KARAMAN SÖYLEŞİLERİ

Cahit SUCİ: Hocam söyleşiye sizi tanıyarak başlayalım. Biraz da özele inerek Prof. Dr. Halit ÇALIŞ kimdir? Bize kısaca anlatır mısınız?

Halit ÇALIŞ: Orduluyum. Ordu İmam Hatip Lisesi (1988) ve Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden (1993) mezun oldum. Aynı yıl Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Hukuk araştırma görevlisi olarak akademik camiaya intisap ettim. 1997’den itibaren akademik hayatımı SÜ İlahiyat Fakültesi’nde sürdürdüm. Temmuz 2013 itibariyle KMÜ İslami İlimler Fakültesi’nde dekan olarak göreve başladım. Evli ve dört çocuk babasıyım.


Cahit SUCİ:   Hocam isterseniz üniversite konusuyla devam edelim. Bugünkü üniversite anlayışı ya da modeli ile kafanızdaki üniversite uyuşuyor mu? Bugünkü üniversite anlayışı hakkında içinde bulunduğunuz üniversiteyi de dikkate alarak neler söylemek istersiniz?
Halit ÇALIŞ:Ülkemizde üniversiteler ne yazık ki yıllarca asli misyonu olan bilgi üretip toplumun istifadesine sunma ve özgürlüklere öncülük etme yerine; statükonun, milletimizin işleyen beyinlerini resmi ideoloji doğrultusunda dizayn etmenin, din, düşünce ve eğitim hürriyeti başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin baskılanması girişimlerinin öncü kurumları arasında anılmıştır. Bu yargı hâlâ büyük oranda devam etmektedir. Dolayısıyla ideolojik aidiyetlerden sıyrılıp evrensel ilmi ölçütler doğrultusunda bilgi üretme, toplumsal sorunlara çözüm önerileri sunma, milli serveti toplum yararı doğrultusunda verimli kullanma, medeniyet yarışında milletimizin layık olduğu yeri bulmasına öncülük etme hususunda hâlâ katetmemiz gereken çok mesafe var. Bununla birlikte üniversitelerin topluma açılması noktasında önemli mesafeler alındığını da belirtmeliyiz. 

Üniversitelerin mutlaka kaynak kullanımı, yönetim şekillenmesi, yerel ihtiyaçlar ve imkanlar doğrultusunda -temel çerçeve sabit kalmakla birlikte- müfredat belirleme konularında bağımsız olması ve yerel unsurlarla bütünleşen bir yapılanmaya gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Devlet memurluğu ve akademik süreçlerden geçerek elde edilen konumlara bağlı öğretim elemanı/üyesi sistemi yanında, formel eğitim-öğretim süreçlerinden geçmiş olmasa bile farklı alanlarda kendisini yetiştirmiş bilgi ve tecrübe sahibi değerlerden istifadenin yolları mutlaka açılmalıdır. Diğer yandan yüksek öğretim kurumundan mezuniyet, akademik yükselme ve atanma konularında üç yıl, beş yıl gibi zamana bağlı kurallar yerine bilgiyi ve beceriyi ölçü alan ve ödüllendiren düzenlemeler yapılmalıdır.


Cahit SUCİ: Şu anda görevde bulunduğunuz üniversite…
Halit ÇALIŞ: Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’ni mevcut Türk yüksek öğrenim sistemi içerisinde değerlendirmek durumundayız. Özellikle fiziki yapılanma bakımından üniversitemizin oldukça önemli bir seviye kazandığı kanaatindeyim. Akademik yapılanma noktasında ise, ülkemizde yaşanan genel sıkıntıların benzeri bizim üniversitemizde de söz konusudur.

Cahit SUCİ: Hocam üniversite bilimin ve düşüncenin üretildiği ve yayıldığı merkezlerdir. Bu yönüyle siyasal, sosyal, ekonomik ve diğer meselelerde yönlendirici, çözüm üretici, işbirliği yapması gereken bir kurum. Sizce üniversiteler bu anlamda resmi ve özel kuruluşlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla bir etkileşim içerisinde mi?

Halit ÇALIŞ: Siyasi-sosyal ayrışmalar üniversitelere de yansımakta; üniversiteler, bilgi ve tecrübe paylaşımında bulunacağı, işbirliği yapacağı kurum ve kuruluşları, özellikle de sosyal amaçlı olanları ayrıştıran bir tavır benimseyebilmektedirler. Ülkemizde siyasi kimliklerin çok ön planda olması bu hususta etkili olmaktadır. İşbirliği ve sağlıklı etkileşim noktasındaki sorunlar çift yönlüdür. Sivil toplum kuruluşlarının, toplumsal kırılmaların ve gerilimlerin yaşandığı dönemlerde üniversitelerin genellikle devletle birlikte ve resmi ideolojiyle paralel tavır sergilemesinden kaynaklanan önyargılarının; üniversitelerin ise, ilmi gerçeklerin, hür düşüncenin toplumun bütün kesimleriyle paylaşılması noktasında, başka birçok sebep yanında özgüven ve cesaret eksikliğinin etkili olduğunu düşünüyorum. Bütün bunlarla birlikte hem üniversiteler hem de sivil toplum kuruluşları ilk girişimde bulunma sorumluluğunu kendisinde görüp cesaretle adımlar atmalı; bilgi, tecrübe ve işgücünün birleşmesi sağlanmalıdır.

Cahit SUCİ: Hocam üniversite hocalığınız ve bilimsel çalışmalarınız dışında bildiğimiz kadarıyla sivil toplum kuruluşlarıyla da ilgileniyorsunuz. Bu konudaki düşünceleriniz ve yaptığınız çalışmalar nelerdir? Türkiye’de sivil toplumu nasıl görüyorsunuz?
Halit ÇALIŞ: İlim insanlarının iki temel sorumluluğu vardır. İlki, ilmi bilgi üretmek ve ilim dünyasının istifadesine sunmaktır. İkincisi ise, birikimini toplumla paylaşmaktır. Ülkemizde ilim insanları genellikle, farklı seviyelere hitap eden eserler kaleme almak, konferanslar vermek, yazılı ve görsel medya aracılığıyla topluma ulaşmak gibi yollarla birikimini toplumla paylaşmaya çalışmaktadırlar. Bunlar son derece önemli ve faydalı çalışmalardır. Ancak ben, insanımıza doğrudan temas eden faaliyetlerin çok daha önemli ve verimli olduğunu düşünüyorum. Birlikte çay içmek, evinde ya da işyerinde ziyaret edip dertleşmek, hastanede, hapishanede, huzurevinde yanıbaşında olmak… Mevcut sivil toplum kuruluşlarından uygun görülenlere üye olmak, danışmanlık yapmak, yönetimini üstlenmek, birlikte faaliyetler organize etmek, kendisi bir sivil toplum kuruluşu oluşturarak düşüncelerini/projelerini hayata geçirmek… 

Cahit SUCİ: Yani ilim adamı öncü olacak diyebilir miyiz?
Halit ÇALIŞ: Hiç şüphesiz. Zira ilmin topluma rehberlik etmesi ve yolunu aydınlatması, alimin sorumluluğunu yerine getirmesiyle mümkündür. Bir ilahiyatçı ve İslam Hukuku hocası olmam itibariyle özellikle İlahiyat / İslami İlimler Fakültelerinde görev yapan meslektaşlarıma, değişik birimlerde görev yapan mezunlarımıza, fikir hayatımızın önemli simalarından Nurettin Topçu’nun şu ifadelerini hatırlatmak isterim: “Din adamını, her sefaletin ve ızdırabın barındığı yerde arayıp bulmalıyız. Hastanede, hapishanede muzdarip işçinin yanında, yalnız ve sahipsiz yaşayanların başucunda o bulunmalıdır. O insan hareketlerinin uzanabildiği her yerde görevlidir. Gerçek din adamı “bağrı başlu, gözü yaşlu” hizmet ehli, varlığından soyulmuş ve hayat kervanının en sonunda yürüyen bir neferdir. Kavuklular değil, kalpliler din adamlarıdır. Kalabalıktan değil Allah’tan kuvvet alacaktır, yalnızlığı ile Allah’ın saltanatına sığınacaktır. Allah’ın kullarına hizmetin, Allah’a hizmet olduğunu bilendir.”
Hocalarımız bu bilinçle sivil toplumla sıkı ilişki içerisinde olmaya çalışmalı, fakat sivil toplum da hocaların kıymetini takdir etmeli, işbirliği imkanlarını zorlamalıdır. Maalesef sivil toplum kuruluşları genellikle, kendi siyasi-dini tercih ve anlayışlarıyla uyumlu gördükleri hocalarla işbirliğinde bulunmakta, farklı ilmi tercihleri bulunan hocalardan, grup disiplinini bozacağı, bağlılık duygusunu sarsacağı endişesiyle uzak durmaktadırlar. Kendimize güvenmeli, paylaşımdan korkmamalı, hikmete kapıları kapamamalıyız.


Cahit SUCİ:   Hocam gençlik Allah’ın bir lütfu. Ülkemizin genç bir nüfuza sahip olması ise ayrı bir lütuf. Ancak bugün gençlerimiz şiddetin, şehvetin ve birçok kötü alışkanlıkların pençesi altında. Tabi biraz da bu, onlara alternatif sunulamayışından kaynaklanıyor. Gençlere yönelik neler yapılabilir? Bu kıskaçtan onları nasıl kurtarabiliriz? Yetkililere, anne-babalara ve gençlere neler söylemek istersiniz?

Halit ÇALIŞ:
Her şeyden önce eleştirel dili terk etmeliyiz. Gençleri, nefsi istek ve arzularını kamçılayan, olumsuz davranışlara ve kötü alışkanlıklara sevkeden ortamlardan uzaklaştırmanın yolu, son derece profesyonelce hazırlanmış iyi ortamlar oluşturmaktır. Unutulmamalıdır ki dostluk en büyük değerdir. Bunun için dostluğu hissettirecek birebir sıcak ilişki kurmaya çalışılmalıdır. İnternet ortamında etkin biçimde var olmak zorunludur. Günümüzde hayatta bir şekilde karşılığı bulunan her konuda, görsellik açısından fevkalade zengin sitelere olan ihtiyaç, klasikleşen tabiriyle ekmek ve su kadar hayati hal almıştır. Bunun için özel birimler oluşturulmalı, doğru bilgiler profesyonel bir tasarımla paylaşılmalı, bu alandaki çalışmalara kaynak aktarımı konusunda asla bir kısıtlamaya gidilmemelidir. Fevkalade önemli gördüğüm için tekrar vurgulamak isterim ki, geçici değil kalıcı değerlerle gençlerimizin buluşmasını sağlamanın en etkin yolu, hiçbir karşılık beklemeksizin kurulan birebir sıcak ilişkidir. İnsanımızın her şeyin maddi kıymetini bildiği fakat dostluğun değerini takdir edemediği günümüzde hepimizin buna çok ihtiyacı var.


Cahit SUCİ:   Hocam Karaman’da kültür-sanat faaliyetlerini yeterli buluyor musunuz? Bu alanda neler yapılabilir?
Halit ÇALIŞ: Karaman’ın potansiyelinin zengin olduğunu düşünüyorum. Şüphesiz son derece verimli kültür-sanat faaliyetleri var. Ancak önemli olan, potansiyelin hangi oranda kullanıldığıdır. Geleneksel Türk-İslam sanatları ekseninde nice güzel çalışmalar gerçekleştirilebilir. Kültür-sanat günleri düzenlenebilir. Şehrin mülki-idari amirleri, bürokratları, eğitimcileri, sanayicileri “huzur sohbetleri”nde buluşabilir. Yerel ölçekte kültüre katkı ödülleri verilebilir.


Cahit SUCİ: Hocam 5. Din şurasına katıldınız. Şurayı nasıl buldunuz? Değerlendirir misiniz?
Halit ÇALIŞ: Beşinci Din Şurası’nın konusu, “yeni dini anlayışlar” idi. Yoğun bir gündemle üç gün sürdü. Şüphesiz ülkemizde ve dünyada karşılaşılan yeni dini anlayışların siyasi, iktisadi, sosyal, dini sebeplerinin ele alınmasının gündem edinilmesi fevkalade yerinde bir tercih. Kamuoyuyla paylaşılan şura kararlarında da ifade edildiği üzere, yeni dini anlayışlar, kaynak ve yöntem farklılığından değil, konjonktürel ve hakim karakteri itibariyle uluslararası boyutlu siyasi sebeplerden kaynaklanmaktadır. Bu husus, son derece dikkat çekicidir; milletimizin ve gençlerimizin bu noktayı gözden kaçırmaması gerekir.
Şurada dile getirdiğim üç hususu sizinle de paylaşmak isterim. Birincisi, günümüz insanı hayatı başdöndürücü bir hızla yaşamaktadır. Haliyle bu durum, sürekli yeni sorunlarla yüzleşmeyi beraberinde getirmektedir. Dolayısıyla din şuralarının beş yılda bir değil iki-üç yılda bir tekrarlanması gerekmektedir. İkincisi, din şurası öncesinde bölgesel şuralar düzenlenmelidir. Her bir sorunun ve dini anlayışın toplumsal zemini ve yaygınlık düzeyi il bazında düzenli olarak araştırılıp tahlil edilmeli, şuralar bu veriler temelinde icra edilmelidir. Üçüncü husus ise, din şuraları mutlaka uluslararası katılımlı gerçekleştirilmelidir.


Cahit SUCİ:    Hocam 2023 yılında Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümünde nasıl bir Karaman’da yaşamak istersiniz? Ya da nelerin ön planda olduğu bir Karaman olmalı?
Halit ÇALIŞ: Medeniyet değerleriyle barışık, o değerleri güncele uyarlamış, hiçbir ferdini dışarıda bırakmayacak şekilde insanî ağlarla birbirine kenetlenmiş bir şehirde yaşamak isterim. Teknoloji yarışı, fiziki imar, sanayi yatırımları, fert başına düşen gelir, işsizlik oranı gibi alanlarda sıralamada kendisine yer bulamasa bile, medeniyet değerlerini yaşatmada birinciliğin en güçlü adayı olan bir Karaman.  

Cahit SUCİ:  Hocam son olarak neler söylemek istersiniz?
Halit ÇALIŞ: Çok teşekkür ediyorum.

Cahit SUCİ:  Hocam çok verimli ve keyifli bir söyleşi oldu. Yoğun çalışmalarınıza rağmen bizlere vakit ayırdınız. Sorularımıza içtenlikle cevap verdiniz. Ben de size çok teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızda Allah’tan muvaffakiyetler dilyorum.