Kısa adı KARDOF olan Karaman Doğa Sporları ve Fotoğraf Kulübü Derneği üyeleri bu hafta Yeşildere(İbrala) Baraj Gölü arası ve dere boyu yürüyüşünü gerçekleştirdi.

GEZİ YAZISI;
''Önceki günün endişelerini yersiz kılan,aydınlık bir güne uyandık ve Yeşildere etkinliğine katılmak üzere dernek binasında toplandık.Yeşildere Belediyesi'nin hizmetimize sunduğu aracımızla dolaşa dolaşa ( yolculuğun bir saat süreceğini hiç tahmin etmemiştik) Yeşildere merkezine ulaştık. Yolun yorgunluğunu atıp kendimize gelmek, gücümüzü toplamak için kahve önünde sıcak çaylarımızı içtik.Son hazırlıkların ardından toparlandık ve dere boyundan baraja kadar sürecek yürüyüşümüze başladık. Merkezden ayrılmadan önce Yeşildere'nin şirin camisine uğramayı da ihmal etmedik. Camiden en mutlu ayrılanlar çakma imamlarımız ve koleksiyonuna bir parça daha bulan Tayyar abimiz oldu sanırım.
Sabah aç olduğundan sızlanan, öğle yemeği için getirdiklerini sabahtan tüketen arkadaşlar öyle içten yakarmış olacaklar ki dualar karşılık buldu ve rotamızı meyve ağaçları süsledi. O ağaçlar yol üzerinde miydi yoksa biz mi onları takip ettik bilinmez. Kışın ardından yaptığımız bahar gezilerinde müjdelenen, yazın hediyesi çeşit çeşit meyvelerle gözümüzü,gönlümüzü doyurduk. Alıçtan dağ armuduna,erikten elmaya,iğdeden üzüme ve cevize.. yılın son ürünlerinin tadına bakmış olduk. Öyle ki, İbrahim'in bol proteinli (üzerinde şirin mi şirin bir kurtcuk vardı ) deyip ikram ettiği cevizi, Fedai Hoca'nın hiç düşünmeden ağzına atması; doğaya teşekkürümüzün en güzel ifadesiydi.
Sebze bahçelerinde bize eşlik eden rehberimizin ikramlarıyla daha bir doyduk.Üzerine sodalı pınarımızdan kana kana içtik. Rehberimizden tepelerde kurtlar olduğunu ve akşamları o bölgede dolaşmamamız gerektiğini öğrendik. Sonrasında gördüğümüz izlerin (olası inek izleri) kurtlara ait olduğunu düşündük. 
Yemek,içmek,sohbet ederek yürümek güzeldi de peşimize takılan kara bulutlar yüzünden adımlarımızı biraz hızlandırmak zorunda kaldık.Islanmayacağımız kapalı bir mola yeri arama derdine düştük. Kestirme görünen her yola saptık,yine de yağmura yakalandık. İyi ki vardı Übeyit hoca,,evine kabul etti bizi. Yağmur iyice hızlanmıştı, ne kadar tok olsak da bir sofra kurmak zamanı gelmişti. Ev sahibimizin de ikramlarıyla biraz daha atıştırdık, sıcak çaylarımızı içerek biraz ısındık.
Yağmurun devam etmesi nedeniyle zorunlu olarak yürüyüşümüzü sonlandırmaya karar verdik ve araçla dernek binamıza döndük.
Geziye imzasını atan tabi ki Paşa oldu. Kendini hemen sevdirdi,her fırsatta üzerimize atladı.Sabah yerinde duramayan,oradan oraya koşturan küçük köpeğimiz, yoruldukça yerlerde sürünmeye başladı.Tartışılmaz ki gezinin tadını çıkaran da o oldu,'' Ayşegül Eker