İstanbul’un fethinin 500’üncü yıldönümü olan 1953 tarihinde Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver tarafından hazırlanan “Fatih’in Defteri” kitabının tıpkıbasımı gerçekleştirildi. Süheyl Ünver tarafından milli ve manevi serveti kaydetme amacıyla hazırlanan dev eser, Fatih Sultan Mehmed’in 49 yıl süren ömrü hatırasına 50 sayfa olarak hazırlandı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür A.Ş., Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver tarafından hazırlanan Fatih’in Defteri’nin tıpkıbasımını gerçekleştirdi. Minyatür türündeki çalışmalardan oluşan Fatih’in Defteri adlı eserde üç Fatih portresi, üç Fatih tuğrası, Fatih’in annesi Hadice Hüma Hatun, babası Sultan II. Murad, hocası ve yakınında bulunan alimler Molla Hocazâde, Molla Gürani, Akşemsettin, Molla Hüsrev, Molla Zeyrek, Ali Kuşci ve Sadrazam Mahmud Paşa bulunuyor.

İstanbul’un fethinin 500’üncü yıldönümü olan 1953 tarihinde Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver tarafından hazırlanan kitabın bir diğer önemli tarafı da içinde bulunan mükemmel süslemeler. Ünver bu defteri kendi ifadesiyle “Fatih Sultan Mehmed’e manen sunulmak üzere” tek nüsha olarak hazırladığını belirtti.

MİLLİ VE MANEVİ SERVETİN KAYDI

Eserde yer alan bilgilere göre, Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in milli ve manevi serveti kaydetme arzusu ve her bilginin kağıda geçirilmesi gerektiği düşüncesiyle pek çok defter hazırladığı belirtilirken, bu defterlere suluboya ressamlığını da katarak belgesel niteliği kazandırıldığı görünüyor.

SAYFA SAYISI FATİH’İN ÖMRÜ KADAR

Ünver’in hazırladığı bu defterlerin en önemlisi olan “Fatih’in Defteri” Prof. Dr. İsmail Kara’nın katkılarıyla orijinal özelliklerine sadık kalınarak İBB Kültür A.Ş. tarafından yayımlandı. Süheyl Ünver’in minyatür türündeki çalışmalarından oluşan bu deftere, Ünver’in bizzat söylediği ve kızı Gülbün Mesara tarafından kaydedilen minyatürlerin açıklamaları ise düzenlenerek eklendi. Fatih’in Defteri, Fatih Sultan Mehmed’in 49 yıl süren ömrü hatırasına 50 sayfa olarak hazırlandı.

DEFTER, 15’İNCİ ASIR İÇİN HAZIRLANDI

Fatih’in Defteri adlı eserde; üç Fatih portresi, üç Fatih tuğrası, Fatih’in annesi Hadice Hüma Hatun, babası Sultan II. Murad, hocası ve yakınında bulunan alimler Molla Hocazade, Molla Gürani, Akşemsettin, Molla Hüsrev, Molla Zeyrek, Ali Kuşci ve Sadrazam Mahmud Paşa’nın resmedildiği minyatürler bulunuyor.

Defterde ayrıca Fatih Camii, Harbi Mescidi, Çanakkale’de bir camii, Fatih Medreseleri, Topkapı Sarayı Hazine Dairesi, Bâb-ı Hümayûn, Edirne Sarayı’nda Cihannüma Kasrı, Çinili Köşk, Daruşşifa, Tabhâne, Eski Saray, Yedikule ve Rumeli Hisarı’na ait çizimler yer alıyor.

GÖZLERİ DİNLENDİRMEK İÇİN BAZI SAYFALAR BOŞ BIRAKILDI

Deftere değer katan önemli bir diğer özellik ise içinde yer alan eşsiz köşe ve kenar süslemeleri. Fatih’in Defteri’nde ayrıca birkaç boş sayfa göze çarpıyor. Bu boş sayfalar “defteri incelerken yorulanların gözlerini dinlendirmeleri için” Süheyl Ünver tarafından özellikle boş bırakılmış.

Eserin broşür bölümünde ise Ünver’in Fatih’in Defteri’ni kendi kaleminden anlattığı yazıya aynen yer verilmiş.

Süheyl Ünver’in 17 Nisan 1953 tarihinde Milliyet Gazetesi’nde yayınlanan “Fatih Sultan Mehmed’in Defteri” başlıklı o yazısının bir bölümü:

“(…) Amma buna rağmen bir şeyler yapmak lazımdır dedik ve şuna karar verdik: Güya o devrin manzum ve mensur hatıralarını yazmak için bizden bir defter istenmektedir. Ortaları boş ve kenarlarına o devrin mahsulü resim ve tezhibler ve minyatürler yapılacaktır.

Defter bittabi 15. asır için hazırlanacaktır. O devrin zevki çok ince, çok mütenevvi ve oldukça da yüklüdür. Amma biz de bundan 5 asır sonra yani 20’inci asırda yaşıyoruz. Asrımızda ruhumuz bizi yormayacak, tenevvüden haz duyduğu kadar da sadelikte karar kılmıştır. Binaenaleyh bunlar az, doğru ve sade olacaktır. Fatih 49 sene yaşamıştır. Binaenaleyh her seneye bir sayfa ayırmalı, sonuyla beraber 50 sahife olmalıdır. 50 sahifenin hepsinde aynı büyüklükte bir yazı yeri bıraktık. İcab ederdi amma metin şimdiden hazırlanmadı. Boşluklara o devri alakadar eden resimler yapılacaktı. Bunları biz bir sıraya tabi olmayarak yapmağa başladık. Şimdiye kadar yaptıklarımız: Fatih’in altunlu ve mürekkepli 3 tuğrası. Bir sabah namazını kıldığı Harbi Mescidi, Molla Güranî, Molla Hüsrev, Ali Kuşci, Ak Şemseddin, Sadrâzam Mahmut Paşa, II. Sultan Murad, Topkapı Sarayı’nda Hazine Dairesi, Edirne Sarayı’nda Cihannuma Kasrı, Çinili Köşk’ün çinileri, okuduğu kitapların müteaddit tezhipleri ve hususi kütüphanesinin birkaç temellük kitabesi. Bâb-ı Hümayun, Yedikule, Fatih’in hırkası, Darüşşifa, Tabhane, zamanında İstanbul’un kuşbakışı resmi. Fatih’in müteaddit minyatür ve resimleri ve bunlardan istiâne ile hazırlanan bazı kompozisyonlar. Zamanının Türkçe ve kendisine ithafen adapte olarak yazılmış Hekim Sabuncuoğlu’nun Cerrahiye eserinden 2 tedavi sahnesi, Rumelihisarı... vesaire bu meyana giren örneklerdir.

Bu nihayet bir defter. Her türlü teferruatiyle birlikte neşredilmesi düşünülmemiştir bile. Bu cihetle tamamen hususi bir mahiyettedir. Daha bizler böyle ciddi mevzular üzerinde durmak hususunda itinaya henüz alışmadık. Bu cihetle bu deftere vermek istediğimiz asalet ve bekâret şimdilik mahfuz kalacaktır. Tezyinatta asla kendimizden ilâveler yapmadık. Hemen o devrin otantik çalışmalarını örnek tuttuk. Minyatürler de kezâ. Ondan harice çıkmadık. Yalnız lüzumsuz ve yapılmaları zaman ve çok lüzumsuz yerleri kaplayacak olan teferruata yer vermedik. O devrin manzara ve bina resimleri hakkında esaslı ve o devirden kalmış bir örnekle karşılaşmadığımızdan 16 ve 19. asırlar arasında resim tekniğini örnek tuttuk ve bunda biraz mütenevvi çalıştık ve birkaç yerde de o devrin mânalılarını 19’uncu asırda beynelmilel dokümanter çalışma tarzında çizdik. Bütün bunlar 29 Mayısta açılacak bir ufak ve hususi sergide teşhire arz olunacaktır. Bizim de çorbada tuzumuz bulunsun kabilinden bir şeyler yapılması elzem diye düşüncemizin bir in’ikâsından başka bir şey değildir. Her ne kadar bu defter Fatih’in şahsiyetine layık görünmeyebilir amma, bizler kendimize saygımızın ifadesi olarak yapmamız icab eder dedik ve yaptık. İsteyenler Tıp Tarihi Enstitüsü’ne gelip görebilirler.

A. SÜHEYL ÜNVER KİMDİR?

88 yıl süren ömrünü 14 Şubat 1986’da İstanbul Kalamış’taki evinde tamamlayan A. Süheyl Ünver, uzun süren bu hayatın 75 yılını okumak, araştırma yapmak, ders vermek, hekimlikte bulunmak, el yazması eserler üretmek, defterler hazırlamak, konularına göre tasnif ettiği zarf ve dosyalarda muhtelif evrakı değerlendirip esaslı bir arşiv kurmak, ilmi makaleler, gazete yazıları, kitap, risale, broşürler yayınlamak ve şiirle meşgul olmak şeklinde özetlenebilir.

Akademik hayatı boyunca Türk tıp tarihinin seçkin bir temsilcisi olarak yurtiçi ve yurtdışında sayısız kongre ve toplantıya katılıp bildiriler sunan ve bu sahada sayısız neşriyata imza atan Ünver, Türk Tıp Tarihi Kurumu kuruculuğu ve azalığı, Türkiye Tıp Encümeni’nde, Türk Dil Kurumu’nda, Türk Tarih Kurumu’nda ve Milletlerarası Tıp Tarihi Cemiyeti’nde, Türkiye Tıp Encümeni gibi kuruluşlarda üyelik görevlerinde bulunmuştur.