Şube Yönetimi, İlçe Temsilcilik yönetimleri ve Karaman merkezde bulunan İşyeri temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantılara Eğitim-Bir-Sen Genel Basın Yayın Sekreteri Ali Yalçın katılırken, Yazar Rasim Özdenören, Mehmet Akif İnan’ın edebi kişiliği, şahsiyeti ve sendikacılığı ile ilgili bir sunum yaptı.
 Karaman Şube Başkanımız Yunus Özdemir ise, sendika olarak Karaman’da çalışma tempolarının artarak devam ettiğini dile getirerek, “” dedi.
Genişletilmiş İl İstişare Toplantısı’nda konuşan Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Yunus Özdemir, Eğitim-Bir-Sen’in özlük mücadelesinin yanında özgürlük mücadelesi de verdiğini vurgulayarak, “Eğitim-Bir-Sen popülist ve sloganik sendikacılıktan uzak durmuştur. Sendikamız artık yetkili sendikadır. Yetki yolculuğumuzu il bazında da 15 Haziran’da tamamlamış olacağız. Sendika tempomuzu artırarak devam ettireceğiz.” Dedi.
Eğitimde büyük sorunlar olduğunu belirten Özdemir:”Eğitim çalışanlarının özlük sorunlarının yanında milli ve manevi değerleri yozlaşan nesillerin yetişmesine neden olan eğitim sorunları da var. Bu durum ülkemizin geleceğini etkileyecek son derece önemli bir sorundur. Sendikamız eğitim sorunlarına hem alanda hem de akademik çalışmalar yaparak çözüm önerileri sunmaktadır. Önceki dönemde Memur-Sen olarak ciddi kazanımlar sağladık. Yetkili sendika olarak eğitim alanında bu kazanımları  sağlayacağız. Yetkili sendika olmak omuzlarımızdaki yükü daha da artırmıştır.” şeklinde konuştu.
Şube başkanı Yunus Özdemir’in ardından bir konuşma yapan Eğitim-Bir-Sen Genel Basın Yayın Sekreteri Ali Yalçın, eğitim çalışanlarının bazı can yakan sorunlarının çözümünde yaşanan gecikmelerde en kolay ulaştıkları yerin sendika olmasından dolayı tepkilerini doğal olarak sendikaya ilettiklerini belirterek, “Bu, son derece olağan bir durumdur ama bazen sendikasızların, bazen bürokrasinin, bazen de siyasilerin sendikaları itibarsızlaştırmaya yönelik atraksiyonlarının peşine takılanları ve psikolojik harekâta yenik düşenleri asla anlaşılır bulmuyorum. Kamu çalışanlarının ‘bu sorun çözülmez’ diye baktıkları çok önemli sorunlar eğer çözüldüyse, bu, örgütlü yapının kazanımı ve sendikal gücün doğal sonucudur. Kimse ‘kamuda çalışıyorum’ diye kendini güvencede sanmasın. Unutmayalım ki, en önemli güvencemiz sendikamızdır” dedi.
“Ek ödemelerde öğretmen ve öğretim elemanlarının es geçilmiş olması, ek ders ücretinin birim saatinin düşük olması, idarecilerin 6 saat derse girme zorunluluğundan dolayı yaşadığı zorluklar, eş durumu tayinleri ile ilgili sınırlama, okulların bütçe problemi ve okullara bağış soruşturmasıyla tüm yöneticilerin potansiyel suçlu gibi ilzam edilmesi, öğretmenlerle ilgili son dönemde Bakanlık dâhil yetkililerin söylemlerindeki özensizlik, 4/C’li personelin durumu gibi önemli sorunlarımız var” diyen Yalçın, bunlar önemli sorunlar ve bir kısmı son birkaç ay içinde gündemimize giren sorunlar ama unutmayalım ki, çözdüğümüz sorunlar bunların yanında çok da hafife alınmayacak sorunlardı” şeklinde konuştu.
Eğer bu gün; promosyonların çalışanlara dağıtılmaması, 4/B sözleşmeli öğretmenlerin kadroya alınmaması, sicil affı çıkarılarak başta Metin Bostancıoğlu dönemi olmak üzere bazı bakanlar döneminde yargısız infaza tabi tutulup meslekten atılanların haklarının iade edilmemesi, Toplu Görüşme yerine Toplu Sözleşme hakkının verilmemesi, uyarı ve kınama cezalarına yargı yolunun açılmaması, il dışına çıkışlarda izin saçmalığının kaldırılmaması, uzman öğretmenlik davaları ile yokuşa sürülmemizin son bulmaması, il disiplin ve yüksek disiplin kurullarında sendika temsilcilerinin bulunmaması gibi birçok sorun konuşulmuyorsa, bunun, sendikal gücün ve örgütlülüğün sayesinde olduğunu belirten Ali Yalçın,  “Öyleyse hiçbir üyemiz kendisine ve sendikasına haksızlık yapmasın” ifadesini kullandı.
Yalçın, “Eşit işe eşit ücret” kapsamında yapılan düzenlemede muadili olmadığından hareketle öğretmenlerin ve öğretim elemanlarının ek ödemede kapsam dışında tutulmasının kralın çıplak olduğunu ortaya çıkardığını söyleyerek, öğretmenin 1.577 TL ile eğitim çalışanları içerisinde en düşük ücret alan ikinci çalışan olmasının utanılacak bir durum olduğunu kaydetti.
Yalçın, “Hükümet 4688 sayılı Kanun ile ilgili adımı daha fazla geciktirmemeli, Bakanlar Kurulu’ndan bir an önce Meclis’e göndermelidir. Taslak ivedilikle yasalaşmalı ve toplu sözleşme süreci başlamalıdır. Hükümet, Toplu Sözleşme Masası’na ise kesinlikle mazeretle gelmemelidir” diye konuştu.
 Özdenören: Akif İnan Tam Bir Eylem Adamıydı
“Mehmet Akif İnan’ı Anma” programında konuşan Yazar Rasim Özdenören, Mehmet Akif İnan’ın tam bir eylem adamı olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu: “Üstad Necip Fazıl, Ankara’ya geldiğinde Akif’e misafir olur, Akif’i çok severdi. Akran olmayı istercesine, ‘Akif, sen keşke daha önce doğmuş olsaydın’ derdi. Akif İnan’ın hitabeti çok güçlüydü. Eğer siyasete girmiş olsaydı, hitabetiyle muhakkak siyasetin en önemli figürlerinden biri olurdu. Ama o sendikacılığı seçti ve sendikacılıkta da bağımsız kalmaya özen gösterdi.”
Akif İnan’la lise döneminde, 1959 yılında Maraş Lisesi’ne Urfa’dan sürgün geldiğinde ve Alaaddin Özdenören ile aynı sınıfa verilmesi dolayısıyla kısa süre içerisinde tanıştıklarını ve Akif’in şiir yazdığını öğrendiklerini söyleyen Rasim Özdenören, “Kardeşim Alaaddin bir gün bana gelerek ‘Abi okula bir öğrenci geldi, güzel şiirler yazıyor’ dedi. Ben bunun gayet normal olduğunu söyleyince, O, ‘Bildiğin gibi değil. Akif aruzla şiir yazıyor’ dedi. Akif, çok kısa sürede etrafında kabul gördü. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Alaaddin Özdenören, Hasan Seyithanoğlu başta olmak üzere, başlanılan yeni yolculukta Akif İnan çok önemli bir isimdi” şeklinde konuştu.
Akif İnan üzerine söylenecek çok söz olduğunu ifade eden Özdenören, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akif İnan’ın sendikacılık hayatının başlamasında Hak-İş eski Başkanı Rahmetli Necati Çelik’in çok önemli bir yeri var. Necati Bey, konuyu kendisine açtığında, Akif teklifi ilk kez bizimle paylaştı. Rahmetli Erdem Bayazıt başta olmak üzere hepimiz isabetli olacağını söyledik. Çok zorluklar çekti. 14 Şubat 1992’de Eğitim-Bir’i kurduğunda yeni bir toplanma mekânı oluştu bizler için. Sendikacılığa çok emek verdi. Akif, maaşını sendika giderlerine harcardı çoğunlukla. İyi hatipti ve konusuna vakıftı.”
Akif İnan’ın sendikacı yönüyle ilgili hatıralarını da anlatan Özdenören, “Akif’in mücadeleci bir yönü vardı. Her ortama katılır, doğru bildiklerini hiç çekinmeden herkesle paylaşırdı. Sendika çalışmalarında duruşunu, kişiliğini hiç bozmadı. Siyasetle hep mesafeli oldu. Sendikanın özgür ve bağımsız kalmasına çok özen gösterdi. Bugün sendika bu noktalara geldiyse, bunda Akif’in hassasiyetlerinin hala korunmasının önemli bir payı var” dedi.
Prof. Dr. Turan Karataş ile birlikte gerçekleştirdiği sunumda, Karataş’ın, “Akif İnan’ın çok mütevazı olmasına rağmen sözünü sakınmayan, bulunduğu ortama hakim olan bir kişiliğinin olduğunu” hatırlatması üzerine Özdenören, şunları kaydetti: “Akif’in ömrü büyük rüyalarla geçti. Eğer bizlerle tanışmamış olsaydı meydanların, salonların adamı olurdu. Siyasette büyük başarılar elde ederdi. Fakat özellikle Nuri Pakdil onu hep frenledi. Ona, ‘Yavaş gidelim Akif! Bizim mücadelemiz edebiyat alanında olmalı’ derdi.”
Programa, Vali Yardımcısı Latif Memiş, Belediye Başkanı Dr.Kamil Uğurlu, Rektör Yardımcıları Prf. Dr. Mehmet Karataş, Prof. Dr. Kemal Esengün, Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, BESYO Müdürü Prof.Dr. Osman Çevik, Sağlık MYO Müdürü Prof.Dr. Ali Şahin, İl Milli Eğitim Müdürü Bekir Aksoy, Saadet Partisi İl Başkanı Şaban Şahin, akademisyenler, daire müdürleri ve şube müdürleri katıldılar.