Göynükkışla dan Yerköprüye - Göksu Vadisi Yürüyüşü Etkinliği
Göynükkışla dan Yerköprüye
Sabahın erken saatiydi, dondurucu soğukta ellerim cepte, sırt çantamı alıp yola koyulduğumda sokak lambaları hala yanıyordu. Mevsim kıştı Karaman’ın kendine özgü o çat ayazı en derin soğuğunu yüzüme üflemekteydi. Yinede Kardof un o kendine özgü ılık ve sıcak ortamına kendimi atmak için can atmaktaydım. Saat 06:06 idi. Gözlerimden uyku yürüdüğüm yol boyunca çoktan akmıştı. Dernekteydim ve o sıcak insanların soğuk günü ılıtan sabah günaydınıyla faaliyete başlıyordum. Çok geçmedi derken birer ikişer hatta üçer kişi dernekte birden sayımızı 30 u aşmıştı. Her şey hazırdı yola koyulup bindiğimiz otobüste o sıcak sabah simidi ile karnımı doyururken Karaman puslu bir şehir olarak çoktan geride kalmıştı, Anadoluya özgü o gariban ama özünde hep zengin dökük evleri, kırık camları, terkedilmiş avluları olan köyleri bir bir geçerken başını yaslayacak biri olmayan ben yine cam kenarındaydım ki bir el denklanşörüne basıvermişti. Yalnızlığım bir fotoğraf karesine hapsolup gitti. Sabah konuşmasını yapan sporcu arkadaşlarım gezi rota hava fotograf yol güzergah neredeyse bir günlük gazetenin köşe yazısını dolduracak kadar bilgi sıraladılar. Bir yarım saat geçmişti işte o müthiş milyon yıllık nehir ve o nehire inen aşınım alanları, kuzeyi kar kaplı vadiler güneşin erittiği güney yamaçları zikzaklar dönemeçler yokuş aşağı iniş ve Göksu, rengi turkuaz, dili kadim bir uygarlığa karışıp giden sırlı coğrafyanın suyu, bir annenin çocuğunu sevdiği gibi aktığı yatakta kayaların saçlarını okşayıp geçen hali, Öylesine geçilsin diye estetikten uzak bir köprüden geçip ilk molamızı veriyorduk. İnsanlığın bitmek tükenmez ihiyaçları için gerekli enerji, işte yine o nehirden sağlanmak için bir sürü baraj yapılmıştı heryerde yol bakir doğadan eser kalmamış zannetmiştim. Yokuşları çıkıp Göynükkışlaya 200-300 metrelik uçurum kenarlarından vardığımızda saatlerimiz 10 a geliyordu. Göynükkışlada yine o misafirperver Anadolu kadını topladığı üzüm hasadından arkadaşlarımıza paylaşmış. Öylesine gönü zengin ki karşılık beklemeden neredeyse tüm dernek üyelerimize yetecek kadar torbasına dolduruvermiş. Göynükkışlayı çıkar çıkmaz sanki bu geziyi hep otobüsde geçirecekmişim gibi gelmişti bana ama otobüs sağda durduğunda yürüme vaktinin gelmiş olduğunu anladım. Üç gruba ayrılan ekibimiz küçük bir bildirimle Sefa Beyin yaptırdığı sabah sporuyla kaslarını biraz açmış oldu az daha uzun sürse kendimi yine asker ocağındaymışım zannedecektim. Yürüdük yürüdük yürüdük tepeleri boyunları sırtları geçtik. Bazen bir çam ağacı merhaba dedi elime bazen ben uzattım bir meşe yaprağına elimi. Göksuya karışan kızılca deresini bulduk, dere boyu kavaklar açtı yeşil yapraklar için sanırım mart veya nisanda gelmeliydik buraya, dere nazlı nazlı akarken bir sağından karşıya bir solundan karşıya dereyle dans ediyorduk. Bir geçiş noktasında Ahmet Bey’in ekoloji bilgilerini paylaştık. Yürüdük tırmandık düştük kalktık birisi el uzattı elini tuttuk espiri yaptı güldük hep birlikte vadiler yamaçlar kornişler geçtik, ormanlaştırılan yerlerin suni doğallığında açılan son yol Ersin’in Gps inden çıkan bilgilerle gözümüz kulağımız pusulamız oldu bize yemek yememiştik son noktadaydı ki Yerköprü Hes i artık tam üzerinden görebiliyorduk. Karnımızı ışık hızında o ölümsüz çınarların altında doyurup, o çok kusmalı geri dönüş yolundaydık, Ayşe nin rahatsızlığı hepimizi üzdü Eray ve Ahmet in üzüntüsünden otobüsün ön koltuğunda seyahati, Burak ın espirileri bile Ayşe nin otobüs tutmasını yada doğrusu Otobüs yolculuğunun Ayşe yi tutmasını engelleyemedi, Çok geçmeden belirtilen saatte yola çıkamasak bile belirtilen saatte Karaman’a gelmiştik. Yine Kardof un bilinmez yerleri, bilinir yaptığı yerleri görerek soğuk bir günü sıcak kılarak bir pazarı daha en güzel bir şekilde geçirdik. Zamanım yoktu noktalama işaretlerine dikkat edemedim hepsini buraya yazıyorum siz istediğinizi alın ve istediğiniz yere koyun ( : ; . , ‘ ! = ? + - … ). Uzun yazılar sıkıcı olur bilirim ama okuyan anlar onu da bilirim. 
Kardof Pazar günlerimin mutlu sığınağı teşekkürler. 
YAZAR : EKİNOKS