ANKARA (AA) - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şunu yapabilirdik, 'Seçime gidiyoruz, herkese bol keseden bazı sözler verelim'. Ama bedelini yine halk öder. En ciddi ahlaki yozlaşma, ekonomide yapamayacağı sözü verip ya da iktidardaysa kısa dönemli hesap yapıp, milletin uzun dönemli geleceğini riske etmektir. Biz bunu yapmadık, yapmayacağız. Ne olursa olsun seçim ekonomisi uygulamadık, uygulamayacağız. Verdiğimiz sözü yerine getireceğiz. Ama gelecek nesillerin sermayesini bugünden harcamayacağız" dedi.

Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Sektörel Ekonomi Şurası'nda yaptığı konuşmada, hedeflerinin tüm sektörlerde devrim gerçekleştirmek  ve seçim beyannamesini paylaşırken öne çıkardıkları kavramlardan birinin de "millileşme"  olduğunu vurgulayarak, ''Kastedilen kapalı bir ekonomi değil, açık ve rekabetçi bir ekonomi'' diye konuştu.

İktidarları döneminde başlattıkları ve hayata geçirecekleri çok sayıda milli projenin uygulamaya konulacağını belirten Başbakan Davutoğlu, milli marka otomobilin ve 2023 yılında da Türk yapımı milli muharip uçağının semalarda yerini alacağını söyledi.

Dün Bakanlar Kurulu'ndan sonra ilk milli bölgesel uçakla ilgili brifing aldığını, gelecek dönemde de tanıtımını yapacaklarını ifade eden Davutoğlu, milli bölgesel sivil ve askeri uçağının da ilk test uçuşunu 2019'da, uygulamayı da 2021'de hayata geçireceklerinin bilgisini verdi.

Başbakan Davutoğlu, Milli Uzay Ajansı'nın bütün hazırlıklarını yaptıklarını, lansmanını da yakın dönemde gerçekleştireceklerinin müjdesini verdi. 

Sadece savunma sanayinde değil, sağlık sektöründe milli aşı yapabilecek kapasitede bir alt yapıya ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Davutoğlu, milli tohum gen bankasının kurulduğunu, Türkiye'nin de dünyada en gelişmiş milli tohum gen bankasının sahibi olduğunu kaydetti. Türkiye'de artık milli tohum, tarım, milli sağlık ve ilaç stratejisini geliştirebilen bir alt yapı bulunduğunu anlatan Davutoğlu, gelecek dönemde Türkiye'nin kendi kapasitesiyle üretim yapabilmesini ve dünyada rekabet edebilmesini istediklerini vurguladı.

Davutoğlu, "Başkalarının tasarımını yaptığı, markalaştırdığı şeyleri taklit mantığıyla Türkiye'de üretmenin dönemi bitsin istiyoruz. Aksine tasarımını biz yapalım, markasını biz oluşturalım, Ar-Ge'sini biz geliştirelim, üzerine de Türk malı diye damga vurduk mu gerçek anlamda Türk malı olsun" dedi.

Şirket ve sektörlerin hedefleriyle milli ekonomiyi geliştirme yönündeki çizginin örtüştüğünü vurgulayan Davutoğlu, konuları istişare ederek, bunları hep birlikte gerçekleştireceklerini aktardı.

Başbakan Davutoğlu,  Ekonomi ve Ticaret Zirvesi'nden önce üretimi, istihdamı destekleme paketini açıkladıklarını, paketteki imkanların sektör bazında destek bekleyen iş adamları tarafından araştırılmasını ve isteklerinin kendisine iletilmesini istedi.

Davutoğlu, dünya ekonomisinin daraldığı, G-20 ülkelerinin dahi ekonomik büyümede yüzde 2 hedefi koyduğu bir dönemde, Türkiye'nin en az yüzde 5 kalkınmayı ve büyümeyi gerçekleştirmesi gerektiğinin altını çizdi.

- "İktidarı bekleyen tehlike seçim ekonomisidir, popülizmdir"

Başbakan  Davutoğlu, Avrupa'da, avro bölgesinde yüzde 1'e ulaşmayan, Latin Amerika'da yüzde 1,3 kalkınmanın Türkiye'de de yüzde 2,9 olarak tespit edildiğini ancak bunun yeterli olmadığını yüzde 5 ve daha ötesinin sağlanması gerektiğini anlattı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçimler yaklaşırken iktidar ve muhalefeti bekleyen iki tehlikenin bulunduğuna işaret ederek,  şöyle konuştu:

"İktidarı bekleyen tehlike seçim ekonomisidir, popülizmdir. Nasıl olsa iktidarın, suyun başındayım, şu vanaları öyle bir açayım ki herkes biraz su içsin, sonra oyunu bize versin, sonrası Allah kerim. Allah her zaman kerim de bizim görevimiz o bize sunulan imkanları en iyi şekilde değerlendirmek. 90'lı yıllarda böyle yapıldığı için iktidarda olan partiler suyun başındayım düşüncesiyle suyu tükettikleri için daha sonraki dönemde ya iktidarı kaybettiler ya da iktidara geldiklerinde verdikleri sözü yapamaz hali geldiler. Biz bunu yapmadık, hiç bir zaman yapmadık. 2002'de de yapmadık, şimdi 2015 seçimlerine giderken de yapmadık." 

Davutoğlu, 62. Hükümeti kurduklarında hükümet programının 8 aylık olmadığını, 2023'e giden bir iktidarın 9 yıllık programını yazdıklarını ifade ederek, "Biz şunu biliyoruz, inşallah 7 Haziran'daki seçimle tekrar emanet bize verilecek. 8 Haziran günü o suyu da o kaynağı da kullanacak olan yine biziz. En iyi şekilde en etkin şekilde onu kullanma planı içinde olmamız lazım. Bundan hiç şüphemiz yok" değerlendirmesinde bulundu. 

- "Gelecek nesillerin sermayesini bugünden harcamayacağız" 

Davutoğlu, doğum yapan kadınlara, esnafa, emeklilere, tarım kesimine sosyal destekler verdiklerini, bir kuruş borçlarının bulunmadığını, tarım destek ödemelerini yaptıklarını hatırlattı.

Esnafa, KOBİ'lere her türlü imkanı sağladıklarını, ancak bütçe disiplinini hiç bozmadıklarını kaydeden Davutoğlu, bütçe disiplini bakımından Türkiye'nin Avrupa'nın en iyileri arasında yerini aldığının altını çizdi.

Bütçe açığının yüzde 0,7'e ulaştığını hedefin de 2017 yılında bütçe açığının yaşanmaması olduğunu belirten Davutoğlu, "Şunu yapabilirdik, 'Seçime gidiyoruz, herkese bol keseden bazı sözler verelim'. Ama bedelini yine halk öder. En ciddi ahlaki yozlaşma, ekonomide yapamayacağı sözü verip ya da iktidardaysa kısa dönemli hesap yapıp milletin uzun dönemli geleceğini riske etmektir. Biz bunu yapmadık, yapmayacağız. Ne olursa olsun seçim ekonomisi uygulamadık, uygulamayacağız. Verdiğimiz sözü yerine getireceğiz. Ama gelecek nesillerin sermayesini bugünden harcamayacağız" diye konuştu.

Davutoğlu, 90'lı yıllarda seçime giderken sosyal güvenliğe ilişkin verilen sözlerle sistemin bozulduğunu, o dönemde görülmeyen etkilerin şimdi herkes tarafından açıkça görüldüğünü vurgulayarak, "SGK'nın başına öyle kişiler geldiler ki sizin çok yakından tanıdığınız, SGK da iflas etti. Sayın Kılıçdaroğlu'nu kastediyorum" dedi.

Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Halka, milletimize ve bizden sonraki nesillere bir taahhüt olarak söylüyorum, 90'lı yıllarda yapılanları biz yapmayacağız. Kısa dönemde 'Seçimi alalım da iki anahtar vereceğiz' dediler, iktidara öyle geldiler, eldeki anahtarları da kaybetti herkes. Bir parti, biz 2002'de seçime girerken aynı kampanyayı yürüten bir parti, biliyorsunuz Genç Parti diye bir parti vardı, şimdi unuttunuz. Çünkü olgunlaşamadan öldü, neden öldü? Çünkü gençliğinden değil, istismarı sebebiyle. Bir anda bir proje olarak çıkartıldı, beklendi ki iktidara yürüyen AK Parti'nin önü kesilsin diye bir proje olarak ortaya çıkartıldı. Ama AK Parti bugün 12-13 yıllık iktidarını sürdürüyor. İnşallah önümüzdeki dönemde de sürdürecek. Ama böyle proje olanlar kısa zamanda siyasi çöplüğe döndüler. Biz bunu yapmadık yapmayacağız."

(sürecek)