Karaman Gündem sorumlusu Sevgili Önder Bey ile olan muhabbetim yüzünden, Karaman Gündem’de Karaman Tarihi’ne dair, gerek gündeme dair ve gerek ise “irticali” olarak bilgiler veriyorum.

Bütün hayatım boyunca kendimden bahsetmeyi sevmedim, sevmem. Kendim Karamanlıyım, ilk-orta-liseyi Karaman’da okudum, Üniversite’yi İstanbul’da Edebiyat Fakültesi’nde Tarih bölümünde okudum, master yaptım, doktora yaptım. 33 yıldır da Osmanlı Arşivi’nde çalışıyorum.

Tabiatiyle işimiz tarih ve arşiv. Arşiv deyince Osmanlı Arşivi. Bizzat elimden milyonlarca arşiv vesikası geldi geçti; okuduk yazdık. Bir taş bile olsa bulunduğu ortama uyum sağlar, oradan bir şey alır oraya bir şey verir. Hiç kimse şiir sevmek ile şiir bilmek ile edebiyatçı olamaz;

Türkü sevmek başka, türkü dinlemek başka, türküyü anlamak başka, türkü sevmek halk edebiyatçısı olmaz değildir. Ben çok severim türküleri, babamdan kalma mirastır, türküleri çok severim, ne diyor anlamaya çalışırım. Hemşehrimiz sayılır, Musa Eroğlu (kendisini çok severim, büyük bir üstadıdır)

Bir gün bir TV programında kendisini izledim -Gençler, türkü sadece bir tını ve kafiye değildir, bunların bir hikayesi vardı. Mesela orada kendisinin söylediği bir “Kozanoğlu” türküsü vardır, onu söyledi ve hikayesini anlattı. Bir türkü sadece bir kafiye ve tel değildir. Mesela geçenlerde bir türkü dinledim Konya ve Konya Bozkır Havaları meşhurdur “Bozkır dedikleri böyük kasaba” diyor türküdür. Bu türküyü ilk yakan kim bilir nasıl bir hayat yaşıyordu, belki bir göçebe idi Belki bunu ilk söyleyen bir dağ başında yaşıyordu, onun için Bozkır çok büyük bir yer idi.

Düne kadar Bozkır’ın adı bile yoktu. Bozkır’a büyük kasaba diyen birine İstanbul’u Ankara’yı İzmir’i Konya’yı anlatamazsın. Eski zamanlarda dağlarda hayvan otlatan iki yörük çobanı kendi aralarında konuşuyorlar imiş Bunlar bir dağ başında, te uzak bir dağ başından şehrin ışıklarını seyrediyorlar imiş

Biri birine sormuş:

"-Ulan bu şehirdekiler ne yer ne içiyorlardır?

Bir rivayete göre:

- Ulan ne yiyecekler, herhalde pekmez yiyorlardır

Diğer bir rivayete göre de:

- Ulan ne yiyecekler, soğanın cücüğünü yiyorlardır herhalde demişler.

Dağ başındaki insana şehiri, şehirdekine de dağ başını anlatamazsın veya bozkır’a büyük kasaba diyen bir saz şairine Konya’daki Mevlevi dergahını anlatamazsın. Konuyu getirecek olduğum yer şurası: Ben biraz bilgiya takıntılı biriyimdir Bizim Karaman Belediyesi, Valilik, Üniversite, Kültür Müdürlüğü web sitelerini inceledim Bir baktım, Karaman ilinin Larende olan ismi Cumhuriyet ile beraber Karaman olarak değiştirilmiştir. Üniversite dahil bu bilgiler yazıyor. Dindar Dilbaz diye bir abimiz Kültür Müdürü idi, ona söyledim,

- Abi bu bilgiler doğru değil, konu şundan şundan ibaret Bunun ile yetinmedim yollar önce tarihini tam olarak hatırlamıyorum, Karaman’da benim de fikir sahibi olduğum bir İmaret dergisi yayınlandı.

Bu derginin 1. Sayısına “Larende Ne Zaman Karaman Oldu” başlığı altında bir makele verdim. Yazıyı dizen arkadaş başlığı “Karaman Ne Zaman Larende oldu” diye absürt bir şekilde yazmış. Orada Osmanlı Arşivi vesikalarına istinaden Larende isminin ne zaman Karaman olduğunu yazdım.

Bu gün hala bakıyorum, Karaman Kültür Müdürlüğü sitesinde bütün belgelerini sunmuş olmama rağmen, hala bilgi düzeltilmiyor.

Geçen gün bir konu için web taraması yaparken muhtelif konuya dair yazılara rastladım eski yazı okuyor olmak arşivcilik değildir, eski yazı okuyabilmek başka, onu anlamak başka, ondan sonuç çıkarmak başka bir şeydir. Tarihe dair kitapları okumak, onlara heves etmek ile tarihçi olunmaz. Eski yazı okumak ile de arşivci ve tarihçi olunmaz. Bu hatayı arşiv çalışanları da, akademisyenler de, mahalli hevesliler de yapıyor. mesela: Hasan Şimşek burada demiş ki, “Doğan Koçer’e göre” Doğan Koçer diye bir şey yok, Doğan Koçer arşiv kaynaklarından bahsediyor.

Doğan Koçer hiçbir şey demez, böyle bir yorum olur mu?

Doğan Koçer bir yerlerden bir şey bulmuştur, 33 yıllık arşivci ve tarihçi olarak.

https://www.ermenekinsesi.com/larende-ne-zaman-karamanoldu/7900/ mesela

Yusuf Yıldırım kendisini tanırım, kütüphanecilik mezunudur. Böyle tuhaf bir yazı yazmış

https://www.karamandauyanis.com/yazarlar/yusufyildirim/karaman-mi-larende-mi/205/

Yusuf benim yazıdan alıntı yapmış ama yine de konuyu anlayamamış.

Yusuf’a dayanarak Şerafettin Güç diye birisi de Larende Karaman konusuna dair bir iki laf etmişler. Bu yazıda her ikisi de Salnamelerden bahsetmişler.

Salnameler önemlidir, ama salnameler bir öncekini tekrar eder Yakında yayınlanacak kitabımızda, Larende’nin ne zaman Karaman olduğuna dair ayrıntılı bilgi vereceğim Ancak, şu kadarını söyleyeyim Verilen bilgiler doğru değildir.

*not: maksadım polemik yapmak değildir.