Tahtacı Alevileri Kültür Derneği Genel Başkanı Yolcu Bilginç, Muharrem orucunun doğru algılanması gerektiğini ifade ederek, ’Muharrem orucu doğru olan yolda dik durmayı öğretir. Yani bu orucu aç kalmak, tok gezmek seviyesine indirmeye çalışmak, abesle iştigaldir’ dedi.

Yolcu Bilginç, Aşure ve Muharrem Ayı nedeniyle yayınladığı mesajda, iktidara “Dilerim bu güzel ülkeyi yönetenler, aydınlanmanın kaynağı olan laikliğin demokrasinin ve bilimin kıymetini kavrarlar, köküne dinamit koymaktan vazgeçip sahip çıkarlar.” dedi. Aşure ve Muharrem ayı nedeniyle mesaj yayınlayan Tahtacı Alevileri Kültür Derneği Genel Başkanı Yolcu Bilginç’ten çarpıcı açıklamalar geldi. Anadolu halkının İslamiyet’i tasavvuf mertebesine yücelttiği gibi, Atatürk Cumhuriyeti’ni de benimseyip yücelttiğini belirten Bilginç, İmam Hüseyin ve Büyük Önder Atatürk arasında büyük benzerlikler olduğunu vurgulayarak, “İyi ki Çanakkale’de dedelerimiz, korkmadan savaşıp bu devleti o aydın düşünceli önder ile kurmuşlar” dedi.

Matem orucunun ilk olarak 347 yıl önce İmam Hüseyin’in Kerbela’da katledilişi nedeniyle tutulduğunu belirten Dernek Genel Başkanı Bilginç, “Öncelikle İmam Hüseyni gönülden muhabbetle, sevgiyle, saygıyla anıyor, tüm vatandaşlarımızın Muharrem Oruçlarının ve Aşurelerinin kabul olmasını diliyorum” dedi. Kerbelâ’ya yola çıkarken İmam Hüseyin’in yanında olanların, sonradan geri dönüp İmam Hüseyin’i yalnız bırakarak, adeta Yezit ve ordusu tarafından katledilmesini kolaylaştırdığını kaydeden Bilginç, “ Aleviler 1347 yıl sonra hala ağlayarak cemler yapmaya, aşureler pişirip dağıtarak, yiyerek, dualar okuyarak İmam Hüseyin’i anmaya devam etmektedirler. İmam Hüseyin’in cesaretine ve onurlu tavrına hayran olmamak elde değil. Ama O’nu Kerbela’ya giderken yarı yolda bırakıp kaçanlar ile Çanakkale’de Mustafa Kemal önderliğinde ölüme koşan, düşmana tam bir inançla saldıran dedelerimizi karşılaştırdığımızda, ikisi arasında uçurumlar kadar fark olduğunu görüyoruz” dedi. Bilginç, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Müslüman ülkelere bakarak İslam dininin toplumları aydınlıktan uzaklaştırıp, gerici yobaz bir yaşama mahkum ettiğini görmekteyiz. Bir de laik demokratik Türkiye’nin Atatürk dönemindeki bilimden, çağdaşlıktan ve aydınlanmadan yana atılımını incelediğimizde, “İyi ki Çanakkale’de dedelerimiz korkmadan savaşıp bu devleti O aydın düşünceli önder ile kurmuşlar” demekten kendimizi alamıyoruz. Anadolu halkı İslamiyet’i tasavvuf mertebesine yücelttiği gibi, Atatürk Cumhuriyetini de benimsemiş ve yüceltmiştir. Şimdi ise Cumhuriyete ve laikliğe sahip çıkma zamanıdır. Dilerim bu güzel ülkeyi yönetenler de bu aydınlanmanın kaynağı olan laikliğin, demokrasinin ve bilimin kıymetini kavrarlar, köküne dinamit koymaktan vazgeçip, sahip çıkarlar. Hem Çanakkale şehitlerimizi ve gazilerimizi, hem de Ulu Önder Atatürk’ümüzü saygıyla anıyoruz. İmam Hüseyin; zalime boyun eğmeyen, bizler için kutsal değeri olan, onuruyla ölüme giden biri, Mustafa Kemal de emperyalist sömürgecilere ve onların içerideki işbirlikçilerine boyun eğmeden, bağımsızlık uğruna ölüme meydan okumuş büyük devrimci ve kahraman biri. Bu yönleriyle birbirlerine oldukça benziyorlar. Ama İmam Hüseyin’in katledilmesine de, Atatürk’ün zaferle çıkmasına da neden olan en büyük etken, yanlarındaki halklardır. Bakalım bugün Türkiye halkı olarak nasıl bir sınav vereceğiz? Tercihimizi korkaklık, döneklik, menfaatimiz için Muaviye zihniyetine yalakalık yapma yönünde mi kullanacağız, yoksa İmam Hüseyin gibi, Mustafa Kemal Atatürk gibi, zalimlerin karşısında dik durmayı mı, Cumhuriyete koşulsuz sahip çıkmayı mı seçeceğiz. Muharrem orucu doğru olan yolda dik durmayı öğretir. Yani bu orucu aç kalmak, tok gezmek seviyesine indirmeye çalışmak, abesle iştigaldir.”