini renksiz buldum, Filistinli bir baba oğul diyaloğu şeklinde bir oyun kaleme aldım. Tiyatro demek de tiyatroculara ayıp olur gerçi, beş dakikalık ayak üstü yazılmış bir şeydi."

Etkinlik başladığında salonda medyanın olduğunu gördüğünü dile getiren Özdemir, “İlginçtir normalde programlara çağırırız gelmezler ama o akşam oradalardı. ATV, Sabah oradaydı, geceyle ilgili esas manşetler onlardan çıktı” açıklamasında bulundu.

"Gazeteler etkinliğimiz için 'Şeriat Ayaklanması" manşeti atmıştı"

Gazetelerde etkinlikle ilgili haberleri gördüğünde şaşırdığını ifade eden Özdemir, şunları anlattı:

“Ertesi gün gazetelerde haberleri gördük. Programı planlayan insanlar olarak bir baktık ki, yaptığımız masum etkinlik için ‘Şeriat Ayaklanması’ diye manşet atılmıştı ve tam sayfa girilmişti haberler, görünce çok garipsedik. Ertesi gün de Star gazetesinden bir bayan geldi, bir sürü hakaret etti, bir itiş kakış oldu kadın düştü ve televizyonlar kadını dövülmüş gibi verdi görüntüleri.”

Özdemir, ertesi gün Sincan'da yaşananları şöyle aktardı: “Ramazan ayında CHP'liler yürüyüşler düzenledi, insanların değerleriyle oynayarak, oruçlarını bozarak, sokak sokak yapılan yürüyüşler oldu. Çok organize hazırlanılmış bir şeydi. Olayın ikinci gününden sonra, yani yürüyüşler sonrası olanların hazırlıklı bir şey olduğunu anladık. Sincan’da tanklar yürütülünce olayın boyutunu, masum bir oyunun neden bu kadar büyütüldüğünü kavradık. Meğer asıl tiyatro sahneye koyuluyormuş. ”

Olaydan iki hafta sonra tutuklandığını vurgulayan Özdemir, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“İki hafta olayı anlayalım diye kaçtık. O zaman zaten kimi bulsalar içeri alıyorlardı. Birçoklarının da arananlar listesinde adı vardı ama kimisi alınmadı. Görünürde olan kimler varsa onları aldılar. Tutuklandık, beş ay Ulucanlar Cezaevi’nde kaldık. Toplamda 3 yıla yakın hapis yattım.

"Çocukları bile içeri attılar"

'Çocukları bile içeri attılar' diyen Özdemir, şu açıklamalarda bulundu:

“Oyunda olan herkesi içeri aldılar. O gece etkinlikte rol icabı sahnede taş atan, ki taş da atmıyorlar, taş atar gibi yapıyorlardı, çocukları da içeri aldılar. O çocuklar hayatlarında ilk defa bir oyunda rol almışlardı ve ceza aldılar. Hapse atıldılar, ikisi yaşı küçük olduğu için sonradan bırakıldı ama bir tanesi, iki ay bizimle beraber kaldı. Oyunda sadece İsrail askerlerine taş atan Filistinli çocukları sembolize ediyorlardı. Taş atar gibi yapan çocuklara ceza verdiler."

Hapishanede olduğu süreçte dostlarının kendilerine ve ailelerine sahip çıktığını kaydeden Özdemir, şunları ifade etti:

“Çocuklarım hapishanede ziyarete geliyordu, beni ziyaret ederken oralarda büyüdü çocuklarım tabiri caizse."

"Bir sürü hayat dağıldı"

Özdemir, 28 Şubat sonrası birçok insanın mağdur edildiği yorumunu yaparak, şunlara değindi:

“Bir sürü hayat dağıldı, insanlar eşlerinden boşandı, çocukları terk etti, dehşet bir zalimlik vardı bunu anlatmak çok zor. Kimse demedi bu insanlar adalet, hak arayışında. Beş dakikalık bir tiyatro böyle hayatların mahvolmasına sebep olması olabilir mi? Yaşadıklarımız sırasında ‘Haksız yere asıyorlar’ diye bir hikaye vardı hani, onun gibi davrandık. ‘Haklı olsalar daha mı iyiydi?’ diye düşündük, duruşumuz oydu. Mecburi bir duruştu bu, başka ne yapabilirdik ki… Biz mazlumlar için Kudüs etkinliği düzenlemiştik ve başımıza bunlar geldi.”