Kültürel değer ve inançların getirdiği manevi ruhun kaybedildiği dünya düzeninde her yerde kan akıyor ve insanlar birbirine tahammül edemiyor. En basit bir örnekle insanlar “Bana mı baktın? Hayırdır bir sorun mu var” gibi cümleler ile tartışmaya başlıyor ve bu tartışmanın sonu kanlı bitebiliyor. Bunun dışında insanların duyguları köreliyor ve katılaşan bir kalbe sahip oluyor. İnsanlarda aşırı hırs ve kıskançlık yine insanların arasının açılmamsına ve tahammülsüzlüğün ortaya çıkmasına sebep oluyor. Karaman’da yaşanan şiddet olaylarının dünya genelinde yaşanan şiddet olaylarından pek bir farkı yok. Peki, insanlar neden birbirinin canına kıyıyor. Yoksa Karaman ve Türkiye olarak toplumsal cinnet mi geçiriyoruz. Bu milletin kültürel ve sosyolojik anlamdaki tarihi geçmişine bakıldığı zaman görülüyor ki, asırlar boyunca hoşgörü politikası uygulanarak dünyaya sevgi barış ve adalet dağıttığını görüyoruz.  Ne değişti de şimdi şiddet olaylarında artış yaşandı. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Prof. Dr. Aliye Çınar Köysüren, konuyla ilgi gazetemize açıklamalarda bulundu. Karaman’a 2009 yılında geldiğin ve o tarihten bu tarihe kadar ki izlenimlerini paylaşan Köysüren, “Şunu diyebilirim ki neredeyse haftada bir kişi cinayete kurban gidiyor ya da vatandaşlar birbirini kasıtlı bir şekilde yaralıyor. Muhafazakar olarak algılanan bir yer olan Karaman’da bu ciddi bir problem.  Acaba bu şiddet olaylarını muhafazakarlık mı, yoksa göç mü tetikliyor? Göç diyorum çünkü Karaman aynı zamanda sanayi alanında da ilerleme gösteriyor. Bundan dolayı çevre ilçelerden ve köylerden Karaman’a doğru bir işçi göçü söz konusudur. Yaşanan şiddet olaylarının altında muhafazakarlık da yatıyor olabilir. Muhafazakarlık nedir? Bir şeyleri korumak muhafaza etmektir. Bu parayı korumak, gelenekselliği korumak ya da her hangi bir düşünceyi korumak olabilir. Ayrıca, ‘Atalardan böyle gördük böyle devam ediyoruz’ gibi bir düşünceyle de karşı karşıyayız. Karaman kapalı bir kültüre sahip, dışa açık değil.  Dıştan gelen her şeyi tehdit olarak algılıyor. Çoğu zaman güzel şeyleri de tehdit olarak algılıyor. Bu durum gelişimle çelişkili bir durumdur” dedi.

AŞIRI ÖFKENİN ALTINDA SEVGİSİZLİK YATIYOR

Karaman’da, Yunus Emre ve Mevlana gibi bu diyara uğramış kişilerden sıkça söz edildiğini kaydeden Köysüren, “Onların düşünceleriyle öğünüyor ve onların düşünceleri doğrultusunda öğütler veriyoruz. Fakat Karaman’da gördüğümüz şiddetle alakalı olan sıkıntılar, Yunus Emre ve Mevlana gibi kişilerin düşünceleriyle oldukça zıtlık içeriyor. Burada çelişkili bir durum var.  Demek ki bizim bir tahammülsüzlük, öfke ya da bastırılmış bir sosyal boyutumuz var. Aşırı öfkenin altında sevgisizliğin yattığını düşünen bir psikolog var. Bu düşünceye göre, teskin edilememiş bir durum var. Bunu sosyolojik ve psikolojik olarak çok iyi deşifre etmek gerekiyor. Acaba Karaman’a yansıyan şiddet olaylarını gerçekten Karamanlılar mı, yoksa dışarıdan gelmiş olanlar mı yapıyor. Ama görebildiğimiz kadarıyla şiddet olaylarındaki isimlere baktığımız zaman bu isimlerin Karamanlı olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

NEREDEYSE TÜRKİYE’NİN TAMAMI BÖYLE

“Bana göre Karaman olarak oldukça geri bir toplumuz” diyen Köysüren, “Çünkü insan bu kadar ucuzsa, ilerlediğimizi söyleyemeyiz. Türkiye para olarak gelişiyor olabilir, son 10 yılda gerçekten çok mesafe kat etti. Ama kültür olarak ne kadar gelişti ki? Acaba insana değer vermemiz gelişti mi? İnsanı gözü kırpmadan yok edebiliyoruz. Ama son zamanlarda ne diyoruz Türkiye gelişti değişti vs. o zaman gelişmişlik insana verilen değerle ilgili bir şey değil mi? Bence biz insana değer vermiyoruz. Yeter ki para kazanalım, giden gitmiştir. İnsanlar yaptığımı görmedikçe her şeyi yaparım anlayışı bizi bu noktaya getiriyor. Ahlaki ve manevi değerlerden uzak bir yaşam içerisinde olduğumuz için bu tarz problemlerle sık sık karşılaşmaya da devam edeceğimizi düşünüyorum. Aslında bahsi geçen konular sadece Karaman’ı ilgilendirmiyor. Çünkü neredeyse Türkiye’nin tamamında bu problemler baş gösteriyor” açıklamasında bulundu.

KARAMAN’DA ÇELİŞKİLİ BİR DURUM VAR

Karaman’ın psikolojik olarak hırslı bir topluma sahip olduğunu aktaran Köysüren, “Karaman’da yine çelişkili bir durum daha var. Nedir bu? İnsanlarda para var ama yastık altında duruyor. Ellerindeki parayı piyasaya süremiyor. Ayrıca Karaman bana göre kültür boyutu çok düşük bir toplum. Karaman’ı bir tahterevalli olarak düşünün. Tahterevallinin yukarısında para var, aşağı tarafında da kültür sanat vs. var. Çok iyi bir kültür sanat etkinliği organize etseniz ve duyurusunu en güzel şekilde yapsanız, organizenin ücretsiz olmasına rağmen 3-4 kişiyi getirebilirsiniz. Ama bir yerler de limon satılıyor olsa, ve, ‘Her limondan 5 kuruş kazanılacak’ denilse bence çoğu kişi, ‘Acaba bende mi satsam?’ diye düşünmeye başlar” diye belirtti.

MEDYA ŞİDDET OLAYLARINA ETKİ EDİYOR

Şiddet olaylarını tetikleyen etmenlerden bir tanesi olarak da medyayı gören Köysüren, “Medya adres veren bir organ haline geldi. Sanırım 2 yıl önceydi, Karaman’da yaşlı bir kadının parası kaybolmuştu. Hatırlarsanız o para bulundu ve yaşlı kadına iade edildi. Bunu biz basından duyduk. Ve o gün anneme espriyle şunu demiştim: “Bu kadının evine girebilirler.” Nitekim de öyle oldu. O kadının evine girildi ve öldürüldü. Medya farkında olmadan hırsıza adres gösterdi. Peki medyanın buradaki amacı neydi? Medya parayı emniyete teslim eden kişiyi kahraman olarak gösterdi. Ve şu mesajı vermek istedi: ‘Hala iyi insanlar var.’ Ama şu ayrıntıyı gözden kaçırdı. Medya haberi detayıyla halka verirken, hırsız da pusuya yatmış yapacağı hırsızlık için evinde bilgi topluyordu ve yaşlı kadını gözlüyordu. Cinayetler de buna benzer bir durum söz konusu. İşlenen cinayetlere bakın hepsi birbirine benzer cinayeti işleme metotları bile neredeyse aynı. Bence medya, işlenen cinayetlerin nasıl işlendiği hakkında vatandaşlara bilgi vermemeli. Yapılan haberlerin bazı detayları gizli kalmalı” şeklinde konuştu.

ADEM DEMİREL