GÖNÜLDEN İLETİŞİM
Selamların en güzeli ile selamlıyorum bu satırlara gözü ilişen herkesi. 
Allah ‘a (cc)  hamd, peygamberimize al ve ashabına  salatu selam olsun.
“…(Güzel bir söz ) kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir. Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir… Kötü bir sözün  durumu da; koparılmış, ayakta durma imkanı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.”( İbrahim 24-25 )
Rabbimiz güzel sözü emrediyor kullarına.

            Hem güzel yaşayacaksın hem de güzel konuşup güzel sözler söyleyeceksin. Zor bir denklem. Ama, İnsan olma serüveninde  zorluklar adına ahitleşmişsek  zora da talip olmak gerekiyor. 

             Gerçek güzel söz, gönül diliyle söylenen sözdür”diyor Hz Mevlana.
Söz söylemekten maksat, başkalarına bir fayda vermek, kalbe etki etmek, ahlakı güzelleştirmek ve ruhi incelikleri göstermektir. Hal böyle olunca da gönül dilinden anlamak ve (ulü’l elbab) gönül sahibi olmak gerekiyor. 
           
             Yine Hz Mevlana “ Gönül dilinin söylediklerini duyunca( başımdaki dilin söylediği ) bu sözlerden utanıyorum ben “ der, mesnevisinde.

              Elbette insan konuşur,  yazar ve iletişim kurar diğer insanlarla. Toplumda belli bir düzeye gelmek için sağlam ve etkili bir iletişim becerisi kazanmamız lazım. Lakin söz  söylemek , yazmak ve iletişimde bulunmak eğer altı doldurulamamışsa yorar, bezdirir muhatabımızı.Böylesi durumlarda susmak daha elzemdir. 

              İletişim; duygu, düşünce, eylem uyumu  sağlanarak kurulursa etkili olur. Sadece dille kurulmaya çalışılan iletişim sığ ve yavan kalır. Bilelim ki cahilin kalbi dilinde, alimin dili kalbindedir. Susmanın gerekli olduğu yerde konuşmak ne kadar yanlış ise, konuşmanın gerekli olduğu yerde de susmak o kadar yanlıştır. Kararınca, kıvamınca sadece gerektiği kadar en az sözle en fazla meram anlatma sanatını öğrenmemiz gerekiyor. 

              Dile sahip olmak, konuşmayı kontrol altına alabilmek çok da kolay bir meziyet değildir. Ancak söz bir cevherdir. Onun kıymetini de bilmek ve yerli yerinde kullanmak gerekir. 

              İletişimin en sağlam yolu duyguların dünyası olan “ gönül dili’dir. Günümüzde beden dili olarak adlandırılan gönül dili, bizim geride bırakacağımız yegane sermayemizdir. 
               
              İnsan, dilinin iki bekçisi olan dişleri ve dudaklarını yerli yerince kullanamadığı için zararda dır ziyandadır. Gönül dilimize prangalar vuran bir başka unsur da gıybet hastalığımızdır. Gıybet ederek gününü geçiren bir insanın gönül diline kim misafir olur da onu ilgiyle dinler. Gıybetin kararttığı bir gönül konuşsa ne yazar. Kimseye tesir etmeyecek kuru lakırdıdan öteye geçemeyecektir onun konuşmaları. 

              Bir başka unsur da kin ve haset sahibi olmaktır. Gönlünde kin ve hasetle dolaşan insan güne  bir sıfır yenik başlamıştır. Zira sinir denkleminde gün boyunca problem çözüp duracaktır. Böylesi insanların yüreğinden pozitif elektrik alamazsınız. Zira gönül dili kuşatma altındadır. Onun ağzından çıkan her söz gönül notaları ile bezenmediği için tırmalayıcıdır, iğneleyicidir, nefreti üzerine çekicidir.

              Günümüzde çocuklarımızın ve gençlerimizin en önemli yakıtı gönüldür, samimiyettir, beden dilidir. Söyleyip de bizim yapmadığınız davranışları, motor zekaya sahip olan çocuklarımız önemsemeyecekler dahası  bizi dinlemek onlar için eziyete dönüşecek. İletişim kopacak ve çocuk kendisine yeni done arayışına girecektir. Meseleye duygusal yaklaşıp emirler yağdırmaya başlayarak, acziyetimizi ortaya koyacağız. Çocuk bize karşı ikinci bir dünya oluşturacak ve biz işler yolunda gidiyor zannına kapılacağız. Halbuki çocuğun gönül dünyasında fırtınalar kopacak, volkanlar patlayacak ve yazık olacak yarınımıza talip olan yavrularımıza. 

              Bu yüzden gönül dilini öğrenmek zorundayız. Samimiyet gönlün dışa yansımasıdır. İnsan ilişkilerinde ve iletişimde samimiyetin boy göstermesi gönlün mamurluğundan geçmektedir. İç dünyamızı, gönül diliyle halimize  yansıtarak iletişime geçersek etki alanımız karşı tarafın kulağından yüreğine kadar uzanacaktır.

             Bilelim ki halden anlamayana söz kar etmez!
             Yoksa en iyisi susmak, dinlemek, hissetmek ve düşünerek yaşamaktır.
             Gelin dostlar gönül diliyle yaşayalım…

Hamit ZEKİ
Eğitimci Yazar
[email protected]