AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, çözüm sürecine ilişkin, "’Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ adını verdiğimiz ve kamuoyunda ’çözüm süreci’ olarak bilinen süreci terör belasını bitirmek için başlattık. Böyle bir süreç Türkiye’de ilk defa başlamıyor. AK Parti olarak böyle bir süreci ilk defa biz başlatmadık. Bülent Ecevit bu süreci başlattı ama başaramadı" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, partisinin Karabük Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlenen Karabük Merkez İlçe 5. Olağan Kongresi’ne katıldı. Kongrede konuşan Şahin, terör sorununu çözme konusunda önemli adımlar atıldığını anımsatarak, "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" adını verdiğimiz, kamuoyunda "çözüm süreci" olarak bilinen süreci başlattık. Böyle bir süreç Türkiye’de ilk defa başlamadı. Terör örgütünün elebaşı yakalandığında biliyorsunuz yargılandı, ağırlaştırılmış hapis cezasına çaptırıldı ve İmralı’ya konuldu. 1998-1999’lu yıllar. Rahmetli Bülent Ecevit Başbakan. Daha sonra Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi koalisyon hükümeti kuruldu seçimden sonra. 1999 seçiminden sonra. O hükümet döneminde terör örgütünün elebaşısıyla temasa geçildi. Bir mektup yazdı terör örgütünün lideri. ’Silahları bırakın, silahlı unsurlar yurt dışına çıksın’ diye. Geçtiğimiz yılın Nevruz’unda yazmıştı ya mektup, Diyarbakır meydanda okundu. 1999 yılında da yazıldı o hükümet döneminde. ‘Onlar da istiyorlardı ki ’bu terör örgütünün elebaşısından terörün sonlandırılması için yararlanalım, onun örgüt üzerinde madem bir etkisi var, o adam da şu anda elimizdedir, yararlanalım.’ O da mektup yazdı ’Silahları bırakın, silahlı unsurlar yurt dışına çıksın’ diye. Geçtiğimiz yılın Nevruz’unda yazmıştı ya mektup, Diyarbakır’da meydanda okundu. 1999 yılında da yazıldı o hükümet döneminde. Gerçekten terör örgütünün elemanları yurt dışına çıkmaya başladılar, 500 kişilik grup çıkarken baskına uğradı ve önemli bir bölümü öldürüldü. O süreç orada bitti. Kim yaptı? Ne için yaptı? Madem ki böyle bir süreç başladı, dışarı çıkıyorlardı, neden bu engellendi? Bu tabii ayrıca araştırılacak bir konudur. Mutlaka bunu bilenler biliyordur. Şimdi de böyle bir süreç başladı. 2013’ün Nevruz’unda bir mektup yazdı. ’Artık silahlı mücadele dönemi bitmiştir. Şimdi sorunlar masada konuşularak çözülecektir ve siyaset dönemine başlanacaktır’ dendi. Ondan sonra Türkiye’de sükunet geldi. Artık şehit cenazeleri gelmez oldu” dedi.

Silahlı unsurların ancak yüzde 20’sinin dışarı çıkabildiğini aktaran Şahin, "Bugün haberlerde dinledim. Cumhurbaşkanımız Türkmenistan’dan dönerken uçakta gazetelere açıklamış. ’Bunlar çıkacaklardı ancak terör örgütünün içerisinde farklı farkı unsurlar var. Her kafadan bir ses çıkıyor. Sözlerini yerine getirmediler’ diyor. Biz hükümet olarak Türkiye’yi bu beladan kurtarmak için kendi inisiyatifimizle özellikle Cumhurbaşkanımız başbakanken, Recep Tayyip Erdoğan, bizzat taşın altına elini sokarak bu beladan Türkiye’yi kurtarmak için bu projeyi başlattı. Bu, çok cesurane bir adımdır. Daha önce rahmetli Bülent Ecevit başlattı başaramadı" ifadesini kullandı.

Şahin, terörün bazıları için haraç kapısı olduğunu, terör örgütünün uyuşturucu mafyasına dönüştüğünü de belirterek, Türkiye’de terörle mücadele sebebiyle de rant sağlayanlar bulunduğunu, onların da terörün bitmesini istemediğini vurguladı.

“TÜRKİYE’Yİ BU BELADAN KURTARMAK İSTİYORUZ”

Çözüm sürecinde hükümet olarak muhataplarının terör örgütü değil, halk yani 77 milyon olduğunu anlatan Şahin, şunları söyledi:

"Böyle bir beladan Türkiye’yi kurtarmak istiyoruz. Geliyor, dükkanını yakıp yağmalıyor, içine molotofkokteyli atıyor. İki de bir bunu yapıyorlar. Orada esnaflık yapmak kolay mı? Esnafın çeki, senedi, malı vardır. Oradaki sade halka, Diyarbakır’daki, Muş’taki, Van’daki vatandaşlarımıza, esnaflarımıza sesleniyorum. Karabük’te, Kastamonu’da, Zonguldak’ta, Bartın’da, Çankırı’da bu tür eylemler içerisine girse birileri bizim buralarda yaşayan esnaflarımız onlara izin vermez, karşı çıkar, direnir. Siz de bu bölgenin mensuplarına karşı çıkın, tepki verin. Niye onların ’dükkanlar kapatılacak’ dediğinde ’tık’ diye kapatıyorlar. Madem çoluk çocuğunuzun geçimini siz bu dükkandan, bu tezgahtan karşılıyorsunuz. Bunlar gelmişler senin tezgahına bomba atıyorlar. Tepki göster, sahip çıkın hakkınıza, hukukunuza. Evet, devlet sahip çıkacak, devletin görevi güvenliği sağlamaktır ama devlet işlerine de yardımcı olun. O bölge halkının da biraz vebali var bu işte. Oradaki terör örgütüyle ilişkide olanlara karşı birlik, beraber olun. ’Bizim çoluk çocuğumuz burada, ekmek peşindeyiz. Niye bizim ekmeğimizle oynuyorsunuz?’ diye tepki gösterin, beraber olun."

"KOBANİ’DEKİ OLAYLAR BAHANE EDİLDİ”

Türkiye’nin daha hızlı kalkınması için terörün bitmesi gerektiğini ancak bunu istemeyenler bulunduğunu da kaydeden Şahin, “Suriye’de IŞİD’i ortadan kaldıracağız" diye havadan yardım yapanların asıl hedeflerinde Türkiye’nin, hükümetlerinin başlatmış olduğu çözüm sürecine sekte vurmak vardı. Kobani’deki olaylar bahane edilerek 6-7 Ekim olayları başladı. Amaç çözüm sürecine, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ne ’bizi de dahil edin’ demek istiyorlar, ’Biz de içinde olalım, bizden habersiz niye bu işleri yapıyorsunuz?’ demek istiyorlar. Bir tarihçinin tespitine göre Karlofça Antlaşması’ndan bugüne Türkiye’nin çok önemli sorununu sadece hür iradesiyle, inisiyatifiyle çözmeye başladı. Türkiye, daha önce en önemli sorunlarını başkalarının yardımıyla çözmeye çalışmış hep. Bu, birilerini rahatsız etti ama kim ne yaparsa yapsın, ülkemizin menfaatini düşünüyoruz. Halkımızın huzur ve barış içerisinde geleceğe yürümesini istiyoruz. Her alanda olduğu gibi Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’ni bu amaçla ortaya koyduk, hedefine ulaşmak için elimizden gelen çabayı göstermeye gayret ediyoruz" dedi.