Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programa Kazımkarabekir Kaymakam V. Mehmet Ali Atak, KMÜ Genel Sekreteri Ahmet Tüfekci, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

“BİR TEK KİŞİYE YAPILAN HAKSIZLIK, BÜTÜN TOPLULUĞA YÖNELMİŞ BİR TEHDİTTİR”

Panelin oturum başkanlığını yapan KMÜ Hukuk Müşavir V. Öğr. Gör. Tuba Perihan Kaya, "Her yıl 10 Aralık, 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin yayınlanması hasebiyle İnsan Hakları Günü olarak kutlanmaktadır." dedi. Panel boyunca insan haklarının anlam ve önemine değineceklerini belirten Kaya, "İnsan hakları idealdir. Yani olan değil, olması gerekendir. İnsan hakları toplumlardan ve devletlerden daha önce var olmuş bir kavramdır. Dolayısıyla meşruiyetini ne toplumlara ne de devletlere borçludur." şeklinde konuştu.

İnsan haklarının devletler tarafından hukuki olarak 1946 yılından itibaren ele alınmaya başlandığını dile getiren Kaya, günümüzde ise kabul edilen iki temel dayanağı 1948 yılında yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve 1950 yılında imzalanan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi şeklinde sıraladı. Uluslararası boyutta yayınlanan 2018 yılı insani gelişme endeksine göre Türkiye’nin 189 ülke içinde 59'uncu sırada yer aldığına dikkat çeken Kaya, Montesquieu’nun "Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir" sözünü paylaşarak konuşmasını tamamladı.

“İNSAN HAKLARI VE İSLAM”

Daha sonra KMÜ İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Mesut Can ‘İnsan Hakları ve İslam’ konulu sunumunu yaptı. İnsan hakları konusunu Cahiliye dönemi ve İslam sonrası dönem olarak ele alacağını ifade eden Can, Cahiliye döneminin genel durumunu kabile anlayışı, hür-köle ayırımı ve kadın ile çocukların durumu bağlamında açıklayarak, "Bu dönemde kabilesi güçlü olanın olmayana, hür olanın köleye karşı üstünlüğü vardı." dedi. Cahiliye döneminde kadınlara herhangi bir hak tanınmazken İslam sonrası bu durumun değiştiğini söyleyen Can, "Nisa Suresinde kadın haklarının anlatıldığı hükümlerin var olması bunun kanıtıdır." şeklinde konuştu. Can, ayrıca Medine'de İslam ile birlikte kabilecilikten topluma geçildiğini, kardeşleştirme kapsamında toplumsal eşitlik ve sosyal dayanışmanın tesis edildiğini, Medine Sözleşmesi ile de çoğulculuğun benimsendiğini ifade ederek "Medine Sözleşmesinin en önemli yapı taşı güven sözüdür." açıklamasında bulundu. Veda Hutbesine de değinen Can, "Peygamber Efendimiz metnin başından sonuna kadar İslam alemi diye değil, ey insanlar diye seslenmiş; çağları aşan bir emirle insanların birbirlerinin hak ve hukuklarına dikkat etmeleri gerektiğine dikkat çekmiştir." dedi.

"İNSAN HAKLARI İLK İNSANIN DÜNYAYA GELMESİ İLE VAR OLMUŞ BİR OLGUDUR"

Dr. Öğr. Üyesi Mesut Can’ın ardından bir diğer panelist KMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Orhan Battır sunumunu yaptı. İnsan haklarının tarihsel gelişimi ile ilgili bilgiler veren Battır, "İnsan hakları ilk insanın dünyaya gelmesi ile var olmuş bir olgudur ama ihlaller yüzünden bunun hukuki bir çerçeveye yansıtılması gerekliliği ortaya çıkmıştır." dedi. Sümer yazıtlarında yer alan kuralların bazılarının da insan hakları çalışması olarak ele alınabileceğini belirten Battır Hammurabi Kanunları, Medine Sözleşmesi, Veda Hutbesi gibi insan hakları içeren örneklerden bahsetti. Doğal hukukun insan haklarının en önemli kaynağı olduğunu söyleyen Battır "İnsan hakları gelişmeye açık bir olgudur." şeklinde sözlerini tamamladı.

10 Aralık İnsan Hakları günü nedeniyle düzenlenen panel, panelistlere plaket takdim edilmesinin ardından sona erdi.