Hayat hikâyesi 1240/1-1320/1 yılları arasına rastlayan Yunus Emre, Anadolu’yu Türk-İslam motifleri ile mayalayan isimlerin başında gelir. İnsanlığa

Ben gelmedim da’vi için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim

dizeleriyle seslenen bu gönül adamı, hayatı ve eserleriyle medeniyetimizin inşasına ve tekâmülüne büyük katkı sağlamıştır. O, sözleriyle bir yandan insanları iyiye, doğruya, sevgi ve kardeşlik iklimine davet ederken diğer yandan asırlardır konuşma dili olarak kullanılan bir ağzın yazı dili özelliği kazanmasında büyük rol oynamıştır. Geriye dönüp bakıldığında medeniyetimize edebiyat, mimari, sanat, bilim, felsefe yönleriyle katkı sağlayan pek çok ilim, kalem ve sanat ehlinin olduğu görülür. Yunus’u bu şahsiyetlerden ayıran, Türkçe duyarlılığı ile bu konudaki öncü ve örnek duruşu olmuştur. O, kimliğini Türkçe ile inşa etmiştir. Başkaca söylersek Yunus’un yaşam öyküsü, Türkçenin öyküsüdür. İkisinin de filizlenip geliştiği yer Anadolu’dur.

Yunus Emre’nin bilinen ve aynı yazmanın içinde bulunan iki eseri vardır: Risâletü’n-Nushiyye ve Dîvân. Bu metinlerin yer aldığı nüshaların adı genellikle Dîvân-ı Yûnus Emre’dir. (Bu isim en eski yazma sayılan Karaman nüshasında Arapça isim tamlaması kuruluşunda olup Dîvânu Yûnus Emre şeklindedir.) Bu isimlendirme, müstensihler nazarında risale ve ilahilerin bir bütün olarak değerlendirildiğini gösterir. Dîvân ile kastedilen; geniş anlamıyla iki eserin oluşturduğu bütün, dar anlamıyla ise şiirlerden meydana gelen kısımdır. Bu yazıda birinci (geniş) anlamı kastedilmektedir.

Çok sayıda kopyası bulunan Dîvân’ın öne çıkan nüshaları şunlardır: Karaman, Fatih, Raif Yelkenci, Yahya Efendi, Ritter (Berlin), Nuruosmaniye, Bursa, Hacı Bektaş, Viyana, Mustafa Canpolat. Yunus Emre’ye ait manzumelere yahut bu mahlası taşıyan şiirlere bazı mecmua ve cönklerde de rastlanır. Prof. Dr. Mehmet Fatih Köksal’ın cönklerde bulup paylaştığı örnekler, Yunus Emre şiirleri için mecmua ve cönklerin yeni baştan taranması gerektiğini anlatır.

7-9 Mayıs 2021 tarihlerinde Eskişehir’de, bilim kurulu üyesi ve davetli konuşmacı olarak yer almaktan onur duyduğum “Uluslararası Yunus Emre ve Dünya Dili Türkçe Bilgi Şöleni” gerçekleşti. (Kadirşinas ve nazik daveti için Pamukkale Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Turgut Tok hocama çok teşekkür ederim.) Şölende sunulan tebliğlerin çoğu Yunus Emre üzerineydi. UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Öcal Oğuz’un da iştirak ettiği programda öne çıkan iki konu, daha sonra ülke gündemine de yansıdı, birkaç gün haberlere konu oldu. İlki, meslektaşımız Himmet Büke’nin Dîvân’ın Vatikan Nüshası başlıklı bildirisiydi. Diğeri de detaylarını daha sonra bizzat kaynağından öğrendiğimiz Vahitpaşa nüshasıydı. 2021 Yunus Emre Yılı’nın bu muştularla ayrı bir anlam kazandığını belirtmek gerek.

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Himmet Büke’nin bilgisini paylaştığı nüsha, varlığı bilinen ve daha evvel Alman Türkolog Barbara Flemming’in (doğumu 1930) kısaca sözünü ettiği nüshadır. 1629 tarihli bu yazmaya dair bildiklerimiz, şimdilik Himmet Bey’in şölende ve basında paylaştıkları kadar. Yazmanın dili, diğer yazmalardan farkı, yazmadaki şiir sayısı gibi dil ve edebiyata yönelik birçok soru eser yayımlanınca cevabını bulacaktır. Sayın Büke’nin açıklamalarına göre çalışma şu anda yayım aşamasında. Kendisini tebrik ediyoruz ve yoğun emek sarf ederek kısa sürede yayımlama noktasına getirdiği eserini dört gözle beklediğimizi belirtmek istiyoruz. Kuşkusuz, böyle yeni bir bilgiyi paylaşmak, bunu yayına dönüştürmek bir akademisyen için önemli ve iftihar vesilesidir. Ancak metin neşri, incelemesi, bunun sözlük ve dizininin hazırlanması tarzındaki kapsamlı ve hayli titizlik isteyen çalışmaların aceleye getirilmeden yapılması, bu alanda emek veren herkesin kabul ettiği ve salık verdiği bir durumdur.

2021 yılında yarenlere verilen ikinci güzel haber, Dîvân’ın Kütahya Vahitpaşa nüshasıyla ilgilidir. Bu eser, 1492’de Kahire’de istinsah edilmiş ve daha sonra Kütahya’daki mezkûr kütüphane tarafından satın alınmıştır. Yunus’un adını, şiirlerini Mısır’a ulaştıran ve Kuzey Afrika’da yankılanmasını sağlayan eser, Memlûk devrine ışık tutması bakımından ayrıca kıymetlidir. Hem Yunus Emre hem de Eski Anadolu Türkçesi araştırmalarında önemli bir kaynak değeri taşıyan yazma, Karaman ve Fatih nüshalarıyla birlikte temel başvuru kaynakları arasına girmiş durumda. Yazmanın tıpkıbasımı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Kemal Tavukçu tarafından yapılacak. Hocamızdan aldığımız bilgiye göre çalışma şu anda yayım aşamasına gelmiş durumda.

Yıla ilişkin müjdeler bunlarla sınırlı değil elbette. Yunus Emre araştırmalarının önemli isimlerinden olan Orhan Kemal hocamız, Vahitpaşa nüshası dışında, eski nüshalar arasında gösterilen Ritter nüshasının da tıpkıbasımını hazırlıyor. Bu tıpkıbasımların Yunus Emre araştırmacıları için bir hazine kıymetinde ve mesabesinde olduğu unutulmamalı.

Yunus Emre Yılı’na ilişkin vereceğimiz güzel haberlerden sonuncusu yine Sayın Tavukçu’nun bir diğer çalışması olacak. Hocamız Vahitpaşa nüshasını merkeze aldığı kapsamlı bir edisyon kritik üzerinde çalışıyor. İçinde mecmuaların da bulunduğu 16 nüshanın (Karaman, Fatih, Ritter, Bursa, Raif Yelkenci gibi) tenkitli metnini yıl içinde araştırmacıların ve okuyucuların istifadesine sunacak. XVI. yüzyıldan önce istinsah edildiği bilinen / düşünülen yazmaların incelemeye alındığı bu güzide çalışmanın Yunus emre araştırmalarına yeni bir boyut kazandıracağı muhakkak.

Türkçenin ve İslamiyet’in Anadolu’daki hikâyesinde Yunus Emre ve eserlerinin ayrı bir yeri vardır. Türkçe eser yazmaktan imtina edildiği, dahası Türkçenin hor görüldüğü bir devirde şiirlerini Türkçe söyleyen Yunus Emre, Oğuz lehçesinin yazı dili hâline gelmesinde başlıca rol oynar. Onun ilahileri ve iletileri İslam inancının Anadolu’da neşvünema bulup kökleşmesine de hizmet eder. Bundan dolayıdır ki Türkçenin ve tasavvuf edebiyatımızın en seçkin örnekleri arasında yer alan Dîvân’ın bugün yurt içinde ve yurt dışında tespit edilmiş birçok nüshası vardır. Dîvân’ın, geçmişten bugüne çok okunan ve itibar edilen eserlerden biri olması, muhtemel yeni müstensih nüshalarının da habercisidir. Flemming’in Avrupa el yazmaları arasında görüp haber verdiği Vatikan nüshası ile Vahitpaşa nüshasının varlığı dikkate alınırsa Dîvân’ın ülkemizde ve dünyanın muhtelif yerlerinde başka kopyalarının olması kuvvetle muhtemeldir. Yunus’a ve eserlerine ait yeni belgeler gün yüzüne çıkarılıp okundukça eser ve müellifi üzerine yapılacak bilimsel çalışmalar da artacaktır. Akademi dünyasının Yunus Emre Yılı’nda hazrete yapacağı en büyük hizmet, kendisini ve eserlerini popülist söylemlere, şahsi menfaatlere alet etmemek olacaktır. Bilim çevrelerine, hayatı Yunusça yaşamayı öğütleyenlere yakışan ve onlardan beklenen budur.

Not: Prof. Dr. Orhan Kemal Tavukçu’yu 10.04.2021 tarihinde icra ettiğimiz Yunus Emre Okumaları’nın 5. programında misafir etmiştik. Hocamızla Haziran aynın ikinci haftasında yeni nüshalar ve çalışmaları üzerine ikinci bir program gerçekleştireceğiz. Programın bilgisini ilerleyen günlerde paylaşacağız. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyor, çalışmalarında kolaylıklar diliyoruz.