Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) ‘Türkiye-Azerbaycan İlişkileri ve Ermeni Meselesi’ konulu konferans verildi. KMÜ Türk Dünyası Araştırma Öğrenci Topluluğu tarafından düzenlenen ve Prof. Dr. Hanım Halilova’nın verdiği konferans, KMÜ Sağlık Kültür ve Spor Dairesi Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Etkinlik İstiklal Marşı’nın okunması ve saygı duruşu ile başladı. Ardından KMÜ Türk Dünyası Araştırma Öğrenci Topluluğu Başkanı Cengiz Baki bir konuşma yaptı. Baki, İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, fikirde, işte birlik” sözünü düstur edindiklerini ifade ederek “Azerbaycan ile geçmişimiz bir, bugünümüz bir ve geleceğimiz birdir” dedi. Baki, Azerbaycan halkının acısının Türk milletinin acısı ve mutluluğunun da Türk milletinin mutluluğu olduğunu vurguladı.

Topluluk Danışmanı Öğretim Görevlisi Mestan Karabacak, geçmişte Azerbaycan’ın bağımsızlık hareketini desteklemek amacıyla yaptıkları çalışmaları anlattı. Öğr. Gör. Karabacak, Rus ordusu Azerbaycan’ın başkenti Bakü’yü işgal ederek halkı öldürdüğünde tüm Türkiye’nin ayağa kalktığını belirtti. Kendilerinin de o zaman Karaman’da bir miting düzenlediklerini söyleyen Karabacak, “1991’de Ebulfez Elçibey’in önderliğinde Azatlık Meydanı coşup kaynarken biz de yerimizde duramıyorduk” dedi. Öğr. Gör. Karabacak, “Azerbaycan Türkistan’ın kapısı, Türk dünyasının gözbebeğidir. Azerbaycan bizim için azizdir, değerlidir, önemlidir” şeklinde konuşmasına son verdi.

Programda KMÜ öğrencilerinin ‘Turan’ ve ‘Evvel Ahir Dünya Türk’ün Olacak’ adlı şiirleri seslendirmelerinin ardından, Prof. Dr. Hanım Halilova konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.

TÜRK OLDUĞUMUZU BİLEMEZDİK

Prof. Dr. Hanım Halilova “Sovyetlerle mücadele etmiş bir Türk kadını olarak Mustafa Kemal’in önünde baş eğerim. O Türkiye Cumhuriyetini kurmasaydı yetmiş yıl Sovyet hükmünde olan bizler kimliğimizi bilemezdik. Türkçe konuşmamızı, Türk isimleri almamızı, Türkler ile konuşmamızı yasakladılar.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Halilova, kendisinin 70’li yıllarda Elçibey ile birlikte mücadeleye başladığını ifade ederek Azerbaycan’da Kadın Hakları Müdafai Hukuk Cemiyetini kurduğunu söyledi.

Ebulfez Elçibey’in vasiyetini gerçekleştirdiğini dile getiren Prof. Dr. Halilova, “ ‘Bana, biz savaşıyoruz ama yazmıyoruz. Senden ricam, mücadelemizi yazman’ dedi. Bunun üzerine ‘Elçibey ile Bağımsızlığa Giden Yol’ kitabımı kaleme aldım. Elçibey bana düşmanın ilmini almalıyız, dedi. Ben de sadece Rusya’da olan Elementlerin Mikrobiyal Dünyası Anabilim Dalını Ankara Üniversitesinde açtım. Dünyada üç güçlü ar-ge var: İngiliz Ar-Ge’si, Alman Ar-Ge’si ve en güçlüsü de Japon Ar-Ge’si. Neden Türk Ar-Ge’si de olmasın” dedi.

TEK DÜŞÜNCEM TÜRKİYE’YDİ

Prof. Dr. Hanım Halilova “1988’de Meydan harekâtında o zamanki adı Lenin Meydanı olan yerde Rus istilasına karşı özgürlük için bin kişilik kadın grubunu topladım. Lenin’in heykelini kadınlarla kırıp denize attım. Biz azatlığımızı istiyoruz, bağımsızlığımızı istiyoruz, diye haykırdık. Şimdi meydanın adı Azatlık Meydanı oldu” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Hanım Halilova, Rus ordusu Bakü’yü işgal ettiği sırada Ankara’nın, İstanbul’un ayağa kalktığını duyunca kendinde büyük bir güç hissettiğini ve beş binle kadınla birlikte meydana indiğini ifade etti. Prof. Dr. Halilova, “Rus askeri göğsüme silahı dayadığında ne canımı düşündüm, ne de evlatlarımı. Eyvah Türkiye’yi görmeden öleceğim, dedim. Gözümü kararttım, koşup tankın üzerine çıkıp bağımsızlık istiyoruz, diye bağırdım” dedi.

Elçibey’in tavsiyesiyle Türkiye’ye kaçtığını anlatan Prof. Dr. Hanım Halilova, “Ankara’ya geldim, oğlumun ev arkadaşı olan öğrencilerle birlikte kaldım. O dönem Alparslan Türkeş’in danışmanlığını yaptım. O zamandan beri de Ankara Üniversitesinde öğretim üyesiyim” diye konuştu.

Konferans, Prof. Dr. Hanım Halilova’ya plaket takdim edilmesinin ardından sona erdi.