28 ŞUBAT KALINTISI KESİNTİSİZ EĞİTİM UYGULAMASINA SON VERİLMELİDİR
Sendikadan yapılan açıklamada;''Kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim uygulaması, bilimsel bulgulara dayandırılmadan uygulamaya konmuştur.
28 Şubat sürecinde topluma  birçok dayatmada bulunulmuştur. 8 yıllık kesintisiz eğitim de bu dayatmaların en önemlilerinden biridir. Demokrasimizin bu sancılı döneminde  eğitimin kesintisiz olması yönündeki görüşler konjonktürel olarak ağırlık kazanmış ve bu konudaki kamuoyunun görüşleri dikkate alınmamıştır. 
Maalesef  İmam Hatip Liseleri'nin orta kısımlarını kaldırmak, Vatandaşın din eğitimi almasını zorlaştırmak gibi amaçlarla uygulamaya koyulan 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması ile birlikte süreç tüm meslek liselerini olumsuz etkilemiştir. Aslında Türkiye’de öncelikle yapılması gereken 8 yıllık eğitimin yapısının değişmesidir ve sadece İmam Hatip Liselerinin orta kısmını kapatma maksadıyla alınan bu karar zaten dünyadaki eğitim sistemleriyle de örtüşmemektedir. Kesintisiz eğitim dayatması yüzünden, Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden birisi olan on binlerce köy okulu bir gecede kapatılmış. Daha da önemlisi, küçücük çocuklar ya yatılı bölge okullarına gitmeye mecbur bırakılmış, ya da taşımalı eğitim adı altında okul yollarında sefil edilmiştir. Sonuçta olumsuz bir çok  sosyal ve  psikolojik sonuçların ortaya çıkmasına neden olunmuş
Milli Eğitim Bakanlığı, kesintisiz eğitim dayatmasıyla taşımalı eğitim kazaları arasında bocalayıp durmuş ve herhangi bir çözüm üretememiştir. 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması ile birlikte, orta öğretimde yeni okul ve yeni öğretmenlere olan talep zaman içinde artarak devam etmiş ve edecektir. Artan bu talep, orta öğretim kurumlarında öğretmen ihtiyacını da aynı oranda artırmakta ve bu açık hala kapatılamamaktadır. Sınıflarda öğrenci sayıları özellikle metropollerde ideal olanın çok üzerinde ve değer üretmekten yoksun gözükmektedir. Kesintisiz eğitim-öğretim yapısı eğitim sisteminin işini kolaylaştırmaktan ziyade zorlaştırmakta, değer ve anlam açısından sorunlar üretmektedir. Türkiye’de 8 yıllık eğitim, silah zoruyla gündeme getirildi ve yıllardır tartışılıyor.
Kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim uygulaması, bilimsel bulgulara dayandırılmadan uygulamaya konmuştur. Bu durum, uygulamadan beklenen “daha bilinçli vatandaşlar yetiştirme” amacına hizmet etmekten çok uzaktadır. 5 yıllık ilkokul uygulaması döneminde yetişen vatandaşla 8 yıllık ilköğretim uygulamasından mezun olmuş vatandaşların “iyi insan”, “iyi vatandaş” olmaları bakımından aralarında önemli farkların olmadığı gözlenmektedir. Hatta durumun daha da kötüye  gittiğini izlenmektedir.  Bu da söz konusu uygulamanın, sadece eğitim süresinin artırılmasına yönelik bir çaba olarak ortaya çıktığını gösteriyor. 
5 yaşındaki bir çocukla 14 yaşındaki bir çocuğun aynı lavaboyu kullanması uygun değildir. Bu iki grubun aynı oyun ortamlarında bulunmalarının hiçbir pedagojik gerekçesi olamaz Ayrıca  bu uygulama köylerdeki okulların kapanmasını hızlandırmış bir uygulamadır. Bu uygulama ile “taşımalı eğitim” gibi kendi içerisinde önemli sorunları barındıran bir uygulamayı da gündeme getirmiştir . Kesintisiz zorunlu 8 yıllık eğitimle imam hatip liselerini cezalandırma ya da yok etme girişimi beraberinde tüm meslek liselerini yok etmek gibi bir sonuç doğurmuştur. Buna paralel uygulanan katsayı adaletsizliği bu gelişmeyi hızlandırmıştır. Ancak YÖK almış olduğu kararla katsayı adaletsizliğini tamamen kaldırmış, şimdi sıra kesintisiz zorunlu 8 yıllık eğitimin yeniden düzenlenip çağdaş dünyada olduğu gibi kesintili şekle dönüştürülmesine gelmiştir.
 Eğitimin 8 yıl olması ile eğitimde kalitenin arttığına ilişkin herhangi bir bilimsel bilgi ya da bulgunun mevcut olmadığını ortaya çıkmıştır. Tam tersine  okullarımızda ders veren öğretmenlerimiz ile okulları bin bir zorluklarla idare etmeye çalışan okul yöneticilerimizde 8  yıl kesintisiz eğitimden son derece rahatsızdır. Sistemin uygulayıcısı olan öğretmenlerimiz özellikle okullarda öğrencilerin disiplinsiz ve saygısız davranışları karşında bunaldıklarını, hiçbir şekilde yaptırım güçlerinin olmadığını ne öğrencilerden ne de velilerden önceki yıllarda kendilerine gösterilen saygının artık gösterilmediğini  belirtmektedirler. 
Öğretmenlerimiz bu eğitim sistemi ile iyice mutsuzluğa itilmişlerdir. Çünkü ilgi ve yeteneğini karşılamayan bir okula zorla getirildiğinin farkında olan, bir öğrenciye öğretmenimiz davranış değişikliği kazandırmakta çok zorlanmaktadır. Elbette bu öğrencileri suçlayamayız. Bu eğitim sistemine giren öğrencilerin tamamına 8 yıl boyunca ilgi ve yetenekleri dikkate alınmadan belli bir program dayatılmakta ve bu sistemde başarılı olmaya zorlanmaktadır Öğretmenlere de 8 yıl boyunca al sana kitap bunun içindeki konuları bu çocuğa öğret ama nasıl yaparsan yap denmektedir. Çocuğun ilgi ve istidadı göz ardı edildiği için, her çocuk aynı görülerek herkesten aynı başarı bekleniyor. Herkes iyi matematik öğrenmeli, herkes İngilizceyi iyi bilmeli, herkes fen bilgisini iyi kavramalı. Böyle bir beklentinin bilimsel akademik hatta insani hiçbir kabul edilir tarafı yoktur. Bu insan fıtratına aykırıdır. Allah herkesi farklı kabiliyet ve yeteneklerle donatmışken bunu nasıl görmezden gelebiliriz. Herkesin çok güzel yaptığı ama aynı zamanda yapamadığı işler olabilir. Bu gayet normaldir.
 Ana sınıflarında el becerisi ve yaratıcılığı gelişen çocukların daha ilköğretim ikinci sınıfında test yüklemeleriyle bu özelliklerinin kaybolduğunu üzülerek müşahade ediyoruz. İleriki sınıflarda fen lisesini, tıp fakültesini hedefleyen test zede çocukların zihinlerinin tek tip çalıştığı, sosyal, kültürel hissiyatlarının sıfırlandığını içimiz sızlayarak görüyoruz.  Çocuklarımızın ara vermeden, hepsinin aynı kulvarda, aynı şartlarda ilköğretim, lise ve üniversitede koşturmalarına gönlümüz razı değildir. Eğitimde yeniden yapılanma döneminde eğitim sistemimiz de değiştirilmeli kesintisiz eğitim uygulamasına son verilmeli, çocuklarımızın ilgi ve yeteneğine göre kesintili eğitime geçilmelidir. 
28 Şubat kalıntısı 8 yıllık kesintisiz eğitime itiraz niteliği taşıyan 18. Milli Eğitim Şurası’nda kararı alınan 1+4+4 kesintili eğitim önerisi rafta duruyor. 28 Şubat 1997’den bu yana yaklaşık 15 yıl geçti. Kesintisiz zorunlu olmaktan çıkarılıp kesintili hale getirilmesi gereken eğitim yerine, çocukların gelişim sürecini ve yeteneklerinin farklılığını dikkate almayan, onların arzu ve isteklerini umursamayan, zorunlu kesintisiz eğitim devam ediyor. Hâlbuki çocuklarda ruhsal, zihinsel ve duygusal gelişim, ergenlik çağına kadar büyük oranda tamamlanıyor. Bu sebeple yetenekler çok önceden fark edilmeli, yönlendirme erken yaşlarda yapılmalı ve yeteneklerin gelişmesi için ergenlik yaşına kadar yoğun bir çaba sarf edilmelidir. Mevcut haliyle formel, sınırları kat’i kaidelerle çizilmiş kesintisiz eğitim; dilim dilim edilerek dilemmaya dönüştürülmüş “kesintili hayatlar” ve “yaralı vicdanlar” üretmekten başka bir işe yaramayacaktır.Eğitim sistemimizin acilen yeniden yapılandırılması,alt yapısının hızla hazırlanarak eğitimlerin ayrı binalarda verilmesi sağlanmalıdır. Bakanlığın öncelikli konusu bu olmalıdır . Toplumun kesintisiz eğitimin getirdiği tahribatlardan daha fazla etkilenmemesi ve kesintisiz bir öğrenme için kesintili eğitim şarttır. Bu nedenle karar merciinde bulunan yöneticiler bir an evvel bir eylem planı hazırlamalı ve harekete geçmelidir. Hem de hemen…'' denildi.