Kalabalık lakırdılar hayata zulümdür, etmeyin! Yakınmayın serzenişlerinizi; sabır, şükür ve dua ekseninde yoğurun. Pozitif düşünür müsünüz lütfen? Umut ve Korku arasında hayat çizgisinde havayı teneffüs etmek zaruriyetindeyiz. Olacak ile öleceğin önüne geçemediğimize göre geçmiş ve gelecek arasında paranoyakça düşüncelerimizi atalım kenara, şizofren hayalleri gömelim bir yere.

Hayatı yaşanmaz etmeyin, inanın her şeyden evvela kendinize! Sizi siz yapan siz olacaksınız, “el âlem ne der?” kavramından uzaklaşın, el âlemin elinde urgan olmasına izin vermeyin, yıkın tabularınızı. Kalsın bünyemizde karakter, dik duruş ve özgüven.

Şizofren hayaller ve paranoyak kişiliklere bürünerek ruhları kirletmeyin. Hayatın merkezine bir güven aşılayın tek sorun bu belki de her ikili ilişkide.

Güvenin Kadınlar, Güvenin Erkekler.

Birbirinize güvenmek önceliğiniz olmamalı evvela kendinize ruhunuza kişiliğinize duruşunuza sesinize ve aynadaki yansımanıza güvenin. Yalnızlığa konsantre olun. Göreceksiniz yersiz gereksiz düşünceler yerini sadece heyecana bırakacak. Saygı ve sevgiye dair her şey yerinde kalırken boş lakırdılardan temizlemiş olacağız zamanımızı. Duygularımızı deminde yaşarken düşüncelerimizi Türk kahvesi tadında paylaşacağız.

Zamanı tadında yaşayarak ziyan etmeden hoşsohbetleri kendimize zaman ayıracağız ki hayatta ki sorumluluklarımızı mübalağa etmeden yerine getirelim. Zinde olmak gerek hiçbir taşın altında kalmamak için. Zinde olmak için de çok düşünüp, az laf etmek gerek. Beş paragrafın özeti işte tamda bu dostum.

Kadın ve erkekler hayatta ki senaryomuzda eşit mesafede en mühim sorumluluğu yüklenmiş bulunmaktayız. Ebeveynlik!

Şizofren paranoyak kişilikler ve özgüvenden nasıl ebeveynliğe geldik mi dediniz? Demeyin gelirim tabi ki. Geçmişin geleceğin gereksiz ayrıntıları ile huzuru kaçırmak yerine;  Anne veya Baba adayıysak örnek birer baba ve anne olmak için kendimizi bilinçlendirmek zorundayız. Anne babaysak yine bilinçlendirmeye ve kendimize olan güvenimizi tazelemeye her daim mecburuz! Mecburuz Azizim mecbur. Kendine güvenmeyen bir karakteri örnek almadığımız gibi evlatlarımızda kendine güveni olmayan ve haliyle birbirine güveni olmayan ( altını çiziyorum) anne babaya ne örnek alırlar nede saygı duyarlar diye düşünmekteyim. Hayatın analizi empatiden geçiyor demedi demeyin.

Anne Baba çocuğun gözü önünde boş lakırdılarla iletişim bozukluğunu yansıtırsa ne köy olur ne kasaba.

Yeni nesil başka, bambaşka! Nasihate her çocuğun kulağı tıkalı boşuna serenat yazmayalım bence hal ile davranış ile örnek olmak en makbulü.

“Oğlum, kızım aman sigara içmeyen akciğerden, sağlık sorunlarına yakalanırsınız hem parasal olarak paranızı israf etmiş olursunuz” diyen bir ebeveyn balkona sigara içmeye çıkıyorsa çocuğun lafa mı bakacağı icraata mı bakacağına siz, biz karar verelim. Bu en basit örnek, neresi basitse.

Biz yetişkinler hani deriz ya “lafa değil icraata bakarım ben” diye, işte çocuklarımızda ona bakıyor, kamera kayıtta beyler, bayanlar!

Yani demem o ki çocuklarımıza Umutlu yarınlar sunmak için, ikili ilişkilerimize dikkat edeceğiz, bizler ebeveyn olarak kendimize hususi zaman ayırıp, gönlümüzü ruhumuzu ve fikrimizi motive etmeliyiz.

İkili ilişki demişken her kategoriye hitap gerek elbet, ebeveynler bazı durumlar gereği çocukları için birlikte karar veremeyebilir.

Nice ayrılıklar mevzu bahis değil mi?

O halde tek taraflı ama çift düşünmek lazım. Beynimiz büyük bir mekanizma. Bu mekanizmanın kontrolü bizde. Allah insanı üstün varlık olarak yaratmış aklıda ispat olsun diye bahşetmiştir.

Bu yüce nimet akıl ile benliğimizi işlemeliyiz, kararlarımızı koordine etmeliyiz. Yani Bir kadın yalnız başına sadece anne olmamalı babalık hırkasını da giymelidir, bir erkek yalnız başına sadece baba olmamalı annelik hırkasını da giymelidir. Evlat yetiştiriliyor sonuç da, yeni bir neslin bireyi!

Çocuklarımız için yeni nesil için güçlü olmak lazım Azizim. Allah aklımızdan sual edecek. Aklımızı beyhude meşguliyetlerle ziyan etmek yerine; akıl ile düşüncemizi duygumuzu ruhumuzu fikrimizi zikrimizi şımartmalı, zenginleştirmeli ve güçlü olmalıyız.

Çocuk eğitiminde güçlü karakterli aileler lazım değil mi?

Sanırım hiçbirimiz ağlayan, karamsar veya küfrün dibine vuran şahsiyetleri katiyen örnek almayız. E ona göre örnek olmak lazım.

“Bu nesil nereye gidiyor?” demek de pek düşündürüyor evlatlara adab-ı muaşeret eğitimini vermezsek, berbere gidip saçına Türk tıraşı değil Amerikan tıraşı yaptırırsak, büyüklere saygı küçüklere sevgiyi öğretmezsek, ders çalış, bırak o tableti, laptopu deyip internette el âlemin doğum günü ve hiç anlam veremediğim evlilik yıl dönümü kutlamalarında kim kime ne almış ne giymiş diye mahremiyeti bertaraf eden fotoğraflardan fotoğraflara beğeni atarken evet düşünülmeli Bu Nesil Nereye Gidiyor?

Haydi, beyler bayanlar düşünelim Bu Nesil Nereye Gidiyor?