Öfke, hepimizin bildiği gibi her insanda var olan oldukça doğal bir duygudur. Aslında kişi her olayda ve durumda olduğu gibi bu duyguyu da yeteri kadar kullanırsa bir zararı yoktur. Olması gereklidir çünkü, düşünsenize her olaya gülümsüyor bir insan, her şeyi olumlu karşılıyor ve hiç kızmıyor, sinirlenmiyor haliyle öfkelenmiyor. İnsanların elbette öfkeye de ihtiyacı vardır ve öfkelenmesine sebep olan bir durum vardır.

Bu yazımı kaleme almadan önce yaklaşık elli kişi üzerinde bir araştırma yaptım. Öfkelendikleri en çok üç şeyi sordum ve öfkeli anlarında ne yaptıklarını; Keskin sirke küpüne zarar misali mi, karşı tarafa bir şiddet yahut hakaret mi, sessizce beklemek mi, ortamı terk etmek mi ya da ne ?

İşimiz, okulumuz, yaşadığımız sosyal çevre gereği gergin ortamlar oluşuyor. Peki siz ne yapıyorsunuz, bugüne kadar en çok öfkelendiğiniz an hangisiydi ve o an ne yaptınız? Kabul edelim ki hiçbirimiz haksızlığı kabul edemeyiz, yapmadığımız bir şeyin yaptı denilmesine tahammül edemeyiz. Yaptığım araştırma sonuçları da gösteriyor ki çoğunluk, yalan söylenildiğinde, aldatıldığını öğrendiğinde, bencilce davranıldığında ve haksızlığa uğrayınca öfkeleniyor. Bu, yaşa ve cinsiyete göre de değişiyor tabi. Yaşça büyük olanlarımız, söylenileni yapmayınca öfkelendiklerini söylerken, küçükler ise ebeveynlerinin ısrarcı olmalarından şikayetçi. Erkek katılımcıların çevreye daha çok zarar verip seslerini yükselttikleri görülürken kadın katılımcılar ise genelde sessiz kalıyor fakat hemcinsleri arasında olan öfke durumlarında karşı tarafa olan bir saldırı söz konusu. Bu durumda öfkeye neden olan konu da çok önemli yere sahip.

Öfkelendiğimiz durumlar ve olaylar benzer olabilir, pekala öfke anımız? İnsanın öfkelenince kendisine zarar vermesi, etrafına zarar vermesi yahut şiddet eğiliminde bulunması, hakaret etmesi, susarak içine atması, vurup kırması vs. artarak gider örneklerimiz. Durup bir düşünelim, tüm bunlar kimde kalıcı hasar bırakıyor? Evet hiç kimse istemez haksızlığa uğramak, yahut bencilce tavırla karşılaşmak, bu anlar kızıp sinirleneceğimiz anlar olabilir ama hepimiz de biliyoruz ki öfkeyle kalkan zararla oturur. Kendinize, eşinize, çocuklarınıza yahut bir dostunuza, iş arkadaşınıza ya da bir yabancıya sesinizi yükselterek bağırıp çağırınca, küfredince, hakaret edince, zarar verince hoş oluyor mu sizce?

Affedin, dünya gelip geçici bir yer, ne kendinize ne de bir başkasına öfkeniz yüzünden zarar vermeyin. Gülümseyin ve daha çok tebessüm edin. Öfkeleneceğiniz bir an olduğunda derin bir nefes alın ve o ortamdan uzaklaşmaya çalışın, dinleyin, iletişim becerilerinizi geliştirin, karşınızdaki insanı dinlemeden, söz hakkı vermeden bilemezsiniz ki. Öfkenin fazlası her türlü size zarar verecektir, kendinize zarar vermeyin. Öfke düzeyi arttıkça kan basıncı, kalp atış hızı artacaktır. Tansiyon yükselecektir. Kendinize ehemmiyet gösterin ve insanları sevin. Her şeye, ufacık şeylere dahi sinirlenmek yerine affedin, hemen parlamayın, saygı gösterin ve sevin. Kendinizi sevin ve öfkelenmenize neden olacak ortamdan uzaklaşın, bağırıp çağırmanın kimseye faydası yok ki, olmaz da zaten. Öfkenizi kontrol edin ve kendi kontrol yollarınızı geliştirin. Şunu da unutmayın, her şey misafir, hayatımıza birileri girecek, yapmasını gerekeni yapacak ve elbet gidecek. Her şey gelip geçiciyken kendinize zarar vermenin, ortalığı yakıp yıkmanın bir anlamı var mı sizce?

Derin bir nefes alın ve şükredin, çok şükür hayattayız.

Sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hafta diliyorum.