Derler ki ‘’sabah nasıl uyanırsan gün öyle geçer’’. Külliyen yalan. Gerçekten, bunu söyleyenin kendisinin de inandığını düşünmüyorum. Böyle bir şey mümkün değil. İnanılması zor bir cümle.

Ben, her sabah çok mutlu uyanırım. Günümün iyi geçmesi için kendi kendime dualar ederim. Kendimi pozitif bir şekilde hazırlarım. Benim motivasyonumla ilgili bir sorunum yok. Sorun ben kendimi mutlu etmeye çalışırken, birilerinin gelip bu mutluluğumu bozması. Ona da suç bulmam suç; bu mutluğu bozmam da ona izin vermemde. Yani tek suçlu benim.

Hayat bizim hayatımız. Nasıl olur da birileri gelir bizi üzer. Tamam değer verebiliriz, sevebiliriz, sayabiliriz; fakat mutsuzluğumuzu kimseye yükleyemeyiz. Hayatta ki başarılar da bizim başarısızlıklar da bizim.

Hayat bazen istediğimizden daha fazla yolunda gidebilir bazen de; hiç gitmez, yerinde durur sanki. İnsan psikolojide haliyle bu durumlarda bir sarsılma geçirir. İster hayat istediğimizden fazla yolunda olsun, ister olmasın iki durumun da psikoloji beklentisi dışında olduğu için psikoloji etkilenir. Bir türlü ortasını yakalamak zor olur ya da nadir olur.

Bizim hep hazırlıklı olmamız gerekir. Gün içinde yapacaklarımızla ilgili bir plan değil, birkaç plan ile yapmalıyız. Çünkü bir tanesi olmazsa diğerini, o da olmazsa diğerini, diğerini derken kendimizi gelecek olan durumlara en azından alıştırmış oluruz.

Üniversite okurken boş vakitlerim illaki oluyor. Yanlış olmasın ama; bu boş vakitlerde hep kitap okuyarak değerlendirilmez ki bazen, tecrübe kazanmak da lazım. Dedim ki bir iş başvurusu yapayım. Part time şekilde çalışabileceğim. Sosyal bir çevre de edinirim. Evet, ilk iş tecrübem bu olmayacak ama başka bir memlekette ilk işim olacak. Uyuyorum, uyanıyorum gidiyorum, geliyorum elemana ihtiyacı olan her yere başvuru yapıyorum fakat okuduğumdan dolayı kimse değerlendirmek istemiyor. Üzülüyorum, moralim bozuluyor yurda geri dönüyorum. Tekrar uyuyorum, uyanıyorum iyi şeyler olması için dua ediyorum fakat; yaklaşık iki hafta bu durum değişmedi ama; her gün gayet umutlu şekilde çıkıyorum, dönerken moralim bozuk. Bırakmadım… Bir tek pozisyon çalışmayı da kendime seçmedim. Ne olursa yaparım diyerek her kapıyı çaldım. Sonunda çaldığım bir kapı bana açıldı. Evet, çok büyük bir hevesle başladığım bir iş değildi. Hatta çalışılması mümkün olmayan bir işte çalışmaya başladım. En alt kademe bendim. Dedim ki bu işte kendimi bir ayda yetiştirebilirim. Öyle de oldu. Geldim, gittim üstlerimin işlerini öğrendim, ben yapmaya başladım. İnanır mısınız üç ay içinde oranın vazgeçilmez elemanı oldum. Artık her şeyi yapabiliyorum. Kimseye ihtiyacım yok. Sanki patronda bendim elemanda ben. Çok güzel yetiştirdim kendi kendimi. Yurda gidiyorum ‘’interneti faydalı şekilde kullananlardan olarak’’ o işle alakalı ne video varsa izliyorum. Araştırıyorum. Farkındalıklar yaratmaya çalışıyorum. Tabi haliyle siz böyle olunca çevredeki başka çalışanlar tarafından kıskanılıyorsunuz, ayağınıza bir çelme takmak için yol arıyorlar. Aslında ben böyle olunca hiç farkında olmasalar da, ben onları da güzel şekilde çalıştırıyorum. En azından beni nasıl başlarından atabilecekleri konusunda her gün yeni planlar yapıyorlar. Yani güzel şekilde ‘’beyin fırtınası’’ yaşıyorlar.

Bakın gün içinde neler olacağını kestiremeye biliriz fakat; kimsenin bizi üzmesine yalnızca biz kendimiz karar verebiliriz. Kimse bizi üzmemeli. Adımıza yanlış kararlar vermemeli, bunlara izin çıkartmamalıyız.

Bizi seven, sayan kişiler zaten bize köstek olmaz. Yolumuza taşlar koymazlar. Yanımızda olurlar. Bir ekmeğimiz varsa onu beraber bölüşür yeriz. Bizim en büyük düşmanımız kendimizizdir. İnsan kendine ettiği kötülüğü kimseye yapmaz. Her zaman duygularımıza yenik düşeriz. Eğer mantığımızla hareket edersek daha başarılı yollar katlederiz. İlla yanımızda olmasını istediğim kişi veya kişileri biz isteriz, peki ya onlar bizim yanımızda olmak isterler mi?

Her zaman kendimiz için çok iyi şeyler yapmayız. Uyanınca gün öyle geçer felsefesine inanmayarak, polyanacılık oynamadan kendimize gelelim. Çevremizde ki kişilere ne kadar iyilik yapmaya çalışırsak çalışalım önce kendimizi düşünelim. Kendimiz derken de her şeyde en iyi olarak sadece kendimizi görelim demiyorum. Mesela saygı görmek istiyorsak önce biz kendimize bir saygı duyalım, sevgi görmek istiyorsak önce biz kendimiz bir sevelim ondan sonra çevreden bekleyelim. İyi niyetimizi suiistimal edecek çok kişi olabilir. O yüzden dediğim gibi önce kendimiz için bir şeyler yapalım.

Bugün şöyle bir oturup düşünelim ve kendimize yaptığımız haksızlıkları göz önüne alarak kendimiz için bir şeyler yapalım…