CHP İzmir Milletvekili ve Bilim, Sanayi ve Ticaret Komisyonu üyesi Mehmet Ali Susam, “Dünyadaki rekabet koşulları, geri kalmayı affetmeyecek kadar hızlı bir noktada. Fakat rekabet koşullarına yetişmek için gerekli yatırımları yapacak kaynak da ayrılmıyor” dedi.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçesinin görüşüldüğü komisyonda konuşan Susam, “Bu bütçeleri, bu kaynakları arttırmanın yollarını arayalım. Muhalefet olarak bu tür destekler için her türlü katkıyı vermeye hazırız. Fakat sanayi stratejisi çerçevesinde, bilime, sanayiye, teknolojiye katma değeri yüksek ürün üretmeye, inovasyona yönelik bir politika izleneceğini de görmek isteriz” diye konuştu.

Hükümetin on yılı aşkın süredir yaptıkları uyarılara kulak tıkadığını ifade eden Susam, “Yıllardır söylüyoruz, sanayi giderek ithalatçı bir noktaya geçiyor, ithalat ağırlıklı bir büyüme politikası var, sanayici bu konuda üretmekten vazgeçmiş, üretim yerine ithal etmeyi çok cazip olduğu gözüküyor diyoruz; sizi buna inandıramadık. Son hükümetle birlikte söylemde bir değişiklik var ama eyleme geçmiş ya da -bütçe büyüklüklerine baktığımızda- eyleme geçeceği anlaşılan bir şey yok” dedi.

Bakanlığın bütçe metinlerinde bilimsel temelden uzak ve propaganda amaçlı olduğunu öne süren Susam, “Dağıttığınız kitapçıklarda 2007 ile 2012 Türk sanayisinin birçok AB üyesi ülkeden daha büyük karlılıklar elde ettiğini söylemişsiniz. Karlı şirket neden ithalatçı olsun. O zaman imalat sanayisinin ithalata yüzde 82 oranında bağlılığının nedeni nedir? İstanbul Sanayi Odasına kayıtlı en büyük 500 şirketten 129 tanesi zarar açıkladı. Bu şirketlerin 100 liralık özkaynağına karşın 133 lira borcu var. EBSO üyelerinde borçluluk 190 liralara kadar yükseliyor. Enflasyonun yüzde 10’lara ulaştığı Türkiye’de şirketlerin ortalama karı yüzde 4,9’larda kalmış. Zaten bu karlılık da şirketlerin faaliyet dışı alanlarından geliyor. Siz işe sanayicinin çok para kazandığı kabulüyle başlıyorsunuz ama böyle bir şey yok. Tam aksine enerji maliyeti, işçilik gibi temel girdilerden başlayarak, bilgi, teknolojiden ve AR-GE yatırımlarına teşvik verilmesi ve finansmana erişimin kolaylaşması gibi bir dizi tedbir alınarak üretimin özendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Bakanlığın reel sektöre destek vermekle görevli kuruluşlarından olan KOSGEB’in kendine ayrılan bütçeyi kullanamadığını hatırlatan Susam, söylerini şöyle sürdürdü:

“Buna rağmen 2014 yılı için 365 milyon lira kaynak ayırdığımız KOSGEB, Ağustos sonunda kaynağın ancak 164 milyonunu kullanmış. KOBİ’lerin bu paraya ihtiyacı olmadığı düşünebilir miyiz? Bürokrasiyi aşamamış, süreci tamamlayamamış ve neticede KOSGEB’den bu parayı alamamışlar.

Son 8 yıldır AR-GE teşviklerinin milli gelirin yüzde 1,5’u seviyesine çıkartılması hedefleniyor, ancak binde 9’a çıkabildi. Bu payın düşük olduğunu görüyoruz ama kullanılan bütçenin hangi kaynaklara gittiği, hangi bilgiyi ticarileştirdiğimiz, hangi bilgiden ne kadar yüksek katma değer toparladığımız da tartışmalıdır. Bu teşvikler yurt içinde AR-GE elemanı mı yetişti, KOBİ’lere, ülke içindeki sanayiciye mi gitti; yoksa ucuz AR-GE elemanı çalıştırmak isteyen uluslar arası şirketler bu kaynakları istediği gibi mi kullandı?”