Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık Saffet Uyar, savunmasına, "Vefat eden kardeşlerime Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum" diyerek başlayınca madenci yakınları tepki gösterdi.

"Sen nasıl bize baş sağlığı dilersin", "İneğimi satıp, eşime sigara aldım. Kocalarımızı aç, susuz öldürdünüz", "Yedi ay boyunca gelmediniz, şimdi mi baş sağlığı diliyorsunuz?", "Bizim çocuklarımız yetim kaldı. İki elimiz yakanızda olacak. Benim kuzularım parayla geri gelmez" diyerek tepkilerini sürdüren madenci yakınları duruşma salonu dışına alındı.

Mahkeme heyeti, ağlayan madenci yakınlarının sakinleşmesi için duruşmaya ara verdi.

RUHSAT SAHİBİ MÜHENDİSİ SUÇLADI

Duruşmada maden sahasının ruhsat sahibi tutuklu sanık Abdullah Özbey, ocakta daha önce kaza olmasına ilişkin, "Böyle bir olayı haber vermeyen ocak mühendisi, demek ki bu kaza tatile denk gelse geçiştirecekmiş. Şu an vefat olayı olmasaydı bizim haberimiz olmayacakmış" dedi.

Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu yargılanan Özbey (50), savunmasında ruhsat sahibi şirketin yöneticisi olduğunu, bir önceki ocakla ilgili haritanın temin edilmesinin kendi sorumluluklarında olmadığını ifade etti.

Kendisinden bugüne kadar bir harita talebi bulunulmadığını, ortada bir suçun olmadığını dile getiren Özbey, "Suç gelin olmuş alan yok' gibi bir durum söz konusu. Her şey bizim üzerimize geliyor" şeklinde konuştu.

"KAZADAN SONRA SONDAJ MAKİNESİ KULLANILMADIĞINI ÖĞRENDİM"

Kusuru ve suçlamayı kabul etmediğini anlatan Özbey, yönetici olduğundan bu yana maden içine hiç inmediğini, madende sondaj makinesiyle çalışılıp çalışılmadığından da bilgisi olmadığını belirtti.

Bunun üzerine madenci yakınları, "Paranın gelişinden haberiniz var. Yer altına girselerdi o işçilerin kıymetini bilirler, nasıl çalışıldığını görürlerdi" diyerek tepki gösterdi.

 Yer altında kullanılan makineyle ilgili şirketin yer altı sicil numarası bile olmadığını aktaran Özbey, "Kazadan sonra sondaj makinesi kullanılmadığını öğrendim. Teknik ekipman, kömürün tamamının işletilmesi, araştırılması, haritalandırılması, kantara kadar rödavans firması sorumludur. Sözleşmede de yazılıdır" dedi.

"Mühendisin hiçbir şeyden haberi yok, işçinin her şeyden haberi var"

Özbey, ocaklarda esas sorumlu olanın firmaların daimi nezaretçileri ve ocak mühendisleri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Daha önce kaza olmuş ocak 20 gün kapatılmış. Bundan ruhsat sahibi olarak haberimiz yok. Bir tutanak tutulmalıydı. Teknik nezaretçi, işletme müdürünün haberi yok. Şirket yöneticisi olarak benim nasıl haberim olacak. Kazayı İstanbul'da duydum. İşleyişin başında değilim. Böyle bir olayı haber vermeyen ocak mühendisi, demek ki bu kaza tatile denk gelse geçiştirecekmiş. Şu an vefat olayı olmasaydı bizim haberimiz olmayacakmış. İşçilerin hepsi eski üretimlere girildiğini söylemiş ancak bununla ilgili bir tane tutanak yok. Daimi nezaretçi defteri kayıp.  İşletme müdürüne ve bana bildirilen bir şey yok. Bir tanesi bize bildirilseydi, bu konuya müdahil olunur, gereken yapılırdı. Mühendisin hiçbir şeyden haberi yok, işçinin her şeyden haberi var."

Maden teknikerliği okuduğunu ancak madene hiç inmediğinin altını çizen Özbey, "İşletme okuyordum, cezaevine girmeseydim mezun olacaktım. Anlatmak istediğim okul okumak o işi yapmak anlamına gelmiyor" diye konuştu.

Yaşamını yitiren işçilerden Ali Haznedar'ın eşi Fadime Haznedar da kocasının doğumunu göremediği 3 aylık kızı Sare ile duruşmaya katıldı.

"EŞİMİN BANA SON HATIRASI"

Öte yandan faciada yaşamını yitiren işçilerden Ali Haznedar'ın eşi Fadime Haznedar da kocasının doğumunu göremediği 3 aylık kızı Sare ile duruşmaya katıldı.

Haznedar, gazetecilere yaptığı açıklamada, kızı Sare'nin, rahatsızlığı nedeniyle 3 aydır hastanelerde tedavi gördüğünü söyledi.

Tedavi sürecinde kızı Sare'nin bir böbreğinin alındığını ifade eden Haznedar, "O, eşimin bana son hatırası. 3 aydır hastane köşelerinde yaşıyorum. Geçen hafta bir böbreği alındı. O ve çocuklarım için ayakta durmaya çalışıyorum" dedi.