Çok eski tarihi geçmişi olan, farklı ekonomi ve kültürlerin karışıp kaynaştığı Karaman, birçok medeniyetlere beşiklik etmiş, en eski çağlardan itibaren bölgeler arasındaki kültür aracılığı rolünü de üstlenmiştir. İlimizde söz konusu medeniyetlerin özelliklerini yansıtan, tarihi, turistik, kültürel ve arkeolojik bakımdan önem arz eden birçok eser vardır.  Hititlerden başlamak üzere Roma, Bizans, Karamanoğulları ve Osmanlılardan kalma çok sayıda anıt, yazıt, kilise, manastır, kale, köprü, sarnıç, cami, medrese, türbe, kümbet, han, hamam gibi asırlık eserler bulunmaktadır.

Türkçenin Başkenti Karaman “Gelin Tanış olalım - İşi kolay kılalım - Sevelim sevilelim - Dünya kimseye kalmaz”. diyerek insanları sevgi, hoşgörü ve birliğe çağıran Yunus Emre’nin Türbesinin İlimizde bulunması, Mevlana’nın Annesi ve Abisinin mezarlarının İlimizdeki Aktekke Camisinde bulunması inanç turizmi açısından büyük önem arz etmektedir. Ayrıca Karaman Anadolu’yu Akdenize bağlayan İpek yolu üzerinde olması zengin tarihi, kültürü, sanat birikimi, doğal güzellikleri, mutfağı, benzersiz florası, somut olmayan kültürel miras birikimi ve misafirperverliği ile değişen turist profilinin talep ettiği tüm özelliklere sahip bir destinasyon konumundadır.

KARAMAN KOYUNU!

Türkiye’nin Yerli Koyun ırkıdır.
Daha çok Karamanoğullarının beylik sınırlarında yetiştirildiği için bu ismi almıştır.
Ak Karaman Koyunu , Mor(kızıl) Karaman Koyunu ve Güney Karaman Koyunu olarak üç türü vardır.
Akkaraman cinsi daha çok kırsal meralar ve ovada yetiştirilir, genelde beyaz renklidir.
Mor Karaman Koyunu, Kızıl Karaman olarak da anılır, sayısal olarak ikinci sırada olup genellikle doğu Anadolu bölgesinde yetiştirilir,kızıldan mora farklı renklerdedir. Güney Karaman cinsi toroslara özgü bir türdür, siyah ve alaca renklerde olurlar.
Karaman Koyunu ülkemizde en çok yetişen cinstir ve ülkedeki koyun varlığının yaklaşık üçte ikisini oluşturur. Belirgin özelliği 6-10 kg civarında yağ dokulu iri kuyruklarıdır.

            KARAMAN’IN KOYUNU SONRA ÇIKAR OYUNU

1.EFSANE : Karaman’ın kalesini kuşatan düşmanlar geceyi beklemeye başlarlar. O gece Karamanoğlu Beyliğinin Askerleri başka seferdedir. Kaleyi savunacak yeterli asker yoktur. Düşünüp taşınan yaşlılar ve ileri gelenler bir kurutuluş yolu bulmaya çalışırlar. Bir çoban “Bakın der Karaman”da ne kadar koyun, koç varsa toplayalım boynuzlarına fenerler takıp bayır aşağı sürelim. Düşman, çok kalabalık olduğumuzu sanır, belki kuşatmayı kaldırır” der. Çobanın dediği yapılır. Boynuzları ışıklı sürü aşağı inmeye başlayınca düşman askerleri büyük bir ordunun üzerine geldiğini sanarak kaçmaya başlarlar. Durum sonradan anlaşılınca da iş işten geçmiştir. “Karaman’ın Koyunu, Sonra çıkar oyunu” deyişinin bu olaydan rivayet edildiği söylenir. .

 2- EFSANE: Karamanoğulları Beyliği Moğollarla sık sık savaş halindedir. Moğollar Karaman Beyliği üzerine sefer düzenlerler ve beylik sınırında gecelerler. Tam bu sırada, Karamanoğulları Beyliği askerleri koyun postlarını üzerlerine giyerler ve bazıları boyunlarına çan takarak bir koyun sürüsü havasını verirler. Bu şekilde tam teçhizatlı olarak düşman üzerine doğru varırlar. Moğol askerleri akşam eğlencesinde olup, gelenin gerçek bir koyun sürüsü  olduğunu zannederek aldırmazlar. Gelen Karamanoğulları  askerleri ayağa kalkıp, postları sıyırarak Moğol askerlerin bozguna uğratırlar. Moğol askerlerinden canını kurtaranlar memleketlerine vardıkları zaman  “Karaman’ın Koyunu Sonra Çıkar Oyunu” demişlerdir. Efsanenin  bu olaydan kaynaklandığı rivayet edilmektedir.