İdrar yolu enfeksiyonu, çocuklarda üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra en sık görülen ikinci enfeksiyon türü. Her yaş grubunda ortaya çıkmakla birlikte, özellikle hayatın ilk bir yılı kalıcı böbrek hasarı oluşturması açısından en riskli dönemi oluşturuyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Çocuk Hastalıkları ve Nefrolojisi Uzmanı Dr. Yunus Emre Baysal, ancak tüm yaş grubundaki çocuklarda, ateş, belirgin hasta hali, bulantı, kusma ve yan ağrısı gibi belirtilerin, böbreklerde hasar oluşturabilecek idrar yolu enfeksiyonu açısından değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Tüm çocukluk çağı enfeksiyonların yüzde 7 - 8’ini oluşturan idrar yolu enfeksiyonları, en yaygın çocuk sağlığı problemlerinden biri. İki yaş altındaki her çocuk en az bir kez bu sorunla karşı karşıya geliyor. Hayatın ilk üç ayında erkek çocuklarda daha sık görülürken sonraki yıllarda yaygınlık kızlarda artıyor. Özellikle ateşli ve kalıcı hasar riskinin yüksek olduğu idrar yolu enfeksiyonları ise hayatın ilk bir yılı içerisinde geçiriliyor. Türk Nefroloji Derneği’nin verilerine göre, her yıl 85 - 100 çocuk böbrek yetmezliği tanısı alıyor. Bunların da, yaklaşık 15 - 20’sinin nedenini ise idrar yolu enfeksiyonlarına bağlı oluşan kalıcı böbrek hasarları oluşturuyor. Dr. Yunus Emre Baysal, bu nedenle çocuklardaki idrar yolu enfeksiyonlarının ciddiye alınması gereken bir sorun olduğunu ifade etti.

Riskler, ihtimali arttırıyor

Çocuklarda bazı risk faktörlerinin varlığı durumunda idrar yolu enfeksiyonu daha fazla görülüyor. Erkek çocuklarda, sünnet derisinin altında çoğalan mikropların oluşturduğu uygun ortam, enfeksiyon riskinde yaklaşık on kat artışa neden oluyor. Yaşamın ilk aylarında ehil ellerde yapılan sünnet bu riski ortadan kaldırabiliyor. Bununla birlikte, kabızlık, tuvalet alışkanlığının kazandırıldığı 2 - 4 yaş arası dönemde yaşanan işeme bozuklukları, özellikle kız çocuklarında, mesanedeki idrarı boşaltan üreterin kısa olması nedeniyle, genital hijyen sorunlarının varlığı ve bazı doğumsal anomaliler de enfeksiyon riskini artıyor.

Farklı belirtileri var

Dr. Yunus Emre Baysal, bir yaş altı bebeklerde; huzursuzluk, kilo alımında duraklama, iştahsızlık, dışkılama ve uyku düzeninde bozulma gibi problemlerin idrar yolu enfeksiyonlarını düşündürmesi gerektiğini söyledi. Özellikle bebeklerde işeme sırasında ortaya çıkan; ağlama, yüz buruşturma ve huzursuzluk yanında idrarda kötü koku, bulanıklık da önemsenmesi gereken belirtiler arasında yer alıyor.

Tuvalet alışkanlığının kazanımı sonrasında; acil idrar yapma hissi, sık idrara gitme, gündüz ve/veya gece idrar kaçırma, acıma yanma hissi, idrarını yaptıktan sonra tekrar yapma hissi ve kiloda idrar damlatma, kasık ve yan (böğür) ağrısı en sık belirtiler arasında yer alıyor. Dr. Yunus Emre Baysal, “Ateş, belirgin hasta hali, bulantı, kusma ve yan ağrısı gibi şikayetlerin tüm yaş grubundaki çocuklarda idrar yollarının yanında böbreğin de enfeksiyona dahil olduğunu düşündürmelidir” diye konuştu.

İdrar tetkiki ve kültürü şart

İdrar yolu enfeksiyonundan şüphelenilen her hastada, zaman geçirmeksizin idrar tetkiki ve kültürü alınarak tedaviye başlanması gerektiğine dikkat çeken Acıbadem Eskişehir Hastanesi Çocuk Nefroloji Uzmanı Dr. Yunus Emre Baysal, tedavide yaşanacak gecikmenin kalıcı böbrek hasarı riskini arttırdığını belirtti. Bununla birlikte istisnasız tüm bir yaş altında idrar yolu enfeksiyonu geçiren bebeklerde, ateşli idrar yolu enfeksiyonu varlığında, enfeksiyonun tekrarlaması durumunda, ailede böbrek hastalığı öyküsü varlığında, işeme bozukluğu olanlarda, büyüme geriliği olan tüm idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda ve hipertansiyon saptananlarda aynı zamanda ultrasonla görüntüleme yapılması gerekiyor.

Nasıl tedavi edilmeli

Hastanın klinik durumu, geçmişinde idrar yolu enfeksiyonu öyküsü, üriner anomali varlığı ve ailenin tedaviye uyumu göz önüne alınarak, hastanede veya ayaktan tedavi planlanması gerekiyor. Dr. Yunus Emre Baysal, tedavi yaklaşımıyla ilgili şunları anlattı: “Uygun görülmesi halinde, etken mikroorganizmaları kapsayacak nitelikte ve bebeğin yaşı ve kilosuna en uygun etkin dozda antibiyotik tedavisine başlanıyor. Tedaviden üç gün sonra, kontrol idrar tetkikiyle tedavi gözden geçirilmeli ve gerekirse kültür antibiyogram göz önüne alınarak tedavi değiştiriliyor.”