Karamanoğullarından bir prenses ve beyin sandukaları bulundu

İbrahim Hakkı Konyalı’nın Karaman Tarihi adlı eserinde bahsettiği, ancak akıbeti meçhul olan iki mezar sandukası ortaya çıktı.

Çoktan yok olduğunu düşündüğümüz sandukalarla karşılaşmak, doğrusu sahipleri ile canlı karşılaşmışçasına bizi heyecanlandırdı.

Gökte ararken yerde bulmak…
Mezar taşını, aylarca Şeyh Ali Sultan Camii ile Zeyve Sultan Türbesi arasında aradık. Asîl Melek adlı prensese ait sandukanın bulunduğu Kara Ahmet’i ve evini, civar sakinlerine sorduk. Ancak ne Kara Ahmet’i tanıyan ne de Asîl Melek’e ait sandukayı bilen biri çıktı. O bölgeden bir şey çıkmayınca mezar taşlarının yok olduğu/edildiği düşüncesi ile hem aramaları hem de ümitlerimizi kestik. 
Ümitlerimizi kessek de, sandukalar zihnimizin bir köşesini de devamlı meşgul ediyordu. Tesadüfen Gazalpa Mezarlığı’nın kuzey-batısındaki Mezarlık Camisi üzerinden geçerken rastladığımız Ali Taş adlı yaşlı bir amcaya, buralarda mezar ve sandukalara rastlayıp rastlamadığını sorduk. Ali Taş amca “İşte orda!” diyerek 50 m gerimizdeki harabe olmuş bir evin yıkık duvarlarını gösteriyordu. Duvarların arka tarafına geçtiğimizde ise manzara tarafımız için inanılmazdı. Asîl Melek Sultan’ın sandukasını gökte ararken yerde bulmuştum. Üstelik yanında bir sanduka ve iki adet şahide hediyesi ile birlikte…
Mezar taşları kimlere ait?
Mezarlar, Çeltek Mahallesi 428. Sokak üzerindedir. Burası tarihi Çeltek Mahallesi Çeltek Sokaktır.  Karaman’da sokak adlarının sayısal adlara dönüştürülmesi sonrası sokağın adı da tarihe gömüldü gitti. Mezar taşlarından sanduka olanlar Asîl Melek ile Emir Çelebi adlı kişiler aittir.
İlk sanduka Asîl Melek’e aittir. Asîl Melek adlı prensesin sandukadaki tam künyesi şöyledir: 

Çelebi İsa Beg kızı Asîl Melek 
Ölüm Tarihi: Hicri Rebi’u’l-evvel 789/Miladi Mart-Nisan 1387
Kitabede geçen şehîde ifadesinden Asîl Melek’in ölümcül bir hastalık sonucu öldüğünü anlıyoruz.

İkinci sanduka ise İshak Beg oğlu Emir Çelebi’ye aittir. Tam künyesi şöyledir:
Sülâletu’l-Umerâ’i’l-Uzamâ’dan Emîr-i Kebîr merhûm İshak Beg oğlu Emir Çelebi
Sülâletu’l-Umerâ’i’l-Uzamâ, Büyük (ulu) beylerin sülâlesi anlamında Karaman oğullarını yüceltmek ve tanımlamak için kullanılmış bir terimdir.
Ölüm Tarihi: Hicri 1 Ramazan 796/ Miladi 30 Haziran 1394
Kitabeye göre merhum olan baba İshak Bey de burada yatmaktadır. 
Diğer iki taş, kitabesizdir. Bir tanesi parçalanmış altıgen prizmal bir taştır. Diğeri ise daha önce örneğini göremediğimiz başlığı sarıklı bir taştır.
Asîl Melek ile Emir Çelebi ile babası İshak Bey hakkında kaynaklarda bilgi geçmez. Vakfiye arşivleri açılmadığı sürece de Karaman’ın şehir hafızası tam anlamıyla oluşturulamayacaktır.
Bu mezarlar niçin buradalar?
Bu mezarların ve mezar taşlarının burada olması,  ilk bakışta yadırganabilir. Ancak Karaman oğulları döneminde şehir, kale merkezli gelişmiş ve su kültürüne göre de biçimlenmiştir. Mezarların bulunduğu yer, Gazalpa Çayı’na çok yakın ve Gazalpa Çayı’ndan ayrılan bir dereye sıfır noktasındadır. Derenin yatak izleri hâlen mevcuttur. Ayrıca Karaman Kalesi’nin çevresinin önemli bir yerleşim yeri olduğunu düşünürsek burada mezarların olmasını gayet doğal karşılamayız. Bu sandukaların bir türbede olması gerekirdi. Türbe yanında bir medrese, cami, zaviye vb. yapılar olması muhtemeldi. Sandukaların çevresinde olan muhtemel yapıların, Kale civarındaki diğer yapılar gibi Osmanlı’nın şehri alırken yıkıp kale duvarlarında kullanmış olma ihtimali de vardır. 
Tarihi adı ile Çeltek Sokak üzerinde bir tane de tarihi kuyu vardır. Kuyu şimdi kapalı olsa da yüzük diye adlandırılan mermer kuyu ağzına ait bir adet mermer taş halen sokak üzerinde durmaktadır.
Mezarlara bundan sonra ne olacak?
Bir gün sonra ayrıntılı inceleme yapmak için tekrar mezarların olduğu yere gittiğimizde bir başka amca bizi karşıladı. Bu kişi Karaman’ın son nalbantlarından Kara Yusuf lakaplı Yusuf Yalçınkaya imiş. Ayrıca harabe evin sahibi rahmetli Ahmet Yalçınkaya’nın oğlu. Yusuf Yalçınkaya amca, “Burası babamın evi idi.” dedi. Sandukalar hakkında ne bildiğini sorduk. Sandukaları göstererek “Bu dede, ben bildim bileli buradadır.” dedi. Sandukaları kimin yükselttiğini sorduğumuzda, “Oğlum Nuri burasını çok severdi ve ilgilenirdi. 5-6 yıl önce, sandukaların etrafına biriketten duvar yükseltti.” dedi.
Nalbant Yusuf Amca, bu arsanın şuurlandırıldığını, mahkeme ile ellerinden alındığını ve mecburi olarak sattıklarını söyledi. 
Sandukalarını akıbetinin bundan sonra ne olacağını bilmediğini eskisi gibi koruyamacaklarını da ilave etti.
Mezar taşlarını ve mezar taşlarının akıbetini, Konya Anıtlar Yüksek Kurulu’na ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Konya Bölge Müdürlüğü’ne bildirdik. 
Vakıflar Konya Bölge Müdürlüğü yetkilileri, yerinde inceleme yaparak burasının vakıf arazisi olmadığını, yürürlükte olan mevzuat çerçevesinde herhangi bir şey yapamayacaklarını, ancak Kültür Bakanlığı’nın yetki sahasına girebileceğini söylediler.
Anıtlar Yüksek Kurulu, burasını araştırmak üzere personel görevlendireceklerini söylediler.
Kültür Varlıkları Koruma Kurulu da durumdan haberdar edilecektir.
Civarda literatüre ve envantere girmemiş iki tane daha mezar taşı vardır. Bu taşlar Çeltek Mahallesi 414 ve 456 Nolu Sokak üzerindedir.

Araştırmaları ve yazıları için Yusuf YILDIRIM'a çok teşekkürler..