İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Muharrem ayı nedeniyle düzenlenen oruç açma yemeğinde önemli mesajlar verdi; “Siz-biz ayrımı olmadan, hepimiz bu ülkede ev sahibiyiz, kardeşiz. Üzerimizde oynanmakta olan oyunlara karşı, Cumhuriyet adına, güçlü Türkiye adına, bu birlikteliğimizi korumak zorundayız” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Muharrem ayı nedeniyle oruç açma programı düzenledi. Kültürpark Atlas Pavyonu’nda düzenlenen yemeğe Konak Belediye Başkanı Sema Pektaş, Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar’la birlikte katılan Başkan Kocaoğlu, birlik ve beraberlik mesajları verdi.

Kerbela’da yaşanan acıların bir daha yaşanmaması için mutlaka Muharrem’in doğru okunup doğru anlanması gerektiğinin altını çizen Başkan Kocaoğlu, "Kardeşlik, beraberlik, dayanışma, hak ve adalet kavramlarının yerli yerine oturtulması ve belki de en önemlisi, parçalanıp ayrılığa düşülmemesi gerekiyor. Bugüne kadarki söylemlerimde hep, kökenimiz ne olursa olsun, birlik-beraberliğimizi asla yitirmememiz gerektiğini savundum. Çünkü yürekten inandığım bir gerçek var. İnancımız, mezhebimiz, etnik kökenimiz ne olursa olsun, nereden gelmiş olursak olalım, İster Ortadoğu’dan, ister Kafkas’tan, ister Balkanlardan…İster Alevi olalım, ister Sünni; İster Kürt kökenli, ister Boşnak…İster Gürcü, ister Çerkez…Hepimiz eşitiz, hepimiz kardeşiz, hepimiz Türkiye’yiz. ’Siz-biz” ayrımı olmadan, hepimiz bu ülkede ev sahibiyiz, kardeşiz. Ve üzerimizde oynanmakta olan oyunlara karşı, Cumhuriyet adına, güçlü Türkiye adına, bu birlikteliğimizi korumak zorundayız" diye konuştu.

Aleviliğin Türkiye’de demokrasinin, özgürlüğün ve laikliğin çimentosu; Anadolu kültürünün özü ve temeli olduğunu ifade eden Başkan Kocaoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her platformda ısrarla savunduğumuz bir gerçek var. Herkesin inancı, düşüncesi ve kimliği saygıdeğerdir. Devlet de o mezhebin, bu mezhebin değil; hepimizin, herkesin devletidir. Öyle de olmak zorundadır. Bizim, herkesin inancına, yaşayışına saygımız var. Herkesin özgürce yaşaması gerektiğine inanıyoruz. Demokrasi şemsiyesi altında yer alan tüm kurum ve kuralların, inanan-inanmayan herkesi kapsayacak bir şekilde oluşturulmasından yanayız. Dolayısıyla, laik ve demokratik, özgür bir Türkiye’de, tüm vatandaşların sosyal kazanımlarının güvence altına alınmasını fazlasıyla önemsiyoruz. Devlet, bütün dinlere ve inançlara eşit şekilde yaklaşmalıdır. Herkes inancını ve kültürüyle bütünleşmiş yaşantısını özgürce yaşayabilmelidir. Bu karşılıklı saygı, aynı zamanda Cumhuriyet adına, güçlü Türkiye adına birlikteliğimizi koruyabilmenin de temel şartıdır".

Alevi dedeleri Kamber Şahin ve Ali Ekber Ateş’in dualarının okunduğu gecede konuşan Alevi- Bektaşi Dernekleri Federasyonu eski Başkanı Selahattin Özer ise kimsenin inancına, orucuna, namazına karışmadıkları gibi kendilerinin inancına da karışılmasını istemediklerini belirterek, "Biz farklılıkları zenginlik olarak görüyoruz. Türkiye’de yaşayan inançlı, inançsız kim olursa olsun insanlığa yaraşır birliktelik için mücadele veriyoruz. 77 milyon insan içinde her dinden, ırktan, inançtan insan var. Gelin birlik olalım; barış içinde olalım; dir olalım” dedi.