Türk edebiyatının ve Türk düşünce tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Yunus Emre, yeni bir çalışmayla tekrar gündeme geliyor. İnsanlığın, Müslüman Türk toplumunun ve Türkçenin büyük sıkıntılarla karşı karşıya geldiği zamanlara tanıklık eden Yunus Emre’nin iki büyük eseri Divan ve Risâletü’n-Nushiyye, tek nüsha yöntemi esas alınarak yeniden inceleniyor. Yalnızca evrensel değerlerin değil, arı ve duru bir dili tercih eden tavırlarıyla Türkçenin de ses bayrağı olmayı başaran Yunus Emre’nin hatırası niteliğindeki bu eserler, Türkçenin Anadolu’daki macerasına da ışık tutuyor.

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İdris Nebi UYSAL tarafından yapılan yeni çalışmada Yunus Emre Divanı ve Risâletü’n-Nushiyye, Karaman nüshası esas alınarak yayına hazırlanıyor. Araştırmacı, adı geçen eserlerin bugüne kadar birçok kez incelendiğini, ancak bu çabaların Karaman nüshası dikkate alınmadan yürütüldüğünü, bu yüzden eksik kaldığını dile getiriyor. Karaman nüshasına yer veren tek çalışmanın ise bir edebiyat incelemesi olduğunu belirten Uysal; eserin, özellikle de Karaman nüshasının bugüne kadar dil yönüyle ele alınmadığını ifade ediyor.  

Yapılan çalışmaların hepsinin türlü ihtiyaçlara cevap vererek ciddi bir boşluğu doldurduğunu ve yeni çalışmaların önünü açtığını söyleyen Uysal sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak şu da bir gerçek ki her iki eserin Karaman nüshası, bir araştırmacı dışında kimsenin pek itibar etmediği bir metindir. Ayrıca eldeki nüsha, bugüne kadar müstakil olarak hiç incelenmemiş, eserin dilini bütün yönleriyle açığa çıkaran bir çalışmaya da konu olmamıştır. Dolayısıyla divan ve mesnevideki dil kullanımını ortaya çıkaracak, onun Eski Anadolu Türkçesi içindeki yerini tayin edip tarihî ağızlardan hangisiyle kaleme alındığını tespit edecek, Türkiye Türkçesi ağızlarıyla ilişkisini belirleyecek yeni ve kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Bu yöntem, eserin ağzını meydana getiren etnik unsurların da bilinmesini sağlayacaktır. Bu düşüncelerin hayat vereceği çalışma, Eski Anadolu Türkçesi araştırmaları için de önemli bir adım olacaktır. Zira bugüne kadar yürütülen çalışmalarda, eserlerin tarihî ağızlarla ve günümüz ağızlarıyla ilişkisi, etnik yapıya göre değerlendirilmesi hep ihmal edilmiştiri,” dedi.

Çalışmanın Türkçe ve Yunus Emre araştırmalarına farklı bir bakış açısı getireceğini düşünen Uysal sözleri şöyle tamamlıyor: “Türkçenin tarihî gelişimine ışık tutan eserleri konu edinen araştırmalarda, geçerli ve elverişli sonuçlara ulaşabilmek için tenkitli çalışmalar yapmak yerine tek nüsha çalışmalarına yönelmek şarttır. Ortaya, kusurlarından arındırılmış (yeni) bir metin çıkaran tenkit yöntemi; tarih, edebiyat, sanat ve kültür araştırmacılarına çeşitli imkânlar sunan ve birtakım kolaylıklar sağlayan bir usuldür. Tek nüsha yöntemi ise o nüshanın tarihî ağızlardan hangisiyle yazıldığını, hangi döneme ait olduğunu belirlemeyi kolaylaştıracak, birçok kopyası bulunan eski metinlerde eldeki nüshalardan hangisinin ilk olduğu konusunu aydınlatacaktır. Böylece Anadolu’da yazı dilinin ilerleyişini takip etmek daha kolay olacaktır. Ayrıca her eserin/nüshanın kendi içinde bir bütün olduğu gerçeği dikkatlerden uzak tutulmamalıdır.”