Ölüm ve İnsan


 Ölmek evet ölmek. Ölünce her şey bitecek sanar insanoğlu; dert, tasa. Kaygı, korku, hüzün, keder, ve kötü anılar ama tam tersi olarak da ölmekle iş bitmiyor. Arkandan atanlar, tutanlar, alacaklılar. Borçlular, varsa mirasın varislerin vb. çıkıp geliyor. Bunlar dünyada olanlar. Peki ölen kişi acaba hazır mı ? Sorgu suale. Ölüm ve ahiret için bir birikimi sermayesi var mıydı ? sevapları mı çok yoksa günahları mı ?
Bunları elbette bilemeyiz.
 
Belki de yaşamak için çok güzel hayalleri yaşamak, başarmak için yarın için umutları vardı belki de .
 Ya da tam tersi; yaşamak için bir gayesi, sevinci, bir umudu bile yoktu kim bilir. Keşke ölsem de şu dünyanın girdabından kurtulsam mı diyordu ? 
 Ölüm bir başkasına değil de insanoğlunun kendisine gelmiş bile olsa sevap - günahın vb. bunların hangisinin ağır geleceğini bilmesi mümkün değildir.
 Belki de biz insanoğlu; ölmeyi bir çare olarak görüyoruzdur. 
 Ölümü bir çare olarak değil yaradana rabbe kavuşmak için görmeyi nasip etsin Hz. Allah amin inşallah.
Hz. Allah herkese hayırlı ölümler nasip etsin.
 Son nefes son nefes te dahil Müslüman olarak ölmeyi nasip etsin. Amin inşallah.
 Ayet-i kerime meali: Her nefis ölümü tadacaktır. (âl-i imran, 3/185; enbiyâ: 21/35; ankebut, 29/57)
 Hadis-i şerif: sizden hiç kimse, mâruz kaldığı bir zarar sebebiyle ölümü temenni etmesin. mutlaka bunu yapmak mecburiyetini hissederse, bari şöyle söylesin: 'rabbim, hakkımda hayat hayırlı ise, yaşat, ölüm hayırlı ise canımı al!' "(buhari, merda 19, deavat 30; müslim, zikr 10; tirmizi, cenaiz3; ebu davud, cenaiz13; nesai, cenaiz1)