Uluslararası kongre sektörünün en önemli birlikleri arasında gösterilen ICCA (Uluslararası Kongreler ve Toplantılar Birliği) tarafından yayınlanan istatistiklere göre 2000’li yıllarda dünya kongre şehirleri arasında 40’ıncı sırada yer alan İstanbul, geçtiğimiz yıl 8’inci sıraya yükselmeyi başardı. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ise yayınladığı raporda İstanbul’un 500’den fazla delegeye ev sahipliği yapan büyük kongre organizasyonları kategorisinde dünyada 1’inci sıraya yerleştiğini duyurdu. İstanbul’un dünya kongre şehirleri arasındaki hızlı yükselişini değerlendiren Yaşar Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gökçe Özdemir, İzmir’in de aynı yükselişi yakalayabileceğini savundu.

TÜRKİYE 2,5 MİLYAR DOLAR KAZANDI

Yapımı geçtiğimiz yıl tamamlanan Efes Kongre Merkezi’nin yanı sıra Kültürpark’ta kongre merkezi yapılması yönündeki çalışmaların hayata geçmesiyle İzmir ekonomisinin büyük bir ivme kazanacağını belirten Yaşar Üniversitesi akademisyeni, “Türkiye, geçtiğimiz yıl kongre turizmiyle 2,5 milyar dolarlık bir gelir elde etti. Türkiye’ye seyahat amacıyla gelen yabancı bir turist ortalama 750 dolar, kongre turizmi amacıyla gelen bir turist ise ortalama 2 bin 500 doları bulan bir harcama gerçekleştiriyor. Kongre ve toplantı sektörünün kent ve bölge ekonomisine yaptığı katkı ve istihdam yaratma potansiyeli ortada. Kongre turizminde iddiasın ortaya koyan İzmir’in de kendisini iki şekilde konumlandırması lazım. Birincisi kongre turizminde İstanbul’a alternatif bir kent olarak varlığını sürdürmesi; ikincisi ise tarihi ve kültürel altyapısıyla Akdeniz’in kongre turizm merkezi haline gelebilmesi. Dolayısıyla İstanbul’un yoğunluk nedeniyle kabul edemediği organizasyonları İzmir’e çekebilmek şart” dedi.

İZMİR KONGRE TURİZMİNE YÖNELMELİ

İzmir’de kruvaziyer turizminin ön planda olduğunu ancak kongre turizmine yönelik yatırımların da öncelikli sırada yer alması gerektiğini ifade eden Özdemir, şu önerileri sundu:

“Öncelikli olarak büyük tesis yatırımlarına ihtiyaç var. İzmir’de çeşitli konferans salonları mevcut. Ancak bunlar çoğunluklu olarak kültürel ve sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Yani mevcut kapasite genellikle yerel anlamda düzenlenen etkinliklere yeterli olabiliyor. Ancak uluslararası kongrelerde farklı yapılanmalara ihtiyaç duyuluyor. Bölünebilir çalışma odaları, paralel oturumlara imkan veren yerleşim planları gibi. Aynı şekilde büyük gala yemeklerine ev sahipliği yapacak otellere de ihtiyaç duyuluyor. Sonuçta kongre merkezleri büyük maliyetli yatırımları gerektiriyor. Ancak uzun dönemde düşünüldüğünde bu yatırımın maliyetinin geri dönüşümü çok yüksek oluyor. Kongre turizmi amacıyla gelen delegelerin harcamalarının yanı sıra toplantı salonlarını kiralama masrafları da söz konusu. Öte yandan kongre öncesi ve sonrası gerçekleştirilecek seyahat turları ile de turizm gelirlerinde artış sağlanabilir. Örneğin delegeler için İzmir’in çekim noktalarını kapsayan ilgi çekici gezi programları düzenlenebilir.”

PAZARLAMA VE TANITIM ŞART

Gerçekleştirilecek yatırımların yanı sıra tanıtım ve pazarlama çalışmalarının da önemine dikkat çeken Doç. Dr. Özdemir, “Kongre merkezi yatırımları yapmak hiçbir zaman yeterli değil. Kongre merkezlerinin yapımı tamamlanmadan pazarlama çalışmalarına neredeyse 5 yıl öncesinden başlamak gerekiyor. Örneğin Çin, 2020 yılında 120 kongreye ev sahipliği yapmayı hedefledi ve bu yönde çalışmalara şimdiden başladı. İzmir’de bu yöndeki çalışmalarını şimdiden sürdürmeli” dedi.