Denememişsen yaşamamışsındır, yaşamadıysan yapamamışlığın normaldir.

Deneyeceksin, o korktuğun şeyleri yaşayacaksın, yaşayacaksın ve yapabilir olacaksın. Odaklanman gereken düşünce yapamayacağın yada yapamadığını yaşamak istemeyişin değil. Yapabilmeye odaklanacaksın sadece. Yapabilir halini düşüneceksin ve o hale ulaşmak için önünde ne engel var ise üzerinden geçeceksin. Takılıp kalmayı yada korkup, yorulup, sıkılıp geri dönmeyi bırak. Sadece ilerlemene bak. Defalarca denediğinde, yapamayışı da, yapamamışlığı da, yapabilir olmayı da yaşamış olacaksın.

Bazı insanlar diyorlar ki ben sunum yapacağımda kan basıncım artıyor, nabzım yükseliyor, vücudum ısınıyor, terliyorum vesaire… Emin olun yıllardır defalarca bu işi yapmış olmasına rağmen çok usta konuşmacılarda bile bu halen oluyordur. Bunu bir uyandırma alarmı gibi düşünün. Bu durumu yaşamadan, defalarca yaşamadan, bunu yaşamaya alışmadan ve atlatmadan o işi yapabilir olamıyorsunuz. Zaten bir süre sonra bağımlılık yapar, uyuşturucu gibi bir şey bu J Bugün önünüzde engel sandığınız şey zamanla başarımız için yardımcı oluyor.

Öyle ise korkularını yaşa ki cesaret kazanasın. Hele ki bu korktuğun şeylerin kimseyi öldürmediğini biliyorsan, sonunu biliyorsan yaşa. James Bond filmleri gibi. Sonunu bildiğini varsay :) filmin tadını çıkar. Ne var sanki başrol oynasan. Hep seyirci mi kalacaksın hayata. Hep izleyici tribününde mi oturacaksın. İnmelisin sahalara. Aksi takdirde kazanman mümkün değil. Hayatta oyuncu olmalısın oyunu kaybetme pahasına da olsa. Ucunda kaybetmek bile olsa oynamalısın ki kazanmalısın…

Ve bilmelisin ki oyundaki oyuncunun büyüklüğünden daha önemli olan, oyuncunun içindeki oyunun büyüklüğüdür

Not: diğer yazılardan farklı olarak yalnızca bilgi paylaşımı değil heyecan paylaşımı niteliği de taşıdığı için basit ve emir cümleleri içeren bir dil kullanılmıştır. Kendime ve paylaştığım insanlara ilham ve coşku vermesini amaçladığım için dildeki samimiyeti okuyucuların yüksek anlayışına sunarım, sürçülisan etmiş olmayalım…