Dünya arıcılarını buluşturan 4. Muğla Arcılık ve Çam Balı Kongresi, 20. Apislavia Kongresi ile birlikte eş zamanlı olarak Fethiye’de başladı.

35 ülkeden çok sayıda arıcının yanı sıra Türkiye’den de arıcların katıldığı kongrede bin 700 arıcı buluşturdu. Kongrenin açılış törenine, Muğla Valisi Amir Çiçek, Fethiye Kaymakamı Ekrem Çalık, Seydikemer Kaymakamı Muammer Köken, Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz, Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya Şahin, Dünya arıcılar birliği başkanı Gilles Ratig, Muğla Orman Bölge Müdürü Mustafa Kara, Apislavia ülkeleri arıcılar birliği başkanı Tadevsz Sabat, Geka genel sekreteri Süleyman Alaya katıldı. Kongrenin açılış töreninde halk oyunları gösterisinin yanı sıra davul şov ilgiyle izlendi. Kokteyl sırasında da Fethiye Belediyesi Mehteran Takımı marşlarla kongreye katılan yerli ve yabancı arıcılara unutumayacakları anlar yaşattı.

"TÜRKİYE BAL ÜRETİMİNDE DÜNYA’DA İKİNCİ SIRADA"

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün, Ölüdeniz liberty lykia hotelde düzenlenen kongrenin açılışında yaptığı konuşmada, arıcılığın, bitkisel üretime olan katkısı ve insan sağlığındaki önemiyle ülkenin en yaygın ve geleneksel etkinliklerinden birisi olduğunu söyledi. Ülkenin, doğa koşulları, sahip olduğu iklim koşulu ve flora zenginliğiyle büyük bir arıcılık potansiyeline sahip olduğunu belirten Özgün, bu potansiyelin koloni sayısı ve bal üretimi açısından Türkiye’yi dünyada ikinci sıraya yerleştirdiğini ifade etti. Özgün, koloni sayısı ve bal veriminin her yıl artmasına rağmen, bu durumun var olan ekolojik zenginliği ve gerektirdiği potansiyel açısından tatmin edici olmadığına işaret ederek, "Bu durum, yetersiz ana arı üretimimiz, yaşlı ana arılar, standart olmayan arı kovanı kullanımları ve yanlış bal arısı yönetimi, hastalık ve zararlıların da ilavesiyle daha yükseklerde olması gereken bal üretimini aşağı çekmektedir. Bu tür olumsuz koşullara rağmen her türlü bitkisel ve hayvansal faaliyetin yoğun şekilde yapıldığı ülkemizde, arıcılık önemli bir tarımsal girdidir" diye konuştu.

Arının insan beslenmesi ve ekonomik katkılarının yanında, doğal dengedeki işlevlerinden en önemlisinin tozlaşma olduğuna dikkati çeken Özgün, tozlaşmanın yapılamamasının aynı zamanda Çiçekli bitkilerin üreyememesi anlamına geldiğini vurguladı. Özgün, bu durumun beraberinde doğadaki birçok canlının ve ekolojik sistemin yok olmasına neden olacağını dile getirdi. Pek çok bitkinin döllenmesine etkisi olan arıcıların, doğal yaşamın zorunluluğu için arıya gereken değerin verilmesini net bir şekilde ortaya koyduğunu anlatan Özgün, şöyle konuştu: "Türkiye Arı Yetiştiriciliği Merkez Birliği organizasyonları ile düzenlen arı çalıştayları ülkede var olan sorunları gözden geçirip, çözüm üretmek adına katkıları büyüktür. Bu bilinçle yapılan çalıştayın ülkemize yararlı olmasını diliyorum. Türkiye Arı Yetiştiriciliği Merkez Birliği’ni bugüne kadar bakanlık olarak destekledik, desteklemeye de devam edeceğiz. Elimizden gelen her türlü desteği ve yardımı yapmak zorundayız. Ülkemizin önemli bir değeri olan arıcılık sektörünün gelişmesi ve ilerlemesi için projelerimiz var. Bunları ortaya koyarak Türkiye’nin bal üretimin daha iyi noktaya gelmesine katkı sunacağız."

"94 BİN TON BAL ÜRETİLİYOR"DÜNYA ARICILARI FETHİYE’DE BULUŞTU"

Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Bahri Yılmaz ise, Anadolu’nun bir arıcılık "ülkesi" olduğunu, dünyada ilk yazılı arıcık belgelerinin 3673 yıl önce Hititler döneminde ortaya çıktığını söyledi. Hitit kanunlarının 91 ve 92. maddelerinin arıcılıkla ilgili olduğunu dile getiren Yılmaz, arıcılığın binlerce yıldır insanlar için önemli bir değer olarak görüldüğünü ifade etti. Yılmaz, ülkede arıcılıkla ilgili 79 il birliği, 56 bin üye ve 5.9 milyon kovan ile 94 bin ton bal üretildiğini, bu kapsamda da dünyanın ikinci büyük arıcılık ülkesi konumunda olduklarını dile getirdi. Türkiye’nin arıların gen merkezi konumunda olduğuna işaret eden Yılmaz, şunları söyledi: "Bu gen merkezi Türkiye için büyük bir avantaj. Muğla’da çam balı yapan arı ayrı, Karadeniz’de kestaneden bal yapan arı ayrı, Doğu Anadolu’da kışlayan arımız ayrı, İç Anadolu’da yaşayan arımız ayrı. Bu değerleri birçok proje yaparak bakanlığımız ile arıcılarımızın hizmetine sunmaya talip olduk. Başarmak için elimizden geleni yapıyoruz."

Yılmaz, bal veren bitkilerin yüzde 70’inin Anadolu’da bulunduğunu, bu bitkilerinde 3 bin 900’nün Anadolu’ya has endemik türden oluştuğunu kaydetti.

"MUĞLA ORMANLARI, ÇAM BALI İHRACATININ TEMEL DİREĞİ"

Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya Şahin de Avrupa’nın en önemli ve en eski arıcılık birliklerinden olan Apislavia’nın 20. Kongresi ile eş zamanlı düzenledikleri 4. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’ne 25 ülkeden 350, ülke genelinden ise 850 katılımcının kayıt yaptırdığını söyledi. Şahin, Muğla ormanlarının çam balı ihracatının temel direğini oluşturmasının yanında arıcılık faaliyeti olarak da Muğla insanının kültüründe yer aldığını dile getirdi. 2008’de arıcılığın özdeşleştiği bir kentte Muğla’nın öz kaynakları çerçevesinde bu kongrenin ulusal değil, uluslararası olması gerektiği ilkesiyle yola çıktıklarını söyleyen Şahin, farkındalık yaratmayı başardıklarını ifade etti. Şahin, 2013 yılında Bükreş’te yapılan toplantıda Apislavia ülkeleri ile Muğla Arıcılar Birliği kongresinin eş zamanlı yapılması kararı alındığını hatırlatarak, "Kongremize 195 bildiri başvurusu yapıldı. Bunlardan 69’u kabul gördü. Kongrede, arıcılarımızın dinlemek istediği konuları, bilimsel sunumlarla yerine getirmeye çalışacağız" diye konuştu.

Dünya arıcılar birliği başkanı Gilles Ratig ve Apislavia ülkeleri arıcılar birliği başkanı Tadevsz Sabat ise Türkiye’de olmaktan ve arıcılar olarak tüm Dünya aynı merkezli çalışmaktan bilgi alış verişi yapmaktan mutlu olduklarını söylediler.