Her geçen gün arkeologlar ve araştırmacılar Türk tarihini aydınlatacak yeni buluşlara imza atıyorlar. Bizde Karaman’da Anadolu eski tarihini ve Türk tarihini yeniden yazdıracak buluşlara imza attık. Öncelikle şunu iyi anlamamız gerekir ki: Moğolistan topraklarında bulunan eski dönemlere ait arkeolojik eserlerin büyük bir kısmı Köktürklere ve Uygurlara aittir. Burada bulunan eserlerdeki resimlerin aynısının ve benzerinin Karaman’da da olması örneklerde de görüleceği üzere önemlidir.

Zaten Göktürklerin merkezi, Orhun Vadisi de buradadır. Göktürklere ait "Orhun Abideleri" diye adlandırılan Bilge Kağan, Köl Tigin ve Tonyokuk yazıtları da buradadır. Bu buluntularda Karabalasagun’da bulunmuştur.

Ordu-Balık ya da diğer söylenişleriyle Karabalgasun, Karabalsagun ya da Karabalasagun, Uygur Kağanlığı'nın aynı isimdeki başkentinde yer alan kaledir. Ermenek ilçemizde Karamanoğullarının yurtlarından birisini temsil eden köyün adı da Balkusan’dır. Moğol bilim insanının “Karabalgasun” olarak vermesi kanıt açısından da oldukça önemlidir. Uygur Kağanlığı'na başkentlik yapmış o zamanlar Mubalik ismi verilen bir şehirdir. Moğolistanın merkezinde bulunmaktadır. İkinici olarak Kırgızistan Tokmok’ta Balasagun diye bir şehir daha vardır. Burasını yazlık başkent olarak kullanmışlardır. Yusuf Hac Hasip’in yurdu olan şehir, daha sonra Karahanlıların başkenti olmuş, bu zamanda ilk İslami yapı olan Burana minaresi burada yapılmıştır.

Kırgızistan Balasagun, Burana minaresi ve balbal taşı, minare tepesinden arkada Tanrı Dağı.

2008 yılında Moğolistan Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü arazi ekibi tarafından Bayanhongor Aymag’daki Galuut Sum topraklarında bulunan Olon Nuur arazisindeki bir eski Türk mezar-kült kompleksi incelenmiştir. Anıt mezarı temizleme sürecinde çiçek tasvirli yeni iki levha ve anıt mezarın çatısı olarak kullanılan, merkezinde yuvarlak oyuk bulunan büyük levhanın yarısı tespit edilmiştir. Levhaların birisine 30 harften oluşan üç satırlık bir runik yazıt kazınmıştır.

Bundan başka mezar çatısının küçük bir parçasında da üç runik harften oluşan yazıt bulunmuştur. Söz konusu anıt mezardan doğuya doğru 850 metrelik bir balballar sırası uzanmaktadır. Anıt mezarın etrafında kiremit parçaları bulunmaktadır. Bu durum eskiden burada bir barkın olduğunu göstermektedir.

Olon Nuur’daki anıt mezara ait levhalar üzerindeki Köktürk harfli yazıt ve bezekler.

Buradaki süsleme tarzında koçbaşı motifi daha sonraki Türk mimarisinde de kullanılmıştır. İncelemelerin sonucu gösterdiği gibi söz konusu anıt mezara benzer eserler ne Moğolistan’da ne de eski Türklerin yurt edindiği diğer yerlerde bulunmuştur. Bunun için bilim adamları bu yapının yakınlarında bulunan Köl Tigin ve Bilge Kağan mezar komleksleriyle ilişkili olabileceğini, hatta ikisinden birisinin toprak derinliklerine gizletilmiş yer altı mezarı olabileceğini düşünmektedirler. Bunun için ele alınan anıt mezarı yukarıda söz edilen meşhur eski Türk kültür abidelerinin içinde değerlendirmek mümkündür.

Üstteki resimde yer alan koçbaşı motifi, ilk dönem Karamanoğulları mezar taşlarında da işlenmiş. Kültür genlere işlenmiş olarak aktarılmaya devam edilmiş. Karaman yöresi ile Orhun Vadisi’nin ve Göktürklerin bağlantısını açıklayan kanıtlardan birisidir.


İkinci olarak, Arhangay Aymag’ta, Haşaat Sum topraklarında, meşhur Koşo Tsaydam abidelerinin yakınlarında bulunan Şiveet dağının tepesinde taş bir kurgana benzeyen yapının olduğu uzun zamandan beri bilinmektedir. Moğol Bilim insanları tarafından kazı yapılmıştır. Yapı esas itibarıyla genişliği 70 metre, yüksekliği 5-7 metre olan büyük bir taş kurgandır. Bu kurgandaki taşlar eskiden yerli insanlar tarafından günlük hayat ihtiyaçlar için kullanıldığından kurganın ilk şekli küçülmüş ve ilk görünümünü kaybetmiştir.

Kazı sırasında üstteki taşlar alındıktan sonra kurganın merkezinde yer alan dörtgen şeklindeki iki katlı duvar yapı ortaya çıkartılmıştır. Bu yapının duvarları ince levhalardan oluşmaktadır. Bu yapı 36х36 metre boyutunda, 100-180 cm yüksekliğinde olup dört yöne bakmaktadır. Yapının hiçbir yerinde kapı yoktur. Duvarların yapılmasından sonra yapı taşla örtülerek bugünkü şekle gelmiştir.

Bu kurganda yapılan kazı sonucunda, batı duvarın dış kenarında, taş yığınlarının arasında bağdaş kurarak oturan ve sol elini sol dizinin üzerine koyan insan tasvirli güzel bir granit heykel bulunmuştur. Söz konusu taş babanın kafası güney duvarın doğu kısmında bulunmuştur. Heykelin yüksekliği 160 cm.dir. Biraz gülümseyen ve mongoloid tipte olan yüzü açık ve realist bir şekilde yapılmıştır. Bıyık ve sakalı yoktur. Eski Türk giysilerine mahsus olan özelliklere sahip geniş, uzun etekli kaftan giymiştir. Söz konusu kaftanın her tarafı çiçek tasvirleriyle kaplıdır. Belinde çok sayıda takımlı tokalarla ve salkımlarla süslü tipik eski Türk kemeri bulunmaktadır. Buna benzer büyük ustalıkla yapılan taş babalar eski Türk toplumunun ileri gelenlerine ait anıt mezarlarda bulunmaktadır. Bu taşbabanın Bilge Kağan’a ait olduğu saptanmıştır.

Burada önemli olarak görülen taşbabanın Türk Oturuşu denilen bağdaş kurarak oturmuş olmasıdır.

  1. Bilge Kağan (683 - 734) 1937 Tunceli gezisi sırasında çekilen resmi.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk tarihini ve Türk töresini çok iyi bildiğinin resmidir. Atatürk bu resmin çekildiğinden habersizdir. Bağdaş kurmuş türkü söylemektedir.

Üçüncü olarak, 2008 yılında Moğolistan Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü araştırma heyeti Jargalant-Hayrhan Dağlarında Kaya Mezarı bulmuştur. Jargalant-Hayrhan’ın bir vadisinde Nuht Had adlı bir küçük dağ vardır. Bu dağın tepesinde taşlar arasında dikey girişli küçük bir mağara bulunmaktadır. Bu mağarada kadim halklar merhumları gömmüşlerdir. Bu mağara 20-25 yaşındaki bir erkeğin defin yeridir. Ceset sırt üstü uzatılmış şekilde kafası kuzey-doğuya (açıklığa göre 40°) yönelik tarzda yatmaktadır. Yanında birlikte gömülmüş eşyalar: ağaç eyer, üzengi, ağaç kabuğundan yapılmış sadakta yirmi civarında yay oku, yay, demir bıçak, kemer askıları, bronz yüzük, ipek ve bez kumaş parçaları, deri eşya kalıntıları gibi eşyalar bulunmuştur.

Asıl önemli olanı burada saza benzeyen, merhumun başının yanına koyulan ve güzel korunan telli müzik aletinin bulunmuş olmasıdır. Aletin kof gövdesinin üst kısmının üzerinde ve dekasında runik / Köktürk harfli yazıt, gövdesinin alt kısmında ise av sahnesi resmi bulunmaktadır. Aletin üst kısmında hayvan şekli (büyük bir ihtimalle at kafası) oyularak yapılmıştır. Genel olarak bu alet at kafalı morin-huur adlı Moğol yaylı müzik aletine benzese de genel özellikleri bakımından Kazak dombrasını hatırlatmaktadır. Herhâlde, bu alet göçebelerin müzik aleti olan morin-huurun prototipi olabilir. Yani bizim sazın prototipi bu çalgı aleti olabilir.

Sazın dış gövdesine muhteşem geyik ve dağ keçisi gibi hayvanların çizilmiş olması Türklere özgü olduğunu hemen belli etmektedir. Göktürklerin Kağanlık damgası da bir dağ keçisidir. Yine bu resimlerin içinde kurt ve dört yön damgası da bulunmaktadır. Batılıların göçebe bozkır insanı dediği Türklerin bu tarihlerde sanat aletini sanatla ve muhteşem süslemeleri verilen en güzel cevaptır.

Ve asıl önemli olanının bu çalgı aletinde bulunan resimlerin aynıları ve benzerlerinin Karaman dağlarında kaya resimlerinde olmasıdır. Dağ keçileri, geyikler dört yön damgası, kurt gibi hayvanların aynısının sanki aynı adamlar yapmış gibi olmasıdır. Bu konudaki çalışmalarımız yakında kitap olarak yayınlanacak, Karaman ulusal ve uluslararası anlamda hak ettiği yere gelecektir. Bu konu ile ilgili başka gelişmelerde vardır, bunları da zamanı geldiğinde duyuracağız. Sibirya’dan başlayıp tüm Türk dünyasında ne varsa aynısı Karaman’da da vardır. Bunları tespit ettik, resimledik. Uluslararası iki sempozyumda da tanıtımını sunumunu yaptık. Birisi kitap olarak yayınlandı, ikincisi de yakında yayınlanacak.

KARAMAN KAYA RESİMLERİNDEN BİR KAÇ ÖRNEK

Bu resimde muhteşem bir geyik sağında bir kurt, parmakla işaretli olan bir karaca vardır.

Bir dağ keçisi ve üzerinde hilal vardır.

Bir başka geyik resmi, Karaman.

Karaman Kaya Resimleri

Bayan Olgi Kaya Resimleri, Moğolistan

Karaman Kaya Resimleri

Altay Dağları Çayözü, Moğolistan

KAYNAKLAR:

1-Dovdoyn BAYAR, çev. Nurdin USEEV, MOĞOLİSTAN’DA ESKİ TÜRKLERE AİT YENİ ARKEOLOJİK BULUNTULAR, Teke Dergisi, Sayı: 1/1 2012 s. 6-25, TÜRKİYE

2- Баяр Д., Мунхтулга Р., Хурэлсух С. “Олон нуурын хундий” гурыптык кешени // Научный мир Казахстана. 5-2008, 109-120