Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Türkiye ile AB ilişkilerine yönelik “Burada ilişkinin karşılıklı saygıya dayalı olması lazım ve her iki tarafında sürecin devamına olan inancını belli edecek adımlar atması gerekir” dedi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Bozkır, Yerel Düzeyde Avrupa Birliği Çalışmalarına Yönelik Kapasitesinin Güçlendirilmesi Eylem Planı’nı açıkladı.

Bakan Bozkır, AB Bakanlığı’nda yaptığı toplantıda, sivil toplumun demokrasinin temel unsurlarından biri olduğunu söyleyerek, sivil toplumla birlikte süreci yönetmeyi hedeflediklerini belirtti. Bozkır, yerel yönetimlerde demokrasinin gelişmesinin, halkla devletin ve kurumların direkt temas kurması için önemli işlev gördüğünü kaydederek, yerel yönetimleri stratejilerinin unsuru olduğunu ifade etti.

Eylem Planı’nı iki amaç üzerine kurduklarını belirten Bozkır, şöyle konuştu: “Bu Eylem Planı’nın iki stratejik amacının birincisi, Avrupa Birliği Bakanlığı’nın yerel düzeyde Avrupa birliği işlerinin yönetimi için kapasite geliştirilmesi rolünü ve koordinasyon işlevini güçlendirmek. Diğer amaç yerel düzeyde Avrupa Birliği işlerinin yönetimi için Valilik Avrupa Birliği birimlerinin düzenlediği çerçeveyi güçlendirmek şeklinde belirlendi. Yerelde, Avrupa Birliği çalışmalarının etkin yürütülmesini sağlayacak bu iki stratejik amaç, 10 hedef, 26 alt hedef ve bunlarla ilişkili 65 faaliyetle desteklenmektedir. Eylem planı, Türkiye’nin yeni Avrupa Birliği stratejisi ve iletişim stratejisi belirleme, konu ve çalışmaların yerel düzeyde etkin yürütülmesi, ihtiyaç duyulan kurumsal kapasitenin oluşturulması için fırsat yaratılacaktır.”

Avrupa Birliği sürecinin hem iç hem dış politika vizyonunun en temel dinamiklerinden birini oluşturduğunu anlatan Bozkır, şunları kaydetti:

"Valilik, belediye, üniversiteler, Sanayi ve Ticaret Odaları’nın AB sürecinde daha etkili hale gelmesi gerekiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Aralık operasyonlarından sonra sözlerine yönelik olarak Bozkır, şunları dedi:

“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ve Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ihtiyacı çok daha ileri noktadadır. Ancak, burada Avrupa Birliği ilişkisinde özellikle Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye bakışında kaynaklanan bazı hususların yenilenmesi ve bu ilişkinin sürdürülmesinde yeni moralitelerin saptanması gereği vardır.”

Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkisinin bu şekilde yürüyemeyeceğini anlatan

Bozkır, sözlerine şöyle devam etti:

"Yeni moralitelerin saptanmasına ihtiyaç var. Birbirimize saygı duyacağız. Avrupa birliği ‘Ben kağıt hazırlıyorum, size gönderiyorum, bunu uygulayın’. Bu şekilde ilişki söz konusu değildir. Burada amir-memur ilişkisi yoktur, öğretmen-öğrenci ilişkisi yoktur. Burada ilişkinin karşılıklı saygıya dayalı olması lazım ve her iki tarafında sürecin devamına olan inancını belli edecek adımlar atması gerekir.”

"Türkiye üye olma noktasına geldiğinde, Avrupa Birliği üye yapmama lüksüne sahip değilken, üye yapmama gibi bir karar alırsa, Türkiye’nin umurunda olmaz" diyen Bakan Bozkır, şunları kaydetti:

"Doğru fotoğraflara bakıldığında, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi üye yapmama lüksü yoktur. Kesinlikle Türkiye’yi Avrupa Birliği üye yapacaktır."

CHP Sözcüsü Koç’un ‘AB Bakanlığı kapatılmalıdır, işlevi kalmamıştır’ sözlerine yönelik olarak ise Bakan Bozkır, herkesin kendi mesleğinde devam etmesinde yarar olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "2010 Mayıs ayında Cumhuriyet Halk Partisi Dış ilişkiler Genel Başkan yardımcısı olduktan 6 ay sonra bu konuda çok başarılı olmadığı görüldüğü için başka bir göreve kaydırılmıştır. Avrupa Birliği sürecinde en önemli reform yasalarının çıkardığımız 2002 yılında kendileri henüz siyasete dahi girmemişti. Avrupa Birliği süreci konusunda Avrupa Birliği bakanlığının açılıp kapanması konusunda herhalde başkalarının daha fazla söz söyleme hakkı olduğunu düşünüyorum. Şayet Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kazanamayıp baraj altı kalırsa veyahut kendileri seçilemezse, Avrupa Birliği Bakanlığı’nda kendisine bir oda tahsis edeceğim. Kapısına Profesör Koç yazacağım. İstediği zaman gelip çalışabilir.”