Efendim. Şu “AŞK” kelimesini duyar duymaz hemen de gönül süzgecine takılıp bir türlü aşağıya inmeyen, fakat  sırtımızdan aşağı nerede ise bütün kaburgalarımızı çiğneyerek iniveren o mücella hece geliyor belki  aklımıza. Lakin bahse konu mesele başa düşünce değil; baştan düşünce  insanı insanlıktan eden  AŞK’tır asıl mesele. 
             
Hani toprağı ne zaman ki AŞK la yoğurmuş Mevla , o zaman ancak insan olmuştur toprak. Sonra insanı ne zaman AŞK’la boyadı ise Mevla. Ne var ki kul olmuştur insan ta ki o zaman. Ve  kulu ne zaman ismi lena, cismi mutena olan, bütün aşkların membaı olan o sonsuz AŞK’la (Hz.Muhammed SAV) tatlandırdı ise Mevla, işte o zaman kul, gerçek bir insan olmuştur artık. 
Hulasa “AŞK” ;
Belki de beyaz güldür, 
Çünkü beyaz gül çöle düşmüş o bir damla NUR’u anlatır.
O NUR’a  susamışların gönlünde hep bu  beyaz gül yatır...
Ya da gülün sarısıdır “AŞK”…
Ne zaman o sarı gülü görsem, aklıma O YETİM gelmekte.
Sonra sessizce bir köşede gözümden bir damla yaş inmekte.
Kim bilir belki de pembe güldür “AŞK”.
Pembe gül asıl sevgili olandır ve güllerin aslıdır.
Güle sevdalıların gönlünde bir tek o “SEVGİLİ”nin ismi aslıdır.
Mavi gül vardır ama yoktur; bunu böyle bilmek gerek.
Varsa gönülde vardır sırrına vara bilmek  gerek.
Marifet görmede değil görmeden sevebilmek gerek.
Kırmızı gül bütün güllerin, goncaların efendisidir.
Kırmızı gül aşkın ta kendisidir.
“AŞK” bir tek O’dur ve bütün aşıklara devadır.
Gerisi boş, gerisi yalan ve berhevadır.
O’nun olmadığı yerde ne aşk olur ne de aşıklar
“AŞK’ın olmadığı yerde söner bütün ışıklar.
Gül “AŞK’ tır ve “AŞK” MUHAMMED’DİR.
O AŞK ki sireti mucella,  sureti mualla olan   Sultanı Kibriyadır.
O olmasaydın eğer…
Hele ki sui mekan olan şu dünya halk olunmazdı.
Yazılmazdı kudret kalemiyle Kuran.
Ve Cebrail ayaklarına emrolunmazdı.
O ki mefharı letaif    nuru hüda olan  mürşidi şahikadır.
O olmasaydı eğer…
Ne kıymeti olurdu Mekkenin  ne de Mekke de  dünyanın en kıymetlisi.
Çölde bir adım atmazdı atlar ve koşmazdı  fethe orduların en heybetlisi.
O ki zineti muazzez , sinesi mutahhar olan  Habib-i zîşândır.
O olmasaydın eğer…
Sevgi olmazdı  , sevgili olunmazdı. 
Ve en sevgilinin  bunca sevgilisi bulunmazdı.
O ki  ismi lena  cismi mutena olan   Sultanı Levlaktır.
O olmasaydı eğer…
Ne  gönülleri O’na meftun yârenler olurdu ne de yâr.
Yıkık viranedir O’nsuz her gönül ve O’ndan habersiz her diyar.
O ki  Didarı Lamia, Mislü Rayiha olan  Dürii yektadır.
O anlatılmaya değer  en güzel konu ve en güzel başlangıçların  en güzel sonu.
O ki Eşrefil Vera olan Seyyidina Hazreti Muhammet Mustafadır.
O olmasaydı eğer…AŞK olmazdı 
O olmasaydı eğer;
OLMAZDIK.
Mevla kimseyi AŞK’sız bırakmasın…AMİN