30.10.2011 Pazar sabahı Hacıbaba dağına Cumhuriyet zirvesi için toplanan 14 kişi, hava durumunun müsait olmadığında hemfikir oldu ve ufak bir oylamada faaliyet rotasını Meke İvrize çevirmişti. Mazeretleri nedeniyle ismini son anda sildiren arkadaşlarımızı gezimize katılsın veya katılmasın herkesi, CUMHURİYET adına maruz görüyoruz 08:00’de bütün aksaklıklara ve ekici ekibe rağmen dernek yerimizin önünden hareket ettik. Merakla beklenilen yolculuğumuz başladı, vur patlasın çal oynasın modunda Karaman Karapınar yoluna koyulmuş ve gözlerimizde Hacıbabanın bulutlu ve riskli haline bakıp bakıp kendimizi haklı görerek Karadağın hizasından il sınırlarını çoktan çıkmıştık. Uyku mamurluğunda tam uyuyacaktık kendimizi mistik bir Anadolu kahvesinde Hotamışda çay içerken uyandırdık. İlk rotamız Yarımoğlu obruğuydu, sanki yol kenarına saklanmışta birilerini gafil avlayayım buda size ders olmalı dermişcesine Konya Adana yolunu selamlayan Obruk kenarında emniyetli ip birliğinde heyecanlı anlar yaşadık. Bu arada olan Fedai hocanın yıllanmış su geçirmez pantolonuna oldu, obruk kenarında resim alayım derken dikenli teller az daha hocamızı bizden alacaktı. Keyif içinde obrukdan ayrıldık. Saman sarısı bozkır buram buram Anadolu kokarken Karapınar erozyonla mücadele binasında ihtiyac molası verdik. Pazar günü olmasına rağmen görevlinin binayı bize açması bir sürpriz oldu, ve teşekkürlerimizi iletiyoruz. Terkedilmiş rüzgar erozyonu köyden geçip Karapınarın hatta Türkiye’nin son çöl kumullarına vardığımızda hayretlerle kumulların üzerinde kısmen Leyla Mecnun kısmen Seferoğulları filimlerini hatırladık, tepeden Fatih, Fedai, Ayşe, Eray, Fatoş, Şerife,Urfi uçarken ( seferoğlulları) kendimizi bir an film setinde hissettik, her yer kumdu ve insanın doğayla mücadelesinin 50 yıllık mazisinin başarısını gördük. İsmail Adem Tayyar Selman Kazım Nesrin Nevin (tellioğulları) şaşkın bakışlarla çocukluklarının tadını çıkaran koca insanların (seferoğulları) tepeden yuvarlanışını karelere aldılar. Yolumuz Mekeye . Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde bir sulak Meke varmış, Meke nin suları 2*3 sene öncesinin bu mevsimine göre oldukça iyi durumda, Meke ye tam kadro zirve yapan ekibimiz Burada Artcımız İsmail ağabeyin özverili çalışmalarını yabana atmadı urfi ve erayın şerife ve selmanın elleriyle beslediği İsmail abi ve Zirvenin en yorgun ama en yürekli Nevin ablamız çok geçmeden zirve tadını görsel manzarayla çıkarmaya başlamışlardı. Uzun ve kuytu yemek molamız bitmişti tayyar ın grubumuzu terk edip başıboş gidişi boşa değilmiş meğer Mekeye gelen İsveçli turistleri karşılayan Tayyar Türk misafirperverliğinin en güzel örneklerini göstermiş olmalı ki grubumuzla yolda karşılaşan İsveçli ekip bize de oldukça samimi ve sıcak davrandı. Grup Mekeden inip Yılanlı obruğunda soluğu almıştı çokdan. Yılan göremesek te yaklaşık 20 dakika sonra Acı gölün sularından tatma imkanı bulduk, Akın turun usta şöförü Erhan ağabeyin Acı gölü ıskalaması bile acı gölden bizi cevirmemişti, bol miktarda taş örneği alan grubumuz, akşam olurken kendini İvrizin enfes balığına hazırlamıştı. Ereğli müzesi, Ereğli ulu camii, Ereğli kervansarayı turunun ardından Hitit anıtı önünde resim çekinirken bulduk kendimizi yine, dilek havuzuna iyi dilekler temennisiyle bozuk paralar atıldı. 2800 yıllık Hitit kabartmasını yalnız bırakıp o enfes ivriz alabalığının tadını çıkaran grubumuz saat 20.00 da keyifli bir gezinin ardından Karaman’a döndü.