“Asertif Davranışlar ve İletişim” konulu paneli KMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, Genel Sekreter Ahmet Tüfekci, davetliler ve çok sayıda öğrenci takip etti.

Panelin ilk konuşmacısı olan Sağlık Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ali Şahin, literatürde asertif davranış olarak tanımlanan davranış tipinin kültürümüzdeki adab-ı muaşeret kavramına karşılık geldiğini ifade ederek “Adab-ı muaşeret, insanın toplumda edepli davranış sergilemesidir.” açıklamasında bulundu.

“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” diyen Hz. Muhammed’in Allah tarafından terbiye edildiğini ve adab-ı muaşeretin en üst seviyesinin onda görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Şahin, “İlahi ölçülere bağlı bir hayat, bizim adab-ı muaşeretimizin temelini oluşturmalıdır. Bu da diri bir kalple yani Allah’ı unutmadan yaşamakla olur.” şeklinde konuştu.

Kişinin Allah ile iletişiminin kopmasının adab-ı muaşeretteki en büyük sıkıntıyı oluşturacağına dikkat çeken Prof. Dr. Şahin, “Doğumdan ölüme kadar ilahi bir kamerayla kaydediliyoruz. Hatta o kamera, kalbimizden geçenleri bile kaydediyor. İşte bu şuurla yaşarsak peygamberler gibi yaşarız yani alıp verdiğimiz her nefesin hesabını vereceğimizi bilerek.” diye konuştu.

Prof. Dr. Ali Şahin, kişinin kiminle vakit geçirdiğinin, ne yaptığından daha önemli olduğunu belirterek bu konuda geçen “Bir kimse iyiler gibi amel işlese ama kötülerle düşüp kalksa kıyamette kötülerle beraber haşrolunur. Bir kimse de kötülerin ameli gibi amel işlese ama iyilerle beraber olsa iyilerle beraber haşrolunur.” hadisini anımsattı. Kuran’daki ayetlerden de örnekler veren Prof. Dr. Şahin, “Allah’tan sakının ve sadıklarla beraber olun.” ayetini okuyarak ayette “sadıklardan olun” ifadesi yerine “sadıklarla beraber olun” ifadesi geçmesini aynı bağlamda değerlendirmek gerektiğini belirtti.

Panelde Prof. Dr. Ali Şahin’in ardından söz alan Sağlık Yüksekokulu Araştırma Görevlisi Mehtap Çöplü de “Kişilerarası İletişim ve Öfke Çözüm Modeli” başlıklı sunumunda kişiler arası iletişimde paylaşma ve işbirliğinin kopması halinde toplumsal sorunun ortaya çıkacağını ifade etti. Öfkenin bir engellenme ve tehdit algısı durumunda oluştuğunu belirten Arş. Gör. Çöplü, öfke türlerini ise “Fiziksel şiddete dayanan saldırganlık biçimindeki öfke, daha çok yüz ifadelerinde görülen duygusal öfke ve zamana bırakılabilen, kontrollü, daha çok kin, kıskançlık, hınç, nefret şeklinde açığa çıkan düşünsel öfke” olarak üçe ayırdı.

Öfkenin agresif davranışlar gibi olumsuz bazı sonuçlarına rağmen enerji vermesi, motivasyon sağlaması, bunaltıya karşı bir çıkış yolu sunması gibi olumlu özellikleri de bulunduğunu belirten Arş. Gör. Çöplü, “Öfkenin ortaya konması olumlu bir kişilik özelliğidir.” dedi.

Öfkenin toplumda erkeklere ait bir duygu olarak algılandığına ve kadınlar için çekici ve kadınsı olmayan bir davranış şeklinde görüldüğüne dikkat çeken Arş. Gör. Çöplü, klinik bulgulara göre erkeklerin öfke haricindeki tüm duygularını gizleyebildiğini ifade etti. Arş. Gör. Çöplü, sunumunu Oscar Wilde’nin “Düşmanlarınızı bağışlayın. Hiçbir şey onların canını bu kadar sıkmaz.” sözleriyle tamamladı.

Panelin son konuşmacısı olan Sağlık Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Fatma Ayhan da “Atılganlık ve Atılganlık Becerisi” başlıklı sunumunda “asertif” yani kendinden emin davranış tipinin Türkçe “girişken ve atılgan” anlamına geldiğini belirterek asertif kişinin kendi benliğine, onuruna, haklarına sahip çıkan, duygu ve düşüncelerini pasif kalmadan, saldırgan da olmadan ifade edebilen kişi olduğunu söyledi.

Öğr. Gör. Ayhan, insan davranışının pasif (çekingen), girişken-atılgan ve saldırgan olmak üzere üçe ayrıldığını, ancak bir de manipülatif davranış olarak tanımlanan ve ‘pasif ya da saldırgan kişinin kendini farklı ortaya koyması’ şeklinde tarif edilen dördüncü bir davranış tipi bulunduğunu belirtti.

Öğr. Gör. Ayhan, bireyin genel memnuniyet tavrına bakıldığında “Kendimden memnunum, senden de memnunum” diyen kişinin kendini sevenleri severken onlara bağımlı da yaşamadığını, “Kendimden memnunum, senden memnun değilim” diyen kişinin ise sadece kendine güvenip başkalarına güvenmediğini, eleştirel ve kınayıcı bir kişi olduğunu söyledi. “Kendimden memnun değilim, senden memnunum” diyen bir kişinin kendine güvenmediğini ve benlik saygısında bir düşüklük olduğunu ifade eden Öğr. Gör. Ayhan, son olarak “Kendimden memnun değilim, senden de memnun değilim” diyen bir kişinin ne başkalarına ne de kendine güvenen ve tedavi edilmesi gereken birisi olduğunu belirtti.

Öğr. Gör. Ayhan, hemşirelerin girişken ve kendinden emin olup olmama durumlarına bakıldığında çoğunlukla bayan olmaları, sağlık mekanizmasında yer almalarına rağmen karar aşamasında yer alamamaları ve haddinden fazla iş yükü nedeniyle haklarını yeterince savunamamaları gibi gerekçelerle hemşirelerin istenen atılganlık becerilerini gösteremediklerini söyledi.

Panelde sunumların ardından Ulusal Hemşirelik Kongresine katılarak KMÜ’yü temsil eden yüksekokul öğrencileri ile Erasmus programıyla yurtdışına giderek eğitim alan öğrencilere ve KMÜ Tanıtım Günlerinde yüksekokulu temsil eden öğretim elemanlarına teşekkür belgesi verildi.

Panelin ardından Hemşirelik Haftası nedeniyle Sağlık Yüksekokulu öğrencileri tarafından müzik dinletisi gerçekleştirildi. Etkinlik, dinletiyi sunan öğrenciler ile programın hazırlanmasına katkı veren öğretim elemanlarına belge verilmesiyle sona erdi.