“Yarına Dokunmak” adlı romanı bulunan Yazar Çelebi, romanını kendi geçmişi ve büyük babaannesinin hayat hikayesinden esinlenerek kaleme aldığını dile getirdi. İstanbul’da doğup büyümesine rağmen Mardinli bir Kürt olduğunu belirten Çelebi, büyük babaannesinin ise Süryani olduğunu ifade etti.

Seyfo (Kılıç) Katliamı

Yazar Çelebi, 1914-1915 yıllarında İttihat ve Terakki Partisinin talimatıyla gayri Müslimlere yönelik katliamlar yapıldığını iddia ederek Süryanilerin yaşadığı Mardin ve civar illerde de Seyfo katliamı adı verilen cinayetler işlendiğini söyledi. Çelebi, büyük babaannesi henüz on yaşındayken Kürt komşuları tarafından evlerinin basılmasıyla anne ve babasının kendi gözleri önünde öldürüldüğünü, onun ise birkaç aylık erkek kardeşini sırtına alarak katliamdan kaçtığını, ancak yolda erkek kardeşinin başına vurulan darbeler sonucu bir-iki hafta yaşayıp kardeşinin de vefat ettiğini aktardı. Büyük babaannesinin on beş yaşına geldiğinde kendisini himaye altına alan bir Kürt ailenin oğluyla evlendiğini söyleyen Yazar Çelebi, “Önemli olan geçmişten ders almak ve kardeşçe yaşama kültürünü geliştirmektir. Ancak bunlar, gerçekleri öğrenmemizi engellememeli ve devletin gizli arşivleri açılmalıdır. Nitekim geçmişteki hataların sorumlusu bugünkü insanlar değildir.” diye konuştu.

“Osmanlı Türkçesi öğrenmek, geçmişimize bağlılığımızın göstergesi”

Yazar Nurgül Çelebi, romanını yazabilmek ve geçmişinin izlerini sürmek amacıyla Mardin’de dört yıl yaşadığını ifade ederken ‘ciklet’ tarzı dediği romanları eleştirdi. “Yarına Dokunmak” adlı romanını dörtlü seri şeklinde planladığını belirten Çelebi, bu serinin ardından Osmanlı tarihini anlatan bir roman yazmayı da düşündüğünü söyledi. Kendisinin yedi dil bildiğini ve Osmanlıcayı çok sevdiğini dile getiren Çelebi, “Osmanlı Türkçesi öğrenmek çok gerekli. Çünkü geçmişimize ve atalarımıza bağlılığımızın ve saygımızın bir göstergesi.” diye konuştu.

Nurgül Çelebi, kendisinin Süryani Anabilim Dalında lisans üstü eğitimine devam ettiğini ancak Süryani halkının kendi dilini öğrenemediğini ve bu dilin yok olmaya başladığını söyledi. Süryanilerin Türkiye’de sadece ayrı bir din mensubu olarak bilindiğini ancak bunun yanlış olduğunu ifade eden Yazar Çelebi, “Süryanilik, Hıristiyanlığın bir mezhebi değildir. Süryanilik ayrı bir ırktır ve ayrı bir dildir. Dinleri de Hıristiyanlıktır, ilk misyonerlerdendirler. Bununla birlikte Çanakkale’de Süryaniler de savaşmıştır, fakat isimleri Müslüman ismidir.” dedi.

Kürtlerle ilgili yöneltilen sorular üzerine ise Yazar Çelebi, “Kürtler Asuri ve Aramilerle kuzen ırklardır. Geçmişleri M.Ö. 3000’lerdeki Med İmparatorluğuna dayanır. İsraillilere göre ise Kürtler, onlarla kuzen ırklardır. Bu yüzden İsrailliler Kürtleri kendilerine yakın hissederler. Fakat bana göre olaylara dil ve kültür açısından bakılmalı. Kültürel olarak Kürtler, İsraillilerden ziyade Türklere yakındırlar. Ayrıca sonuç olarak hepimiz Adem’den geliyoruz, hepimiz kuzeniz ya da kardeşiz.” açıklamasında bulundu.

Karşılıklı soru ve cevapların ardından söyleşi sona erdi.