Karaman kalesinin yapılış tarihi tam olarak bilinmese de Karamanoğullarına başkentlik eden kale geçmiş tarihimizin bir parçası Karaman’ın simgesidir. Bu nedenledir ki tarihimize sahip çıkmak her Karamanlının görevidir. Sadece kale değil tüm tarihi eserleri korumak gerekir. Bunlardan bazıları çeşmeli kilise, Aktekke, Demir Göğnek, Kızlar Türbesi Han ve Hamamlar bunların hepsi Karaman’ın geçmişini geleceğe taşıyan köprülerdir.

Peki, bu tarihimize nasıl sahip çıkıyoruz. Bir gün evinizden çıkıp kaleye doğru yürüyün kalenin yanına geldiğinizde sizi karşılayan o güzelim taşların üzerindeki akla ziyan duvar yazıları karşılar sizi. Aslında içlerinde güzel sözlerde yok değil. Ali Ayşe’yi seviyor, bu alemin kıralı benim, dam başında saksağan. İyi güzelde be kardeşim koskoca tarihi kirlettiğinin farkında değimisin? Ne yapmaya çalışıyorsun kalenin üzerine çıkıp şöyle bir Karaman’ı seyretmek istesen kilitlenmiş yapıya uygun olmayan bir kapıyla karşılaşıyorsun. Gelen bir misafire gezdirmek istesen sadece duvar yazılarını okutursun. Birde kale etrafında içki ve uyuşturucu kullanan gençlerle karşılaşırsanız hiç şaşırmayın.

Şimdi bu eserlerimiz turizme açılamaz mı? Başlarına bekçi konarak korunmaya alınamaz mı? Kale kapıları açılıp kale üzerine çıkılamaz mı? Hatta oraya bir dürbün teleskop gibi bir şeyler konup bir sosyal proje geliştirilemez mi? Örneğin iç odalardan birisini Mehmet Bey’e, birisini Yunus Emre’ye birisini Piri Reis’e birisini Bekir Sıtkı Erdoğan’a birisini Atatürk’e ayrısanız olmaz mı? Buna benzer değişiklikler yapılamaz mı? Kalenin bazı bölümlerine tarih kokan dekorasyonlar ilave edilip turizme kazandırılamaz mı? Ne bileyim işte buna benzer yeni fikirler oluşturulup tarihimize sahip çıkılmaz mı? Bu gibi tarihi eserlerimizden sorumlu olan kuruluşlardan ricamızdır. Eminim Karaman halkı da bu gibi güzelliklere sahip olmaktan mutlu olacaktır.

Kalenin başından geçen olayları anlatan bir kitabe yazılıp kale surlarına konmalı, acilen Karaman’daki tarihi yerler iç ve dış turizme kazandırmalıdır diye düşünüyorum.  Sevgiyle kalın.

Not: Gecen haftaki makalemde tarım alanlarına yapılan binalarla alakalı yazımda TEMA Vakfını da eleştirmiştim. Beni arayıp fikirlerini paylaşan ve benim gibi düşünen sayın başkan Halil Başkalkan’a buradan aydınlatıcı bilgilerinden ve tevazuundan dolayı teşekkür ediyorum.