Küçük yaşlarda babasının "Bir mesleğin olsun" öğüdü ile ayakkabı imalathanesinde çırak olarak çalışmaya başlayan Coşkun, daha sonra kendi iş yerini açarak ayakkabı tamirciliği yapmak istedi.

Külhan Mahallesi 2. İstasyon Caddesi'nde üç metrekarelik dükkan kiralayan Ramazan usta, mesleğini 30 yıldır burada sürdürüyor.

Coşkun, gazetecilere yaptığı açıklamada, Toros Dağları'nın ortasında bulunan merkeze bağlı Seyithasan köyünde dünyaya gelerek, yaşam şartlarının zor olduğu köyde çobanlıktan başka bir işin olmadığını belirtti.

Coşkun, "Köyde yapacak bir şey yoktu. Tarım alanı az. Sabanla ekecek, orakla biçeceksin. 3-5 tane keçin olursa onu güdeceksin. Bu yüzden babam köyde kalmamı istemedi. İlkokulu bitirdikten sonra 'ele karış, bir meslek öğren' diye 12 yaşında Karaman'da bir ayakkabı imalathanesine beni çırak olarak verdi. O zamanlar okuldan çıkan çocuklar çırak olarak işe başlarlardı." diye konuştu.

"BABAM BENİ ÇOBAN YAPMAYI DÜŞÜNMEDİ, SANATA GÖNDERDİ"

Ayakkabı imalathanesinde 1988 yılına kadar çalıştığını, sonra kendi iş yerini açtığını anlatan Coşkun, bu mesleği 45 senedir yaptığını söyledi.

Coşkun konuşmasına şöyle devam etti:

“30 yıldır bu dükkandayım. 5 sene önce emekli oldum ama çalışmaya devam ediyorum. Bugünkü şartlarda bile işlerim çok iyi, tek başıma yetişemiyorum. Babam beni çoban yapmayı düşünmedi, sanata gönderdi. Babam vefat edeli 15 sene oldu. Her zaman için geçimimi, sağlığımı babama borçluyum. Köyde kalsaydım yapacak işim yoktu. Ben bu sektörde hiç zorluk çekmedim. Dükkanım biraz küçük ama ben alıştım. Evlendiğimde tek odalı bir ev kiralamıştım. Bu 3 metrekarelik iş yerinden kazandığımla 4 evladımı yetiştirdim. Onları helal rızıkla büyüttüm. Evimi yaptım, şükrettim."

"NEYİN NEREDE OLDUĞUNU BEN BİLİRİM"

Ramazan Coşkun, küçük de olsa iş yerini değiştirmeyi hiç istemediğini, burada kendine göre bir düzen kurduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Burası ana cadde üzeri. Metrekaresine göre kirası biraz pahalı gelebilir ama benim bundan şikayetim yok. Şimdi burada başka biri olsa çalışamaz. Benim dikiş dikerken, ayakkabı tabanı dikerken, yapıştırırken belli bir duruşum var. Başkası olsa yapamaz. Neyin nerede olduğunu ben bilirim. Bu dükkan çarşının tam merkezinde. Daha ucuz bir dükkan bulsam ara sokak olsa bu kez de akşama kadar iş yapamam, belki de kirayı bile ödeyemem. Bu dükkanda ise gece 12'ye kadar da dursam iş olur. Mekan ufak ama gönlümde çok büyük."

"BANA GELENLERİN ÇOĞU PAHALI AYAKKABILAR"

Mesleğin artık ilgi görmediğini, piyasada çok ucuza ayakkabı alınabildiğini vurgulayan Coşkun, "Ayakkabı tamirine çoğunlukla pahalı ayakkabılar geliyor. İnsanlar 20 liraya, 40 liraya ayakkabı alıyor. Tamir edilmesi gereken bir yeri olduğu zaman ayakkabıyı tamir ettirmek yerine atıp yenisini alıyorlar. Bana gelenlerin çoğu pahalı ayakkabılar. O yüzden müşteriler ayakkabısını tamir ettirerek kullanmaya devam ediyorlar." ifadelerini kullandı.

Coşkun, gençlerin artık sanata yönelmediğini, çırak bulunamadığını, gücü yettiğince bu mesleği sürdüreceğini de sözlerine ekledi.