19 sağlık Sendikasının ve 2 Aile Hekimliği Derneğinin bir araya gelerek oluşturduğu Sağlık ve Sosyal Hizmet Birlik ve Mücadele Platformu SABİM Adına, Birlik Sağlık-Sen, Genel Sağlık-İş, Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Yeni Sendika İl Temsilcileri ve üyelerinin katılımı ile Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde SABİM Platformunu Temsilen, Birlik Sağlık Sen Karaman Temsilcisi Durmuş Ali Toptaş yaptığı basın açıklamasında;
“Sağlık ve sosyal hizmet kolunda görev yapan değerli çalışanlar, 
21 Sivil Toplum Örgütünün bir araya geldiği SABİM platformunda yer alan kuruluşlara üye olarak bizlere olan güvenini tasdik eden kıymetli üyelerimiz, siz değerli halkımız ve hastalarımız,
Ayrı yönlerimizi bir kenara bırakarak sağlık ve sosyal hizmet kolunda görev yapan kamu çalışanlarının ortak taleplerini, haklı mücadelemizi daha sesli duyurabilmek, birlikteliğimizi ortaya koyabilmek adına SABİM platformu çatısı altında bir araya geldik. 
Toplu sözleşme taleplerimizi belirleyerek, platformun büyük çoğunluğunun katılımıyla 1-2 Ağustos’ta ülke genelinde iş bırakma kararı aldık. 
ÇÜNKÜ:
ÖLÜYORUZ! 
ÖLDÜRÜLÜYORUZ! 
EKONOMİK OLARAK AÇLIK SINIRINDAYIZ! 
TÜKENİYORUZ! 
Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz! 
Aynı şekilde sosyal hizmet çalışmaları kapsamında yapılan hizmetlerde de hizmette sınır tanımayan sosyal politikalar sayesinde çalışan arkadaşlarımız birçok şiddete maruz kalmaktadır.
Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz! 
Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık ve sosyal hizmet talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri, sınır tanımayan sosyal yardım hizmetleri…
Şiddeti üreten, bu sistemin ta kendisi, biliyoruz. 
Çeşitli kalemler altında ödenen ve emekliliğe yansıtılmayan ek ödemelerle avutuluyoruz, kandırılıyoruz. Gerçek enflasyon karşısında bizlere sadece %17,5 zam reva görülürken, emekliliğimize yansımayan seyyanen zam ile eğitimli olmak cezalandırılıyor ve mezarda emekliliğe mahkûm ediliyoruz. 
Alım gücümüz büyük bir hızla azalıyor, fazla çalışma ücretimiz, iş hukukuna göre normal mesaimizin 2 katı olması gerekirken, yarısından az alıyoruz. Çocuklarımız için sağlıklı beslenme koşullarını sağlayamıyoruz, eğitim masraflarını, kiramızı bile ödemekte zorlanıyoruz. 
Uluslararası aile hekimliği uygulamaları ile ilgisi olmayan düzenlemeler yetersiz. 
Aile sağlığı merkezi gider ödemeleri yetersiz.
Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı sorunu çözülmüyor.
Düşük tavan katsayısı ve destek ödemesi ile aile sağlığı çalışanları yok sayılıyor ve birçok angarya iş yükü ile 85 milyon vatandaşın koruyucu sağlık hizmeti ihmal ediliyor. 
2010 yılından bu yana sayısız başarı elde etmiş aile hekimliği uygulaması, liyakatsiz eller sebebiyle geriye gitmeye devam ediyor.
5258 sayılı Aile Hekimliği Kanunu’nu düzenlemek yerine 657 sayılı Kanuna göre ceza verilerek anayasal haklar görmezden geliniyor, 
liyakatsizlik ve art niyet, yönetimdeki etki alanını giderek arttırıyor. 
Sağlık ve Sosyal Hizmetler sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, Hekimlerimiz, Eczacılarımız, Hemşirelerimiz, Ebelerimiz, Psikologlarımız, Sosyal Çalışmacılarımız, Teknikerlerimiz, Teknisyenlerimiz; Genel İdari, Teknik ve Yardımcı Hizmetler Sınıflarındaki Çalışanlar gibi Sağlık ve Sosyal Hizmetleri ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. 
NEFES ALAMIYORUM, İMDAT! DEMEYEN KİMSE KALDI MI ARAMIZDA? 
Daha ne kadar dibe vurabiliriz? Artık göğsümüzü gere gere Hekimim, Eczacıyım, Hemşireyim, Ebeyim, Sağlık Çalışanıyım Psikoloğum, Sosyal Çalışmacıyım Öğretmenim demeyi geçtik, çalışanlar olarak Memurum demekten utanır hale geldik.
Ayrıca, Sarı-Sen’in Toplu Sözleşme Teklifinde ileri sürdüğü, 
Dayanışma aidatını kabul etmiyoruz! Sendikal ikramiyenin barajlara bağlanmasını kabul etmiyoruz! Yetkili sendika tarafından kullanılan ve ayrımcılığa yol açan tabip dışı ifadesini kabul etmiyoruz! 
Ne yapacağız? Kafamızı öne eğip “Boş ver, böyle gelmiş böyle gider, başımı derde sokmayayım” mı diyeceğiz! 
Yoksa bize yapılan zulme sesimizi çıkarıp tepkimizi mi göstereceğiz? 
Tabii ki, demokratik tepkimizi meşru zeminde göstererek, hep beraber, tek bir ağızdan artık yeter, hakkımızı verin diyeceğiz! 
Biliyoruz ki, sağlık, en temel haktır. Sağlık hizmetleri bir ekip işidir ve bir bütündür! 
Ülkemizde oluşacak ideal sağlık sisteminin en büyük destekçisi olan bizler, hastalarımızın nitelikli tedavi olma, bakım alma ve iyileşme hakkını savunduğumuzun bilinmesini arzu ediyoruz. 
Aynı şekilde yapılan sosyal hizmet faaliyetleri halkımızın biraz olsun refaha kavuşması için değilmidir?
Pandemide, depremlerde ve her türlü zorlu şartlarda halkımıza ve hastalarımıza verdiğimiz fedakârca hizmetin unutulmamasını bekliyoruz. 
Nitelikli sağlık ve sosyal hizmetler için verilecek bu mücadelede sadece kendimiz için değil, hastalarımız ve sosyal hizmet ihtiyacı olan halkımız için de mücadele ettiğimizin bilinciyle, tüm halkımızı yanımızda olmaya davet ediyoruz. 
Bu sebeplerle; 
Hakkımız, halkımız ve hastalarımız için, ideal sağlık ve sosyal hizmetler sistemi için, 
Ülke genelinde bugün ve yarın acil işlemler dışında sağlık ve sosyal hizmetleri durduruyor iş bırakıyoruz. dedi.
AYRICA SABİM PLATFORMUNUN TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİNİ 5 (BEŞ) BAŞLIKTA SIRALADI.
ŞİDDET
Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde ilgili tüm meslek örgütleri ve sendikaların da temsil edildiği Şiddetle Mücadele Kurulu kurulmalıdır.
Kamu çalışanlarına yönelik şiddet vakalarının önlenmesinde etkin yasal düzenlemelerin yanı sıra işyerlerinde de gerekli teknik önlemler alınmalı, birimler kurulmalıdır.
Beyaz kod veren sağlık çalışanı olayın olduğu gün idari izinli sayılmalıdır.
Aile sağlığı birimlerinde güvenlik görevlisi bulundurulmalıdır. Bu güvenlik görevlilerinin mali ve sosyal hakları Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır.
Şiddet kadar, kurumlarda yaşanan mobbingin de önemi kavranmalı, buna ilişkin yasal mevzuat düzenlenmelidir.
MALİ HAKLAR
Tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının ücretleri, en düşük devlet memuru aylığı yoksulluk sınırı üzerine çıkarılarak, emekli aylığına yansıyacak şekilde tek kalem maaş olarak ödenmelidir. Tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının maaşları da eğitim düzeyi, hizmet yılı, mesleki sorumluluklar ve riskler gözetilerek yeniden belirlenmelidir. Tüm çalışanların vergi oranı %15 olarak sabitlenmelidir.
Nöbet ücretleri, aylık ücretin saat başına düşen tutarın en az 2 katı olacak şekilde ödenmeli, bu nöbet ücretine riskli birim ve gece çalışma farkı ile resmi ve dini bayramlar %100 olarak eklenmelidir. Nöbet ücretlerinin takip eden ayın en geç 15’inde genel bütçeden ödenmesi hüküm altına alınmalıdır. 
Tüm kamu sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına kendi bayram ve mesleki kutlama günlerinde (14 Mart Tıp Bayramı, Hemşireler Günü, Ebeler Günü, Eczacılar Günü, Psikologlar Günü, Sosyal Çalışmacılar Günü,  Sağlıkçılar Günü vb.) bir maaş tutarında tediye verilmelidir. Ayrıca, tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına yılda iki kez bir maaş tutarında ikramiye verilmelidir.
Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanından yıllık izin ve hastalık raporlarında maaş kesintisi yapılmamalıdır. Aile sağlığı çalışanlarının 1,5 olan tavan ücret katsayısı 3’e çıkarılmalıdır. ASM gider ödeneği kalemi oranları, Sosyo-gelişmişlik ödemesinde bölge oranları ve deprem bölgesi öncelikli olarak güncellenmeli ve çarpan katsayısı, Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde yer alan ilk 1000 puana kadar olan hak ediş kalem katsayısı %100 arttırılmalıdır. ASM’ler güvenlikli fiziki koşulları uygun olacak şekilde kamu tarafından inşa edilmelidir. Bunlar gerçekleşinceye kadar ASM’lerin kira, personel ve her türlü giderleri merkezi bütçeden karşılanmalıdır. 
Aile hekimliği dahil tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarına; giyim yardımı, aile yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ölüm yardımı ve ulaşım yardımı güncel ekonomik rakamlara ve hizmet bölge ve gruplarına göre belirlenip ödenmelidir. Afet bölgelerinde görev yapan sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının barınma ihtiyaçları acilen karşılanmalıdır.
ÖZLÜK HAKLARI
Fiili hizmet süresi zammı (yıpranma payı hakkı) yıl başına 90 gün olarak, tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını kapsayacak ve geçmişe de dönük olacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
Kamuda sözleşmeli istihdama ve hizmet alım sözleşmelerine son verilmeli, kadrolu, güvenceli çalışma biçimi sağlanmalıdır. Lisansüstü eğitimini tamamlayarak YÖK tarafından tanınan alanlarda uzmanlığını alanlar için kadro açılmalı ve istihdam edilen çalışanlara uzmanlık tazminatı verilmelidir.
Yüz yüze veya uzaktan gerçekleştirilen hizmet içi eğitimlerin süresi mesaiden sayılmalı ve mesai saatleri sonrası yapılan eğitimler için nöbet ücreti ödenmelidir.
5510 ve 5434 sayılı kanunlara göre emekli olanlar ile çalışanlar arasındaki emekli aylığı farklılığı giderilmelidir.
Sağlık ve sosyal hizmet kolu dahilinde bulunan kurum ve kuruluşlarda mazeret atamalarında aile birliğinin sağlanmasına engel teşkil eden sınırlamalar ortadan kaldırılmalıdır. Üniversite hastaneleri arasındaki tayin sorunu çözülmelidir.
Farklı Kurumlarda aynı kadrolarda çalışan meslek gruplarının eşit işe eşit ücret politikası gereği aynı miktarda maaş ve ek ödemenin adaletli bir şekilde sağlanması için kurumlar arası bir mevzuat çıkartılması
Sosyal Hizmetler sınıfında görev yapan eğitimci personellerin her yıl eğitim öğretim haftasının başlangıcında Milli Eğitim Bakanlığında olduğu gibi düzenli eğitim öğretim tazminatı almaları için düzenlemeler yapılarak kurumların bunu uygulaması denetlenmelidir. 
ÇALIŞMA KOŞULLARI
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanları, kendi kadro ünvanlarına uygun pozisyonlarda çalıştırılmalıdır.
Eşi ölen veya boşanma sebebi ile çocuğunun velayeti verilmiş olan sağlık çalışanına isteği dışında gece nöbeti görevi verilmemelidir.
Sağlık ve sosyal hizmetlerde çalışanlarının iş yükünü artıran personel eksikliği giderilmeli, gerekli personel istihdamı sağlanmalıdır. Kamudaki farklı istihdam modelleri ortadan kaldırılmalıdır.
Nöbet tutulan kurumlarda 10 yaşından küçük çocuğu olan sağlık ve sosyal hizmetler çalışanları için, nöbette çocuklarının bakım ve gözetimi için 7/24 hizmet veren kreş imkânı idare tarafından sağlanmalıdır.
OECD verileri baz alınarak hasta başına düşen sağlık çalışanı verileri göz önüne alınarak ve ortalamalara dikkat edilerek sağlık çalışanı atamalarını yeterli düzeyde yapılmalıdır.
LİYAKAT
Görevde yükselme sınavlarında mülakat kaldırılmalıdır.
Sözleşmeli yöneticilik modelinden vazgeçilmeli; tüm yöneticiler ehliyet ve liyakat kriterlerine göre, merkezi bir şekilde atanmalıdır.  
Tüm birim amirlerinin belirlenmesinde; objektif ve liyakate uygun kişilerin aday olabileceği ve işyerinde çalışanlarının da görüşünün alınacağı, belirli bir süre için seçileceği bir sistem yönetmelik ile düzenlenmelidir.
Yönetici pozisyonunda görev yapan çalışanlar, sendika üyesi olamayacaklar kapsamına alınmalıdır.
Sendika üyeliği ve üyelikten çekilme işlemleri E-Devlet üzerinden yapılmalıdır” dedi.