Korona virüsü ile birlikte tüm dünya da yeni bir dönem başladı. Devletler kendi içlerine dönmeye ve sosyal, refah devlet anlayışı eksenine doğru ilerlemeye başladı. Korona virüsü salgınında gördük ki neoliberal politikaları benimseyen kapitalist devletlerin kriz yönetimi sürecindeki eksiklikleri ve devlet idaresi mekanizmalarında ki zayıflıklar net olarak gözler önüne serildi. Kapitalist politikaların merkezinde yer alan ABD, İspanya, İtalya ve Fransa gibi ülkeler, vaka ve ölüm sayıları baktığımızda salgından en çok etkilenen ülkeler arasında yer aldılar. Bu ülkeler de sağlık sistemlerinin krize hiçbir şekilde hazır olmadığından dolayı solunum cihazlarının yetersiz kaldığı, insanların hastane koridorlarında ölüme terk edildiği, cenazelerin ortada kaldığı, sağlık sigortası olmayan vatandaşların acil servisler dışında tedavi göremediği, yaşlıların huzurevlerinde ölüme terk edildiği vs. gibi insanın içini acıtan bir süreçle baş başa kaldılar. Maalesef salgın bu ülkelerdeki ekonomik ve bürokratik düzenin insan sağlığına dönük bir tehdit karşısındaki çaresizliğini tüm dünyanın gözleri önüne serdi.

Her zaman savunduğum, sosyal devlet politikalarının hâlâ ne denli önemli olduğunu ve devletin vazgeçilmezi olduğu gerçeğini tüm dünyanın maalesef oldukça acı tecrübelerle anladığını düşünüyorum. Sağlık gibi önemli bir kamusal hizmetin devlet tarafından yerine getirilmesinin, küresel salgın krizini yönetmede ne kadar hayatî fonksiyona sahip olduğu bu süreçte bir kez daha anlaşılmıştır. Salgının küresel bir tehdit hâlini almasından sonra, salgınla mücadelede devletlerin özellikle sosyal ve ekonomik alanlarda etkinliklerini arttırdıkları net olarak görülmektedir.

Ülkemizde de maalesef bir şekilde virüsü kapan vatandaşlarımızdan hatta yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız da dahil olmak üzere bir kişi bile tedavi edilmeden, solunum cihazı ihtiyacı karşılanmadan ortada bırakılmadı. Korona virüs ile yaptığımız mücadele de tüm dünyanın dikkatini çektik Diğer ülkeler ile kıyaslandığında ciddi bir başarı gösterdik. Emeği geçen herkese ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Tedavi gören tüm vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Devletin benim görüşüme göre de ekonomik alanda daha etkin ve belirleyici politikalarının olması gerekir. Korona virüsü salgını ile birlikte “refah devleti” ya da “sosyal devlet” kavramları yeniden kamuoyunun gündemine taşınmıştır. Refah devleti ya da sosyal devlet; devletin, vatandaşlarının iktisadî ve sosyal refahının korunması ve teşvik edilmesinde ana rolü üstlenmesini öneren bir anlayışa dayanmaktadır. Bu eksende birçok politikanın devlet olarak yürütülmesi yönünde politikalar geliştiren sosyal devlet yaklaşımı, devletin görev ve yetkilerini genişletmektedir. Korona virüsünün çok yönlü ekonomik ve sosyal etkileri, salgınla mücadelenin sosyal devlet araçlarıyla yürütülmesi gereken bir mücadele olduğu yönündeki düşüncelerin haklılığını göstermiştir.

Hem üretim kapasitemiz hem de mevcut insan gücümüz devletimizi bu süre zarfında dünyanın lideri haline gelebileceğini düşünmek bence artık fantastik bir düşünce değil. Küreselleşmenin kesinlikle zayıflayacağını düşünüyorum. Özellikle batının bize empoze ettiği lüks yaşam, tüketici kültür giderek zayıflayacak, paranın değeri düşecek ve dünya da yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönem de hangi konumda olacağımızı da bundan sonraki süreçte yapacağımız politikalar belirleyecek. Özellikle genç kardeşlerimiz bu süreyi olabildiğince verimli geçirmek için çaba göstermeliler. Bunun için yazarın diğer yazıları kısmından “Korona Tatilini Avantaja Çevirmek” yazımı okuyabilirsiniz. Saygılarımla…