MÜSİAD Konya Şubesi Cuma toplantılarının bu haftaki gündemi "Türk Kültür Dünyası" konusu oldu.

Toplantıya, Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. Ahmet Akman, MÜSİAD ve Genç MÜSİAD üyelerinin yanı sıra çok sayıda öğretim görevlisi de katılım sağladı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Cuma Komisyonu Başkanı Lokman Koyuncuoğlu, “Öncelikle Türk Kültürü’nün, Türk Dili’nin ve Türk Tarihi’nin araştırılmasına, geliştirilmesine ve gelecek kuşaklara aktarılmasına vesile olan bir kurumun başında Konyalı bir hemşehrinizin bulunması bizleri ziyadesiyle memnun etti. Sayın Başbakanımızın söylemlerinde sık sık dile getirdiği gibi Yeni Türkiye’nin inşası, ihyası ve restorasyonu artık ahlak ve medeniyet tasavvuru üzerine yükselecek. Millet olarak bu değişim ve dönüşümün maddesel anlamda büyük kısmını hallettik. Bundan sonra manevi ve ruhi eksiklerimizi gidermemiz gerekiyor. Bizler de tam da bu noktada Sayın Başkanımızdan Türk Dili ve Türk Kültürü’nün nereden nereye geldiği, incelikleri ve Milli ve manevi Değerlerimiz ile ilgili bilgiler almak istedik” dedi.

“MİLLET OLARAK MİLLİ VE MANEVİ KAYIP İÇERİSİNDEYİZ”

Açılış konuşmasının ardından toplantıya geçildi. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Atatürk Türk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs katılımcılara Türk Dilinin önemi ve Milli Değerlerimiz konularında bilgiler verdi.

Sosyal ve beşeri bilimlerin diğer bilimler gibi laboratuar ortamında deney yoluyla, gözlem yoluyla mutlak neticelere ulaşılan bir bilim dalı olmadığına vurgu yaparak sözlerine başlayan Örs, “Kültür ve dil kavramları sürekli kendini yenileyen ve hızlı değişime açık olan kavramlardır. Hızla değişen toplumumuzda 25-30 yıl önceki yaşantımızla bugün ki yaşantımıza arasında Orta Çağ’dan Uzay Çağı’na geçmiş gibi büyük farklar var. Ancak bu gelişim sadece maddi anlamdaki gelişmelerden ve kazanımlardan ibaret. Aslında millet olarak milli ve manevi kayıp içerisindeyiz. Değişen dünya düzenine hızla ayak uydururken tarihimizden ders çıkarmadan dilimizi ve kültürümüzü de değiştiriyoruz. Konuştuğumuz dil, yaşadığımız kültür, dinlediğimiz şarkı, giydiğimiz elbiseler gün geçtikçe bizi Türk kimliğimizden uzaklaştırıyor. Eskiden köylerde köy odaları diye tabir edilen sohbet yerleri vardı. Soba başında gençlerin, ihtiyarların peşinde pervane olduğu, kültürel paylaşımların yaşandığı, karşılıklı saygı ve sevginin olduğu bu ortamları günümüzde bulamaz hale geldik. Çok küçük şeylerle mutlu olabilen bir toplumdan, sahip olduğu hiçbir şeyle yetinmeyen, mutlu ve memnun olmayan bir topluma dönüştük. Millet olarak inançlı bir toplum olmamıza rağmen rahat bir yaşam tarzı benimsediğimiz, maddi anlamda zenginleşmemize rağmen gönül dünyamızda fakirleştiğimiz, aynı evde yaşamamıza rağmen birbirimizden bihaber olduğumuz bir dünyada yaşar hale geldik. Bütün bu yaşananlar kültürel ve medeni dönüşümlerimizin olumsuz tezahürü olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında millet olarak özgürleştikçe özgürlüğümüzü kaybediyor ve yalnızlaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

“KÜLTÜRÜMÜZE DİLİMİZE VE TARİHİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ”

Prof. Dr. Derya Örs, konuşmasının devamında, “Tüketim kültürü toplumların bir yandan zenginleşmesini sağlarken öte yandan da kültürlerini, dillerini, yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Millet olarak kültürümüze tam anlamıyla sahip çıkmıyor, üretmiyor, sadece hazır bir şekilde önümüze sunulanlar arasından tercih yapıyoruz. Yeni Türkiye’nin 2023 vizyonunda kültürün, sanatın, edebiyatın, şiirin, romanın, tiyatronun, mimarinin, sinemanın hayatımızdaki yeri daha fazla olmazsa ve bunları kendi milli ve manevi değerlerimize, kendi kodlarımıza göre üretmez ve başkalarının ürettiği değerleri alarak toplumumuza empoze etmeye devam edersek toplum olarak kültürel yozlaşma yaşarız. Bizim mühendislerimiz, mimarlarımız inşaat konusunda oldukça başarılı çalışmalar yapıyorlar. Yurtdışında da başarılı ve büyük projeler gerçekleştiren mühendislerimiz var. Ancak bu yapılarda estetik ve sanat kaygısı yok. Kendi kültürümüzden, kendi değerlerimizden, kendi mimarimizden izler yok. Selçuklu veya Osmanlı mimarisi kullanılarak oluşturulan yapılara artık rastlamıyoruz. Sadece bilinçsiz bir şekilde üretiyor ve bilinçsiz bir şekilde tüketiyoruz. Toplum olarak bu anlayıştan bir an önce vazgeçmeli, gaflet uykusundan uyanmalı, kültürümüze, dilimize ve tarihimize sahip çıkmalıyız” diye konuştu.

Toplantının ardından NEÜ Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker ve MÜSİAD Konya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Lokman Koyuncuoğlu, günün anısına Prof. Dr. Derya Örs’e hediye takdim etti.