Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “Entelektüel bir yönetici olmak için de uluslararası entelektüel yapıdan faydalanmamız lazım. Tolstoy’un, Dostoyevski’nin neler yazdığını, insan tahlillerini ve insanı anlamayla ilgili neler hissettiklerini bilmemiz lazım. İnsanı anlamadan iyi bir yöneticilik yapamayız” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, İçişleri Bakanlığı Eğitim Daire Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen 100. dönem kaymakam adaylarıyla toplantıya katıldı. Bakan Yıldız, burada yaptığı konuşmada, Osmanlı’dan bu yana merkezi yönetimin yanında yerel yönetimin oluşturduğu yapının önemli olduğunu belirterek, “Vatandaşına, halkına yakın ve her zaman onlarla beraber gelişmeyi, her zaman onlarla beraber hissetmeyi, acısı varsa paylaşmayı, sevinci varsa yine onlarla beraber olmaya ve ceberut devlet algısından şefkatli devlet algısına doğru yöneten en önemli yapılar olmuştur. Devletle milletin ayrı olduğu yerde çok ciddi sıkıntılar çıkıyor. Buna meydan vermemek lazım. Bunun en önemli noktası da kaymakamlarımızın özellikle bulunduğu ilçelerdeki en yüksek mülki amir olarak da bunu sağlayacak nokta olması” diye konuştu.

“BİZLER TOPLUMA MAL OLMUŞ, TABİRİ CAİZSE KAMULAŞTIRILMIŞ İNSANLARIZ”

Türkiye’nin değişiminde sosyolojik olarak incelenmesi gereken çok farklı yapıların olduğunu kaydeden Bakan Yıldız, “Bireyselleştikçe, insanlar kendi kabuğuna çekildikçe bunun bir kısım komplikasyonlarının yan tesirlerinin olduğunu görüyoruz toplumda. Zaman zaman bencilleşebiliyoruz. Zaman zaman yalnızca kendimizle alakalı düşünebiliyoruz. Halbuki bizler topluma mal olmuş, tabiri caizse kamulaştırılmış insanlarız. Öyle anlar olacak ki ailelerimiz dahi kamunun bizden aldığı paydan daha fazla pay almayacaklar. O yüzden bizlerin bu değişimi çok iyi algılaması, çok iyi uygulaması lazım” ifadelerini kullandı.

“ENTELEKTÜEL BİR YÖNETİCİ OLMAK İÇİN ULUSLARARASI ENTELEKTÜEL YAPIDAN FAYDALANMAMIZ LAZIM”

“İnsanların üretken olabilmesinin tek yolu okumaktan geçiyor” diyen Yıldız, şunları söyledi:

“Seyretmek, okumak kadar tesirli olamıyor. Şuanda kişi başına basılan kitabın ve kişi başına okunan sayfaların sayısı gerek AB üyesi ülkeler, gerekse Uzakdoğu’yu karşılaştığımızda gerçekten karşılaştırılamayacak kadar rakamlar düşük Türkiye’de. 1954 yılına göre eğitim seviyesi 14 katına çıkartılmış ama kitap okuma seviyesi 14 katına çıkmamış. Japonya’nın nüfusu bizim iki katımız olmasına rağmen orada yılda 4,2 milyar kitap basılırken, bizde 23 milyon kitap basılıyor. Hem vatandaşımız hem de yöneticiler okuduğu kadar üretken olur. Kitap, biraz daha zahmetli ama bütün hayal dünyamızı, gizemimizi ve zihnimizi geliştiren bir yapı. Entelektüel bir yönetici olmak için de uluslararası entelektüel yapıdan faydalanmamız lazım. Tolstoy’un, Dostoyevski’nin neler yazdığını, insan tahlillerini ve insanı anlamayla ilgili neler hissettiklerini bilmemiz lazım. İnsanı anlamadan iyi bir yöneticilik yapamayız. Her ne kadar telekomünikasyon, iletişim dünyası çok ama çok gelişmiş olsa da kitapların bizde oluşturacağı tesisi sakın ha bir kenara bıraktırmayın. Gittiğiniz yerlerde mutlaka bir kütüphanenizin olması lazım geldiğini, bunu vatandaşa açık en öncelikli işlerinizden bir tanesinin olması lazım geldiğine inanıyorum.”

“SAMİMİ, AÇIK VE HER ZAMAN ŞEFFAF OLMAYA GAYRET EDİN”

Kaymakamlığın kucaklayıcı bir makam olduğunu ifade eden Bakan Yıldız, "Anlayış olarak, devleti temsil eden kişiler olarak, sizin temsil ettiğiniz yapı olarak sizi sevenler olacaktır, sevmeyenler olacaktır. Yabancı olanlar olacaktır, size çok samimi olanlar olacaktır ama sevmeyenlere de o hizmeti mutlaka götürün. Onları kucaklayacak bir makamdasınız. Samimi, açık ve her zaman şeffaf olmaya gayret edin. Bu şeffaflığın size çok şey kazandırdığını göreceksiniz. Bizler açık ve şeffaf olduğumuz kadar başarılı oluruz ve gerçekçi oluruz" şeklinde konuştu.