Başbakan ve heyetinin Göktürk-2 uydusunun uzaya gönderilmesi törenine katılmak için geldiği ODTÜ yerleşkesinde bir gurup genç  bir eylem gerçekleştirdi. Demokrasinin var olduğu bir ülkede elbette ki aykırı düşünmek, tepki göstermek, beğenmemek, katılmamak olmazsa olmaz yaklaşımlardan/davranışlardandır. Hiç kimse başka bir kimseye ram olacak değildir demokrasilerde. Aynileşmek demokrasinin ruhuna terstir. 


ODTÜ’de gerçekleşen bu eylemi demokrasinin sınırları içerisinde mütalaa etmek mümkün mü? Bu gerçekten gençlerin düşünüp organize ettiği bir durum mudur? Bu eylemin arkasında bir irade var mıdır? Niçin bu gençler eylemlerini düşünce ve fikirleriyle değil de orantısız bir güç kullanarak şiddeti önceleyen bir yöntemi kullanmışlardır? Bu hınç ve istememezlik niye?

Peşin peşin söylemek gerekirse bu ne bir demokratik hakkın kullanılması, ne de fikir hürriyetidir. Bal gibi bir tertiptir.

Bu ülkenin üniversitesi, üniversite algı ve anlayışı bu olmamalıdır. Bu ülkenin genci/insan modeli de bu olmamalıdır. 

Benden değilse benim gibi düşünmüyorsa yok olsun, hayat hakkı olmasın anlayışı sakat, kör ve aptalca bir anlayıştır. Hatta anlayış bile değildir.
2050’lerin, 2100’lerin Türkiye’sini kurgulayacak, zeminini hazırlayacak ve o günün dünyasını tasavvur edecek üniversite bu üniversite değildir. Tabi ki genci de bu genç değildir.

Bir insanda beyin ne ise bir ülke için de üniversite odur. Beyin bir insan için o kadar önemlidir ki en tepededir, baş üstündedir. Üniversitelerde bir ülke için odur. 
Üniversite demek yetişmiş insan demektir. Üreten insan demektir. Sorun üreten değil, sorunlara çözüm arayışı içerisinde olan bir müessese demektir. 
Çağı yakalayacak, çağı kuşanacak insanı yetiştirecek yer kuşkusuz ki üniversitelerdir. Laboratuarlarıyla, hür düşüncesiyle, ürettiği bilimle, toplumuyla, toplumun müesseseleriyle kurduğu ünsiyetle bir bütündür üniversite. 

Çağı yakalamayı çağı kuşanmayı bırakın, yıllarca irtica paranoyalarıyla, başörtüsü düşmanlığıyla mesai harcadı durdu. Forumlarla, boykotlarla fikri, gelişmeyi engelledi. Sağ sol ayırtına fırsat ve zemin hazırladı adeta. Ne oldu? Neredeyiz şimdi? 


Bırakın bu demokratik tepki ayaklarını. Düşüncenizle, ürettiğiniz bilimle, ülkenin sorunlarına ürettiğiniz çözümlerle varlığınızı hissettirin. Üniversiteleri katı bir ideolojik kamplaşmanın/kutuplaşmanın arenasına dönüştürmeyin. Anadolu insanının ne güçlüklerle büyütüp gönderdiği, sizlere emanet ettiği çocuklarını ideolojinizin ve çıkarlarınızın aracı haline getirmeyin. Yüzleri gibi gönülleri de kapalı, ellerinde molotof, kalplerinde öfke yedeklemiş bu gençlerin içerisinde kaç tane çocuğunuz var ey ahkam kesenler. El kesesinden harcamak mertliğe sığar mı? Önce kendi kesenizin çocuklarını ortaya atın da boyunuzu bir görelim.

Ateşe sürdüğünüz bu gençler arasında kaç çocuğunuz var ey tuzu kurular. Hadi oradan demokratik tepkiymiş.