Yunus Emre Eğitim Merkezi’nde gerçekleşen panele Rotterdam Başkonsolosu Sadin Ayyıldız, yardımcı Konsolos Ulvi Darendeli, Hollanda Türkler İçin Danışma Kurulu (İOT) Müdürü Ahmet Azdural, Rotterdam Büyükşehir Belediyesi eski Başkan Yardımcısı Hamit Karakuş, Pedagog Hatice Gözüküçük, STK temsilcileri ile vatandaşlarımız katıldı.
Bizim Hollanda Platformu Başkanı Fehmi Uzun, “Hollanda’daki yaşamın her alanında nerdeyiz? Hollandalılarla ilişkilerimiz ve diyologlarımız istenilen seviyede mi? Türkiye gündemini takip ettiğimiz gibi yaşadığımız ülkenin gündemini de takip ediyor muyuz? Geleceğimiz olan çocuklarımız ve gençlerimize milli ve manevi değerlerini (aidiyet duygusuyla) kaybetmeden Hollanda’daki yaşamda nasıl daha etkin olmalarını sağlayabileceğiz? Bu soruları kendimize sormak, bir nevi bugünün muhasebesini yaparak, gelecekte Hollanda toplumunda her alanda daha etkili olabilmek adına bu paneli tertip ettik” dedi. 
Başkonsolos Sadin Ayyıldız, “Bu akşamki tartışmayı ve diyaloğu çok sevinerek izledim, çünkü Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızın yaşadığı ortak sorunların neredeyse tamamı bu programda tartışıldı. Konuşmacıların kendi bakış açılarından verdikleri bilgiler son derece önemliydi. Göreve başladığım günden bugüne kadar değişik platformlarda, başta eğitim olmak üzere yatırımcılarımızın sorunları, gençlerin önündeki sorunlar, asimilasyon vs. birçok meseleyi konuşma imkanı bulduk.”
GELECEĞİMİZİ ÇOK PARLAK GÖRÜYORUM 
“Geleceğimizi çok parlak görüyorum çünkü, uluslararası platformda Hollanda çok istikrarlı, geleceğe güvenle bakan saygın bir ülke ve bu ülke içinde son derece demokratik şartlarda STK’larımız haklarını dile getiriyorlar. Yüksek öğretimde 20-25 bin civarında öğrencimiz var ve bunun katlanarak artacağına inanıyorum. Önemli olan Hollanda’yı Hollanda yapan alanlara gençlerimizin kanalize edilmesi. Öte yandan bilgi teknolojisi şirketlerinde daha fazla üst düzey yöneticilerimiz olmalı.”
“Ziyarete gelen her vatandaşımızla konuştuğumuzda ortak konuyu Türkçe dersleri oluşturdu. Benim şahsi kanaatim, anadil eğitim olmazsa olmazdır.  Burada yaşayan toplumumuzu orta ve uzun vadede bekleyen en büyük tehlikedir. Bizim bu sorunu bir şekilde aşmamız lazım. Demokratik bir ülkede yaşıyorsunuz ve SKT’lar çok önemli.STK’lar eliyle bu konuyu belli bir noktaya getirdikten sonra şayet iş öğretmene kalırsa, Türkiye’den öğretmen gönderilmesi konusunda elimizden gelen her türlü çabayı sarfetmeye hazırız. Onlarca camilerimiz var, oralarda vaazlar veriliyor, sosyo –kültürel faaliyetler yapılıyor, şayet anadil konusu bu şekilde giderse belli bir süreden sonra 5 vakit namaz kılmanın ötesinde bir faaliyet yapılamayacak çünkü, dil olmadan hiçbirşey olmaz. Dolayısıyla STK, anadil konusunda biraraya gelebiler, diye düşünüyorum. Başka ülkelere Türkiye’den resmi öğretmenler geliyorsa, buraya neden gelmesin!
Bizim toplumumuz artık göçmen işçi olarak anılmaması lazım. Hollanda’ya daha iyi uyum sağlamış, daha iyi entegre olmuş bir toplum olduğumuzu Hollanda’nın kabul etmesi lazım.” şeklinde konuştu.
Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu kurucularından Mehmet Emin Ateş’in yönettiği panelde, ‘Göçün 50. Yılında Hollanda’da Türk Toplumu’ konusunda sunum yapan Hollanda Türkler İçin Danışma Kurulu (İOT) Müdürü Ahmet Azdural, 60’lı yılların başında Hollanda’da işçi çocuklarının sadece yüzde 10’u yüksek bir eğitimi takip edebiliyordu, şimdilerde ise bu oranın yüzde 50’ye yükselmiş durumda olduğunu söyledi.
Azdural, “Günümüzde ise ikinci ve üçüncü kuşak Türk gençlerinin yüzde 48’i yüksek eğitimi takip ediyor. Türkler arasında ev sahibi olanların oranı yüzde 40 dolayında seyrediyor. Bir ev sahibi olanlar,  Hollanda’da genel olarak orta sınıfa dahil oluyorlar. Özellikle ikinci kuşak gençlerin yarısı Hollanda’da ev sahibi.” 
GİRİŞİMCİLERİMİZ BAŞARILIDIR 
“Hollanda’daki Türk toplumu olarak geçen 50 yılda, kendi öz sermayemizi en iyi (en karlı) şekilde kullandık, ama yabancı sermayeyi ise kullanamadık. Burada sermaye derken sadece finansal açıdan değil kültürel sermayeden sözediyoruz. Parlamento ve belediye gibi Hollanda kamu yönetimi organlarında, Türklerin nüfus sayısı temel alındığında, daha yüksek oranda temsil edildiğini görüyoruz. Örneğin halen Hollanda Meclisi’nde 7 Türk kökenli milletvekili bulunuyor. Geride bıraktığımız 50 yılın en başarılı alanlarından birisi de,  girişimcilerin başarısıdır. Diğer azınlık grupları ile karşılaştırdığımızda Çin’lilerden sonra en girişimci grubu Türkler oluşturuyor. Toplumsal gelişimimiz açısından önemli konu ise, kadınlarımızın hayatın her alanında eşit şekilde hak ettikleri yeri almalarıdır.” 
“Sonuç olarak Hollanda’da geride bıraktığımız 50 yılda, bireysel işçi göçünden yerleşik toplum hayatına geçmiş bulunuyoruz. Bizler artık burada kalıcıyız. Bu toplumun ayrılmaz bir parçasıyız. Geleceğimizi buna göre kurgulamalıyız. Hollanda’da başta eğitim alanı olmak üzere mevcut fırtsatlardan daha iyi yararlanarak kendimizi geliştirmeliyiz. Hollanda toplumu ile daha iyi, daha sıkı ilişkiler kurmalıyız.” açıklamasında bulundu. 
2 dönem Rotterdam Büyükşehir Belediye Başkan yardımcılığı yapan ve halen Platform 31 müdürlüğünü yapan Hamit Karakuş, geçtiğimiz 10 yıl içinde Rotterdam’ın sorunlarıyla yakından ilgilenme imkanının olduğunu belirtti. Karakuş, “Hollanda’ya aile birleşimi yoluyla 1974’lü yıllarda gelmiştik ve ailemin hep geri dönme düşüncesi vardı. Ancak 2. ve daha sonraki genç nesilde geri dönüş düşüncesi ortadan kalktı. Çünkü eğitim görerek, kalifiyeli iş bulan gençlerimiz artık burada kalmaya karar vermişti.
Topluma katılımın siyasi, ticari, eğitim vs. yönleri var. Türk toplumu olarak neredeyiz? Bu soruya cevap aramak yerinde olur. Eğitim konusunda eskiye nazaran daha iyi durumdayız, ancak yeterli değil. İş alanında yeterli oranda kalifiyeli değiliz. Gençlerimiz eğitimlerini bitirmeden iş hayatına atılmaları yanlışlarımızdan biridir. Hollanda genelinde işsizlik ödeneği alan Türklerin sayısı azımsanmayacak orandadır. Toplum olarak fakirlik sınırındayız ve buna dikkat etmemiz lazım. Türkiye endeksli yaşamaya devam edersek ileride bazı sorunlarla karşılaşabiliriz. Şahsen biz Hollanda Türk toplumunun gidişatının iyi yönde olduğunu düşünüyorum.” dedi. 
Pedagog Hatice Gözüküçük ise şöyle konuştu: “Hollanda Türkleri’nin dünü, bugünü ve geleceğini konuşmak, hepimizi hem daha sağlam hem daha emin adımlarla ilerlememizi sağlayacağına inanıyorum. Velilerin eğitimdeki rolleri gitgide değişiyor, eskiye göre velilerimiz daha bilinçli ve duyarlı ancak yeterli demek doğru değildir. Batı kültüründeki bireysel yaşamda daha çok birey merkezli anlayış hakim. Birey egosunun öne çıktığını görüyoruz. Bizim kültürümüzde sadece kendini düşünen bir anlayış asla kabul görmez.
Toplumsal yozlaşma deyince bir toplumun kendi kültüründen gitgide uzaklaştığı bireysel yozlaşmaya doğru gidildiği anlaşılır. Batı toplumunun son 50 yılında bunu görmek çok daha mümkün. Türk toplumu olarak elimizi taşın altına koyalımki, bu gibi şeyler başımıza gelmesin. Egoist bireycilik ve Türk toplumundaki olumsuz değişiklikler altında yatan düşünceler; kibir, saygısızlık, doyumsuzluk, hoşnutsuzluk, soğuk ve mesafeli davranışlar vs. Etrafımıza baktığımızda gençlerimiz eğitimini bitiriyor, bir iş buluyor, yuva kuruyor ama toplumdaki var olan problemler onu ilgilendirmiyor, sorunlarla ilgilenmiyor. Gençlerimiz sadece kendini düşüne bir birey oluyor, maalesef sorumluluk alıp, elini taşın altına koymak istemiyor.”
Katkıda bulunanlara plaket takdiminin yapıldığı panel, karşılıklı soru –cevaplarla sona erdi.
Mehmet Ali Topcu – ROTTERDAM