Bir şehre vardım ki ucu bulunmaz, bir bahre daldım ki memcei bulunmaz. Hafızız bu yolun sonu bulunmaz. Çün hafız olmuşsun Elhamdülillah, nura gark olmuşsun Eşşükrülillah. Hafızın dilinde Allah kelamı, verilmez her kula hıfzın tamamı. Onlara verirler Darüsselamı Çün hafız olmuşsun Elhamdülillah, nura gark olmuşsun Eşşükrülillah. Hafızın elinde nurdan fenerler, onlar daim Kur’an okur gezerler. Abi Kevser şarabını içerler, Çün hafız olmuşsun Elhamdülillah, nura gark olmuşsun Eşşükrülillah. Hafızın kolunda nurdan bilezik, parmağına takmış mücevher yüzük. Kıymetin bilmeyen hafıza yazık? Çün hafız olmuşsun Elhamdülillah! nura gark olmuşsun Wşşükrülillah. Hafızın başına koyarlar tacı, semada melekler ona duacı, İnşallah sonunda olursun hacı Çün hafız olmuşsun Elhamdülillah, nura gark olmuşsun Eşşükrülillah...

Hayal meyal hatırlarım 4, 5 yaşlarındaydım. Eski musallanın orada otururduk, bir gün anam elimden tutmuş beni bir yere götürürken bir yaşlı adam bize: “Bu çocuğu hafız yapın, bundan iyi hafız olur” demişti. Ben çocuktum, adamın ne demek istediğini kavrayamamıştım. Annemde hafızlığın ne olduğunu bilmezdi. Kim bilir yıllar önce o adamın temennisi bize hafızlık nasip etmişti belki de? Çocukluğumda sabahtan akşama kadar radyo dinlerdim. GSRT radyosunda yatsı ezanından sonra yayımlanan Mehmet Yetkin’in okuduğu Amenerrasulü diye bilinen Bakara suresinin son 2 ayetini hiç bir çaba harcamadan ezberleyivermişim ilahi bir cilveyle.

Kur’an’dan tek bildiğim ayetlerdi Bakara suresinin son 2 ayetleri. Birde çocukluğumda GSRT radyosunda her Cuma yayımlanan İhsan Atasoy’un okuduğu Cevşenülkebir duası beni çok fazla etkilerdi. Her Cuma çıkmasını hasretle beklerdim. 2003 yılına geldiğimizde say üstü camiin bulunduğu Mahmudiye Mahallesine taşınmamız Kur’an yolunda benim hayatımda bir dönüm noktası olmuştu. Mustafa Eren hoca ve cemaat beni sürekli hafızlığa teşvik ediyor ve bu uğurda bana sınırsız imkanlar tanıyordu. Fakat çocuktum, henüz Kur’an’ın bilincinde değildim ama yine de ezber yapmaya, her duyduğumu kapmaya gayret ederdim. Karapınarlı polis memuru bir Ahmet abi vardı cemaatten. Bana Mehmet Emin ayın hatim setini hediye etmişti. Hafızlığa ilk adımı bu kasetlerle atmıştım.

2007 yılında ilköğretimi tamamlamamla beraber Mustafa Eren hoca beni Zembilli Ali Efendi Kur’an kursuna kaydettirdi. Zembilli Ali Efendi Kur’an kursunda ezber yapmaya başladım. Mehmet Emin aydan dinleyerek ezberlemeye çalışıyordum. Mehmet Emin ayın hatim setinde bariz hatalı okuyuşlar gözlemlenince hocam Tayyar Altıkulaçı dinlememi sağlık verdi. Tayyar Altıkulaçın 33 kasetlik bir hatim seti vardır, bilenler bilirler. Hatim seti 33 kasetlik olunca dersleri, ezber yapılacak sayfaları teypten ayarlamak oldukça zor oluyordu. Tayyar Altıkulaçın çok akıcı bir okuyuşu vardır. Tevbe suresi 80. ayetini okuyuşu beni çok etkilemişti. Tayyar Altıkulaç bana o ayetleri bir farklı sevdirmişti. Tayyar Altıkulaçtan bir hayli ezber yaptım ama nedense sanki kendimi yeterince bulamamıştım.

2008’in Ramazan ayında radyoda Şeyh Ubekir Şatrinin Aliimran suresi 189 ila 200’üncü ayetlerini okuduğunu duydum. Ya rab o ne sada, o ne okuyuştu öyle. Artık ezber yapmada aradığım mürşidi bulmuştum. Ebubekir Şatriden dinleyecek, hıfzımı ikmal edecektim. Suutlu Hafız Ebubekir Şatriyi dinlemeye başlayınca artık türk okuyuculara veda ettim. Şeyh Şatri bana Kur’an-ı sevdirmişti. Onun o sadası beni mest ediyordu. Ezberim arttıkça tabiri caizse her arıdan bal almaya, hafızlığımı zevkli ve heyecanlı hale getirmeye başladım. Başka, başka hafızları da dinlemeye onlardan da istifade etmeye çalıştım. Kufeli Hafız Mişari Raşit Elafaside etkilendiğim okuyucular arasındadır. Onun makamdan makama geçmesi ayetleri farklı ses tonlarıyla tilavet etmesi beni mest ediyordu. hele bir Enam suresi 111. ayetten itibaren bir okuyuşu var ki, Allah Allah, yine mısırlı Kurra Muhammet Sıddık Minşevi’nin hem okuyuşu, hem de hayatı beni çok etkilemiş ve beni kendisini taklit etmeye teşvik etmişti. Son olarak; 2008 yılından bu tarafa Kabe ve Mescidinebevide kılınan namazların düzenli ve güncel arşivini tutarım. Kabe ve Mescidinebevi imamlarının namazlarda okuduğu yerleri takip eder hafızlığıma heyecan katar sağlamlarım. Bir görme engelli olarak nasıl hafızlık yaptığımdan da bahsetmeye çalışacağım. Hafızlık çileli bir yoldur, hafızlığın yolu dikenli ama menzili gül bahçesidir. Birde hafızlık tekerlemesi vardır lakin ben tamamını bilmiyorum ama hatırladığım kadarını yazmak isterim. Tekerleme şöyle başlar, Vegalukünü, hafızlığın ilk günü, felemme fesale, bu hafızlık mesele. Senesimualelhurtum, ben bu dersten korktum diye devam eder gider. Hafızlar arasında 15. cüz, 16. Cüz ve 29. cüzde yer alan Kalem suresinin 16. ayetinden itibaren devam eden sayfanın Kur’an’ın en zor cüzleri olduğu söylentisi dolaşır ama ben bu cüzleri ezberlemede hiç bir zorlukla karşılaşmadım.

Türkiye’de hafızlığa cüzlerin son sayfasından başlanır. 30 cüzünde son sayfası ezberlenir, 30 cüz tamamlandıktan sonra cüzlerin sondan bir önceki sayfası ezberlenir, daha önce ezberlenen son sayfa pişirilir. İşte bu şekilde hafızlığı sondan başa doğru pişire, pişire götürürler. Ben hafızlığa cüzün başından ezberleyerek devam ettim. Elbette her şey tozpembe olma. Bende zorlandım, hocalarımın sabrını da zorladım elbette ama her şeye rağmen bende bir hafızım. Rabbim ömrümün sonuna kadar bana kuranla yaşamayı, ahkamı ile amel etmeyi nasip eylesin. Hafız olmamda emeği geçen ve beni hafız yapan başta Mustafa Yaman hocam olmak üzere Mustafa Eken hocama, Halil Sarıtaş hocama, Halil Yeşildal hocama, Mehmet Şimşek hocama sonsuz minnetlerimi arz ediyorum. Gelin sizlerde yavrularınızı şu kokuşmuş dünyanın dadasından koruyun, yavrularınızı Ehlikuran, Ehlivicdan yapın. Selam olsun kuran sevdalılarına. Selam olsun kuranı dillerine pelesenk yapanlara. Selam olsun hidayete tabi olanlara.