Yeni Mesaj Gazetesi tarafından Kilis’in Musabeyli ilçesinde düzenlenen “Ehl-i Beyt Paneli” ilçe halkının yoğun katılımına sahne oldu.

“İslam Dünyasını Kuşatan Fitneler ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt” konulu panele konuşmacı olarak Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, BTP Kilis İl Başkanı Alaiddin Özkar ve Araştırmacı-yazar Uğur Kepekçi katıldı. BTP MYK Üyesi Yusuf Yakut’un yönettiği panelde ilk konuşmayı Araştırmacı-yazar Uğur Kepekçi yaptı.

Dünyanın kurulduğundan bu yana ve kıyamete kadar mutlaka Tevhidin karşısında bir yanlış yol olacağını dile getiren Uğur Kepekçi, “Bu zaten imtihanın gereğidir. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) kendisinden sonra Ehl-i Beyt yolunu kurtuluş gemisi olarak Gadir-i Hum’da işaret etmiştir. Ancak Ehl-i Beyt yolunun da karşısına yanlış akımlar çıkmıştır. İşte o akımların uzantısı bugünlere kadar gelmiştir. Bu bidat akımlardan biri de Nakşibendiliktir. Bu yolun neden bidat ve sapık bir yol olduğunu Kur’an ve Peygamberimizin sözleri ile açıklayalım. Bir yolun Hak olması için olması gereken 4 esas vardır. Bu tasavvuf yolu mutlaka İmam Ali (a.s) Efendimize dayanmak zorundadır. Oysa Nakşibendilik Hz. Ali’ye dayanmaz. Şeyhlik iddiasında bulunan bir insanın kendisinden önce birisi tarafından yetiştirilip icazet alması lazımdır. Ama Bahaiddin Nakşibend gibi bu yolun piri sayılan kişi, böyle bir icazete sahip olmadığını, bir mezardan el aldığını kendi dili ile ifade etmektedir. 3. Esas ise tasavvufta cehri zikir yapılması gerekir. Oysa Nakşibendilikte İslam’da hiçbir yeri olmayan Hafi Zikir diye bir uygulama vardır. Tasavvuf da silsilenin kesintisiz olması gerekirken, Nakşibendilikte böyle bir şey yoktur. Günümüzde dönen dolapların ve akan kanların temelinde bu bidat akımların etkisi ciddi derecede büyüktür” dedi.

Panelde söz alan BTP Kilis İl Başkanı Alaiddin Özkar ise, partisinin yüzde 49 oy aldığı Musabeyli halkına teşekkür ederek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Eğer biz BTP olarak Musabeyli’de belediyeyi alsaydık, burayı örnek bir ilçe yapacaktık. Bugün geldik, ilçemizi gezdik. Yine halk şikayetçi, belediye başkanının yerinde oturmadığından, toplantılara katılmadığından, kazılan yerlerin olduğu gibi kaldığından ve Musabeyli’nin bir köy görünümünden kurtulamadığından bahsediyor. Gelin AKP’nin 12 yıllık karnesini ele alalım. Televizyonları izlediğimizde her şey güzel, fakat hiç bir şey size gösterildiği gibi değildir. AKP’nin elindeki en önemli argüman dindarlıktır. Amerika Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi vurduğunda hep yanında Türkiye var. Afganistan’da bu güçlere lojistik destek sağlayan yine Türkiye!

Din adına gelen Müslümanım diye ayağını yere vuran AKP hükümeti her dönemde Müslüman’ın karşısında haçlının safında olmuştur” diyerek AKP hükümetinin 12 yıllık iktidar hayatında toplumsal, ekonomik ve siyasal açıdan karnesinin bu gibi kara lekelerle dolu olduğunu ifade etti.

Son konuşmacı olarak Musabeyli halkına hitap eden BTP Genel Başkan Yardımcısı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Asya’nın ve Avrupa’nın birleştiği nokta olan Türkiye’nin çok önemli ve de kıymetli bir coğrafya olduğunu ifade ederek, “Dünyanın gözü bölgemizde, madenlerimizde, suyumuzda, toprağımızda, her şeyimizde! Batının öteden beri Şark projesi var. Yani diyor ki siz Müslümanlar buraları boşaltın, bu topraklar bizim diyorlar. Sırf milleti dininden, imanından etmek için Ehl-i Beyt ile aramızı açıyorlar. Oysa Türklerin Müslüman olması Ehl-i Beyt eliyledir. Bu ülkeyi tekrar ayağa kaldıran Atatürk de Ehl-i Beyt soyundandır, seyiddir. İşte bugün bizi bölmeye, parçalamaya çalışıyorlar. Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Lazıyla, Acemiyle biz bir milletiz” dedi.

AKP iktidarının hep Yahudi ve Hıristiyanları dost edindiklerini vurgulayarak sözlerine devam eden Dr. Kepekçi, “Dinlerarası diyaloğu, medeniyetler arası ittifakı, hükümet programı haline getirmişlerdir. Bakın Aksaray’ın ilk konuğu kim oldu? Papa! Allah’tan kork, şu kadar devlet, millet var. Bula bula Papa’yı mı buldun? Burada bir mesaj veriyor. Oysa Allah (c.c.) ayeti kerimede Allah indinde tek dinin İslam olduğunu beyan buyuruyor. Kısacası bugün ülkemizde her sahada çok ciddi oyunlar oynanıyor.

İki yüzyılı aşkın süredir kapitalizm ile halkın kanı emiliyor. Gece gündüz çalışıyorsunuz. Ama kime? Başkasının ırgatı olduk. Atatürk ne demişti: “Köylü milletin efendisidir.” Nerde kaldı efendilik? Kapitalizm emer ve sömürür. Peki çözüm ne? 2005 yılında Prof. Dr. Haydar Baş, ilk defa Milli Ekonomi Modeli’ni dünyaya deklare etti. Rusya 2006 yılından itibaren Milli Ekonomi Modeli’ni uygulamaya başladı. Putin her ay Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza danışmanlar göndermeye başladı. Genel Başkanımız ithalat ve ihracatınızda doları kullanmayacaksınız demişti. Bunun üzerine Ruslar, dış ticaretlerinde doları kaldırdılar. Rusya’yı Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika takip etti. Senin benim emeğim, Amerika’nın kağıdını para haline getiriyordu. Haydar Hoca bunu dünyada ilk defa tespit etti. Geçtiğimiz hafta Putin Türkiye ziyaretinde, Erdoğan’a “Biz kendi aramızda alış-veriş yapalım. Ancak bunu kendi para birimimizle yapalım” dedi. Kime ait bu düşünce? Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza ait. Eğer siz Haydar Hoca’yı meclise koymuş olsaydınız, bugün Rusya’nın olduğu yerde siz olacaktınız. Korkarak ve üzülerek söylüyorum ki, bugün Suriyelilerin başına gelen, dün Iraklıların başına gelen, yarın sizin, yarın bizim başımıza gelecektir. Borç alan buyruk alır. Sadece devlet değil herkes borçlu. Kredi borcu olmayan var mı? Peki alacaklı kim? Alacaklı olan global güçlerdir. İp ellerinde, istedikleri an ipi çekerler. Eğer biz aklımızı başımıza almazsak, eğer biz Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı başa geçirmezsek! O halde bizim acilen Milli Ekonomi Modeli’ne geçmemiz lazım” dedi.